Kerem ÇİFTÇİ
Sömürge sevici Kürt işbirlikçi korosunun, Türk ırk ideolojisinin silahşörleri-kalemşörleriyle birlikte medya yalanları üzerinden halkı aldatmaya dönük yoğun manipülasyonlarının en önemli sebeplerinden biride eski ABD Suriye özel temsilcisi J. Jefrrey’nin itiraf ettiği gibi TC’ye her türlü imkanı tanımalarına rağmen sahada PKK’nin bu ihanet senaryosunu parçalamasıdır. PKK, TC ve ortaklarının strateji derinlik ve mavi vatan hayallerini yıktı. Yeni Rojava ve İmralı denkleminde Kürt’ün özgürlük şafağı tüm heybetiyle doğacak Apoist güneşi müjdeliyor.
ABD ve Rusya denkleminde özellikle Ortadoğu eksenli ulus devletler krizinde federatif yapıların önü kontrollü bir şekilde açılırken, yeni ulus devletlerin ortaya çıkması en azından şimdilik de olsa benimsenmiyor. Türk işgalciliği de bu yeni kaos ve krizleri yönetme misyonunun bir parçası olma adına Kürt halkını tümden soykırıma uğratma ve statüsüz bırakma fırsatı kolluyor. 2023 hedefleri baştan beri bunun üzerine kuruludur.
TC bu uğurda Doğu-Akdeniz ve Kıbrıs başta olmak üzere büyük tavizler veriyor. Kendisine yeni Ortadoğu şekillenmesinde NATO ve Avrasya blokları arasında oluşması muhtemel dengede arabulucu bir misyon biçiyor. Sahada ulus devlet sınırlarını ve statükoyu yeniden korumaya dönük faal bir proje var. TC’nin talip olduğu bu Kürdistan sınır koridoru denetimi uluslararası ayakları olan bir stratejinin de parçası.
Hakan Fidan’ın Şam, Bağdat, Erbil ziyaretleri, Hulusi Akar’ın (İngiltere çizgisinin Ortadoğu’daki sadık adamı-yeni Doğan Güreş misyonu verilmiş) Suudi ve Arap ülkeleri diplomatik kılıflı girişimleri, PKK karşısında Irak-TC ve Güneyli Kürtlere son işbirliği çağrılarını bu proje çerçevesinde değerlendirmek mümkün. Efrîn-Girê Spî işgalleri, Şengal, Mexmûr ve Kandil operasyonları Rus-ABD ortak stratejileri çerçevesinde hayata geçirildi. İsrail’de yapılan son ABD-Rusya seri toplantılar dizisi bazı çelişkiler olsa da Ortadoğu politikalarında büyük ölçüde uzlaşı noktaları ortaya çıkardı.
PKK’yi tasfiye etmeyi kafasına koyan Erdoğan’ı bekleyen asıl sürprizler ise kapıda. Zira Ortadoğu’ya sürülen bu ayarı bozuk Türk Enverist hayalperestliğine yüklü bir fatura çıkaracak gibi duruyor. Dış güçlerin iç ayakları olan birçok klik şimdiden çözülen Türkiye için hazırlanıyorlar. Ankara’da taht oyunları altan alta yol almaya başladı bile!
Mikro DAİŞ oluşumları bela olmaya devam edecek
Bölgesel ölçekte ortaya çıkması muhtemel yeni ittifaklar, TC’nin Ortadoğu emellerini kursağında bırakacak bir karşıt pozisyona sahip. Sünni temelde yeniden dizayn edilen mikro DAİŞ oluşumları Ortadoğu’un başına daha çok işler açacak. Yine derin Avrupa’nın Fransa şahsındaki son NATO tatbikatından çekilme ile verilen mesaj dikkatlice not edilmelidir. AB, TC üzerinde kemerini giderek daraltacak.
Sessiz sedasız Türkiye’nin, NATO’nun Doğu Avrupa ülkeleri için kararlaştırdığı gizli savunma planının uygulanmasına yönelik blokajı kaldırdığı açıklandı. Yine Sünni-Şii çelişkisinin Ortadoğu yeni şekillenmesinde de kilit önemini koruduğu görülüyor. Bölgesel düzeyde uydu ve özerk toprak parçalarını denetime alma amacı güdülüyor. Küresel dijital sermayecilerin temsilcilerinden Elon Musk ile Erdoğan’ın yapılan görüşmesi bu açıdan dikkatlice not edilmelidir.
Güney Kürdistan referandumunun derin uluslarası şifreleri de yavaş yavaş çözülüyor. Kürt karşıtı kartlar bir bir açılıyor. Kürt halkını tabanda birleştiren PKK mücadele gerçekliliği tavanda ise büyük fırtınalar yaratıyor. Kürt halkının desteğini tabanda kazanan fedai Kürt direnişçi geleneği işgalciliğe görkemlice karşı koyarken, tavanda uluslarası konjonktürde tekçi meşruluk arayan yapıların hayal kırıklığına uğratıyor. Kerkük-Musul-Efrîn-Girê Spî-Heftanîn-Kandil işgalciliğini ve yaratılmaya çalışılan anti Kürt denklemini okuyamayanlar “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklar” gibi duruyor.
Yeni güvenlik doktrinini siyasi İslamcılığın “stratejik derinlik” teorisi etrafında şekillendiren ve Ergenekon imalatı “mavi vatan” talancı emelleriyle de süsleyen Türk işgalciliği kendisini Ortadoğu’nun gül bahçesinde sanıyor. Hem karadan hem de denizden emperyal umudunu besleyen bu neo-turancılık kalkışması Kürt halkı ve Kürdistan için ne ifade ediyor, asıl bunu irdelemek gerekiyor. Zira bu konsept Kürt halkını soykırıma uğratma ve ülkesini kolonileştirme amacı güdüyor. Bu uğurda Türk tarafının Kıbrıs ve Doğu Akdeniz‘deki egemenlik haklarından vazgeçtiği bile söylenebilir. Dış güçlerin soykırım işgalciliğine sessiz kalışının ve suç ortaklığının bir nedeni de bu olsa gerek!
Dört parça Kürdistan’ı tümden kolonileştirme adına uygulanan kuşatma stratejisi hiç bir insani tutumu içinde barındırmayan bir Kürt düşmanlığını gün yüzüne çıkarıyor. Kimse kendisini kandırmasın bu düşmanlığın bilincinde olarak ve çağın dayattığı yeni stratejileri Kürt halkının her yerde uygulamaya koyması gerekiyor. Otonom seferberlik ruhu çağla uyumlu alternatif yeni direniş seçeneklerini de mutlaka açığa çıkaracaktır.
PKK Kürdistan’ın sınırlarını birleştiriyor
Kürdistan’ı dörde bölen sınırları özgürleştiren ve denetime alan PKK, sömürgeciliğin kalbine ölümcül darbeler vuruyor. Demokratik özgür Kürdistan devrim kemeriyle dört parça Kürdistan’ı aktif bir savunma temelinde görünür kılan PKK’nin bu stratejik hamlesine Kürt sınır kentlerini, askerlerle, kontralarla, sömürgeci kayyumlarla işgal eden Türk faşizmi tüm Kürdistan sınırlarında bir cihadist kemeri inşa etmeyi arzuluyor. Bazı Kürt güçler de bunun sonucunun nereye varabileceğini bile tahmin etmeden Türk faşizmine ve onun yayılmacı emellerine ne yazık ki tıpkı keskin bıçağı diliyle yalayıp kanını emen boğa gibi ölümüne yol açacak temelde yardım ediyor.
Kürdistanı ilhak etme amaçlı son seçimler de bu konsept çerçevesinde kurgulandı. Yeniden tezgahlanan ısmarlama seçimlerde de bu mantık dahada kendisini geliştirerek dayatacak. Dün bu konsept temelinde TC askeri işgal güçleri ve paramiliter yerel işbirlikçileri Urfa’dan başlayarak Ermenistan sınırına kadar sınır boyunca Kürdistan şehirlerini, ilçe ve beldelerini işgal etti. Botan adete baştan başa yeniden sömürgecilerin istilasına uğradı. Bu Türk zonu(kuşağı-kemeri) Sünni cihadisyen hat geçmişte dört parçaya bölünmüş ve PKK tarafından sonradan birleştirilmiş Kürdistan sınırlarının tekrar bölünmesini sağlamak ve stratejik darbeler vurarak buraları Kürtlerden arındırmak için seferberlik başlattı.
Kürtleri Araplaştırma stratejisi temelinde geçmiş dönemlerde Suriye ve Irak’ın uyguladığı Arap Baas kemeri ile İran’ın Farisi asimilasyon kemerlerini amaç ve kapsam olarak kat be kat aşan bir Türk sünni cihatçı kemerinin varlığıyla yüz yüzeyiz. Bu hamle Kürdistan’ın yeniden sömürgeleştirilmesi ve toplumsallığının dağıtılması girişimidir. Takriri sükun kanunlarının güncelleştirilmiş versiyonlarıyla Kürt nüfusunun dağıtılması, doğum oranlarının önemli oranda düşürülmesi amaçlanıyor Kürt halkı için Nazi tarzı bir nüfus mühendisliği uygulanmak isteniyor.”
Yürürlükte olan bu imha ve tasfiye konseptine karşı KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın Kürt halkına yaptığı son çağrı; Tarihi bir özgürlük manifestosu niteliğindedir. Sayın Bayık, Kürt demokratik ulusu açısından 21. yüzyılın yön tayin edici hayati çizgilere vurgu yaptı. PKK’nin Kürt ulusal birliğinin yegane güvencesi olduğunu bir kere daha tecil etti. Kürt Halk Önderi Öcalan demokratik çözüm için bir muhattap arıyorum ısrarını vurgularken, Sayın Bayık da Kürt halkının ve dünyanın tanıklığında muhattaplarına ulusal birlik çağrısı yaptı. Bundan hayati çağrıdan kaçmak imkansızdır ve tarihi vebali ağırdır. Nitekim güneyde her kiminle konuştuysak Sayın Bayık’ın ulusal birlik manifestosu denilebilecek konuşması ulusal birlik umudunu büyüttü.
”PKK Kürtlerin şerefidir. PKK Kürtlere ruh veriyor, ayakta tutuyor. PKK’yi darbelemek Kürt halkını darbelemektir.” Sözü herkesi özgürlük ve ulusal tutum için göreve çağıran ciddi bir seferberlik uyarısıdır. Teslimiyetin ölüm fermanı ve harlanan direnişin zafer meşalesidir. Akar-Güler Bağdad’da Güney Kürdistan’ın statüsünün ortadan kaldırılması pazarlığını yaptılar. Bu kirli pazarlıkların önündeki tek engel PKK fedailiğidir. Türk faşizmi Kürt iç savaşını tertiplerken bir yandan da tüm Kürt kazanımlarını bölgesel güçlere hedef haline getiriyor. 21. yüzyıl ABD gerçekliğini en iyi bilen aktör Ortadoğu’da PKK’dir. Gök kubbe kalkanı ve B-52 uçakları Ortadoğu’da. ABD-İsrail denklemindeki İran sorunsalı birçok olasılığı bünyesinde barındırıyor. Rojava-Güney ve Rojhilat’ın kaderini PKK belirleyecek. PKK’ye sarılalım!
Özcesi: Ortadoğu bağlamında ve Kürdistan özgünlüğünde yeni biyo-iktidar ve biyo-politika yöntemleri Kürt halkı başta olmak üzere tüm Ortadoğu kadim halklarına karşı devreye konulmuştur. Geçmişte Kürt halkına, PKK ve Önderliğine karşı kurulan Atlantik-Avrasya ortak yapımı senaryolarının tekrar kendisini yenileme durumu hala var. Bunu boşa çıkaracak olan başlıca etken ise ulusal birlik temelinde bir seferberlik ruhuyla Kürt halkının ayağa kalkarak bu uğursuz politikaları Türk işgalciliği şahsında yenilgiye uğratmasıdır.
Heftanîn’de Türk faşizminin soykırım aracı her türlü savaş tekniğine karşı çıplak iradesiyle direnen fedai Kürt’ün görkemli duruşuna dünyanın neresinde olursa olsun her onurlu Kürt’ün de kendisini bu hamleye katma zamanı. Kürt halkının küresel ölçekte “Ben de PKK’liyim ve Abdullah Öcalan’da benim Önderim” kampanyasını acilen başlatması gerekiyor. Terörist kimdir ve kimlerin o terör listesine konulması gerektiğini dünyaya anlatma zamanıdır. Kısacası kendini bilmektir. Şimdi yurtseverliğimizi başlatılan “özgürlük zamanı” hamlesiyle kanıtlama zamanı.