Tecavüzle amaçlanan irade kırma, kişiliği çözme, teslim alma, onurunu zedeleme, mücadele gücünü kırma, onu bir eşya statüsüne indirgeyerek canlı, düşünen, hisseden varlığını yok saymaktır. İktidarın uygulanma aracı, baskın olmanın, güçlü olmanın ilan edilme biçimidir. Tecavüzün bir tarihi vardır. Bu tarih özne nesne, ezen ezilen, boyun eğen boyun eğdiren ilişkisi başladığı zamana değin uzanan oldukça eski bir tarihtir.
İktidarcı zihniyetin kültürel yapısı olan tecavüz kültürü zorla el koyma esasına dayanarak 5000 yıldır erkeğin kadına, devletin erkeğe ve topluma, egemenin halklara zorla sahip olmasına yol açmakta, iradesizleşmiş toplum üzerinden sistemin kendisini yürütmesini sağlamaktadır. Yani sistemin işleyiş kanunudur tecavüz kültürü. Dolayısıyla bireyden devlete kadar bir kadının bedenine, ruhuna, toplumun öz kimliğine, iradesine, halkların özgürlüğüne, varlığına yönelik gasp, talan, zorla sahip olma biçimleri tecavüz kültürünün yansımaları olmaktadır. Tecavüzle amaçlanan irade kırma, kişiliği çözme, teslim alma, onurunu zedeleme, mücadele gücünü kırma, onu bir eşya statüsüne indirgeyerek canlı, düşünen, hisseden varlığını yok saymaktır. İktidarın uygulanma aracı, baskın olmanın, güçlü olmanın ilan edilme biçimidir. Tecavüz; insan olma gerçeğine aykırı uygulamaların toplam ifadesidir.
Tecavüz iktidarların sürekli elinde olan ve istedikleri zaman hayata geçirdikleri bir yok etme aracıdır.
Son aylarda Kürdistan’da tecavüz kavramı ile daha sık karşılaşıyoruz. Kürdistan’ın yakın ve uzak tarihini bilenler Kürdistan’da tecavüzlerin artması ile devlet politikaları arasındaki doğru orantıyı bilirler. Sadece geçen yüzyılda 1938 Dersim katliamında yaşanan tecavüzler hala toplumun belleğindedir ve güçlü izler bırakmıştır. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası ev aramaları, köy baskınları ve gözaltlarında gelişen tecavüzler yine aynı politikaların sonucudur. Dünyada ezilen halkların maruz kaldığı en yaygın saldırı biçimi tecavüz eylemidir.
1994 yılında Ruanda’da gelişen iç savaşta sadece dört ay içinde 250 bin kadın tecavüze uğradı. Bosna’ da yaşanan etnik temizlik sırasında resmi kayıtlar 20 binden fazla Müslüman kadının tecavüze uğradığını belgelemiştir. Her iki olay çok açık biçimde tecavüzle etnik temizlik arasında bir bağ olduğunu gösterir. Devlet Kürdistan’da toplumsal kişiliği parçalama, teslimiyete zorlama, direnci kırma yöntemi olarak ordusuyla, timleriyle, korucuları, çeteleriyle halkımızın değer yargıları karşısında büyük bir saldırı içerisindedir. Tecavüzü uygulayan, yaygınlaştıran, meşrulaştıran, savaş aracı olarak geliştiren devletin kendisidir. Toplumsal yozlaşmayı sağlamaya dönük Kürdistan’da uyuşturucu ve fuhuş sektörünü yaygınlaştırma stratejik bir savaş olarak devlet tarafından geliştirilmektedir.
Türk devleti ve iktidar iki yönlü işgal etme politikasını yürütüyor. Bir Kürtlerin sahip olduğu ve üstünde yaşadığı toprakları tanklarıyla, toplarıyla, kimyasal gazlarıyla işgal etmeye çalışırken, ikincisi ise toplumu toplum yapan, toplumu ayakta tutan ve toplumun özünü oluşturan kadına, yönelik sistematik hale getirilen tecavüz politikasının hayata geçirilmesidir.
Kürt kadını şahsında Kürt iradesi, Kürt toplumu ve Kürt kimliği hedef alınıyor. Yine Başur ve Rojava’da Türk devletinin yaptığı işgal operasyonları da aynı anlama gelmektedir. Tecavüz, işgalin, yok etmenin, baskı altında tutmanın ve sömürmenin adıdır. Türk devleti ve saray şefi Erdoğan’ın kurduğu tecavüzcüler ordusu şimdi Kürdistan’da Kürt kadınlarına yönelik görev başına geçmiş vaziyette. Tarihin her döneminde iktidarların talimatları doğrultusunda tecavüzcüler ordusu hep vardı ve hep görev başındaydı.
Tecavüzcülerin tarihi çok eskilere dayanıyor. 1993 tarihinde ilçeye bağlı Dumanlı (Xîrar) köyünde 13 köylüyü katleden ve emrindeki 405 asker ile birlikte gözaltına aldıkları Ş.E isimli kadına tecavüz eden o o dönemin Mardin’in Derik ilçesinde İlçe Jandarma Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil terfi edilerek ödüllendirilmişti. Açılan bu bütün davalardan beraat etti. O dönemde yapılan YAŞ toplantısında terfi edilerek, Tuğgenaralliğe yükseltildi. Musa Çitil terfi edilerek ödüllendirildi. Musa’lar bitmiyor tabi. Türk devletinin tecavüzcü zihniyeti Musa’larla devam ediyor.
Tecavüzler ordusunun bir diğer askeri olan Musa Orhan, Batman’da 18 yaşındaki İpek Er’e tecavüz ederek katletti. İpek Er’e tecavüz eden ve katleden Türk askeri Musa Orhan ise elini kolunu sallayarak dolaşmakta. Oda Musa Çitil gibi terfi edilmeyi bekliyor. Yine tecavüzcüler ordusunun diğer elamanı esi Van’Cezaevinde Gardiyan olan olan Halil İbrahim Sert’tır. Tecavüzcü gardiyan İbrahim Sert, Van’da 27 Ağustos’ta tecavüz etmeye çalıştığı Dilan Toptaş’ın tepkisiyle karşılaşınca arabada katlederek kaza süsü vermeye çalıştı. Zorla ilişkiye yani tecavüz etmeye çalıştığı Dilan Toptaş’ın tepkisiyle karsılaştı ve onu arabada katletti. İşte Batman’da kısa bir süre önce yaşanan İpek Er cinayeti. Buradaki fail Musa Orhan’ın devlet korumasında üniformalı bir görevli oluşu. Hakeza Van’da yaşanan cinayette failin Van T tipi cezaevinde resmi gardiyan görevinde olması. Bunlar tesadüf değildir. Bunlar Devletin tecavüzler ordusunun elemanlarıdır.
Bu kesimler Kürt kadınlarını kendilerine duygusal şekilde bağlama yöntemleriyle, Kürt toplumsal değer yargılarını yozlaştırmayı ve bu şekilde yok etmeyi hedefliyorlar. Bu olay silsilesi esas olarak Gülistan Doku olayı ile start aldı. Kaybedilmesi veya başka bir akıbete uğratılmış olma ihtimalinin altında yatan sır perdesinde benzer siyasi yaklaşımların olduğu aşikardır. Yani şunu rahatlıkla belirtebiliriz; Devlet bölgeye üniforma giydirerek ve yetkiyle donatarak gönderdiği bu kişilere adeta özel görevler yüklüyor. Bu nedenle Kürt kadınları bu konuda duyarlı yaklaşarak kendi öz savunmasını oluşturması gerekir.
Bu tecavüzcüler ordusunun ağına düşmemek için Kürt kadınlarının ilk başta yapması gerekenlerin başında üniformalı tecavüzcüleri Kürdistan’dan def etmesi gerekir. Devletin soykırım, tecavüz ve işgaline karşı alanlarda, sokaklarda ve evlerde kadın örgütlülüğü doğrultusunda kendi öz savunmasını geliştirmesi gerekir.