‘Tek’ ‘Erdoğan Bahçeli’ mi diktatördür! -Şiyar PİR

0
793

Kürdistan Özgürlük Mücadelesi, kendisini “Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigması” temelinde yeni bir anlayışa kavuşturmanın evresine girdiğinden beri “Kürt” kelimesinin anlamı, içeriği de evrensel bir karakter kazandı. İnsanlığın tarihsel gelişim sürecinde egemenlere karşı yürütülen tüm mücadeleleri sahiplenmiş, harmanlamış, tüm demokratik değerlerin temsilcisi olduğunu beyan etmiştir. Dahası tüm iktidar kokan, devlet kokan ideolojileri çözümleyerek insan yaşamına önemli perspektifler sunarak nasıl yaşanılması gerektiğinin umudu olmuştur. Bu temelde PKK kendisini değiştirip dönüştürmüştür. Bu değişim dönüşüm karşısında PKK’ye, PKK’nin yurtseverleştirdiği kesimlere düşmanlık iki kat daha artmıştır. Kendileri için bu değişim ve dönüşümü daha tehlikeli görmüşlerdir. Çünkü devlet odaklı paradigmayı savunan PKK’yi, Türkiye’yi bölmekle suçlayarak terörize etme daha kolay olabiliyordu, bunun üzerinden toplumları özel savaş yöntemleriyle kandırabiliyor, yönlendirebiliyorlardı.

Ancak tüm bunlara rağmen Özgür Kürt hangi noktaya geldi:

Özgür Kürt=eşitlik

Özgür Kürt=Sosyalizm

Özgür Kürt=ezilenlerin haklarını savunan

Özgür Kürt=farklılıkların bir arada yaşaması

Özgür Kürt=Paylaşım

Özgür Kürt=Kadın özgürlüğü

Özgür Kürt=Doğa

Özgür Kürt=Özgür insan

Özgür Kürt=Kümün yaşamı, komünalizm

İşte faşizm ve diktatörlük bu noktada devreye giriyor. “Kürt” denildiğinde artık bir ulus, bir topluluk, bir coğrafyayla sınırlı değildir. Damarlarında kan değil, Kürt düşmanlığını dolaştıranlar bu durumu hazmedemeyerek faşizm uygulayarak, diktatörlüklere soyunarak önleyebileceğini düşünüyorlar. Söz konusu Kürt olursa ‘ben diktatörlük yaparsam da herkes benim diktatörlüğümü kabul eder’ düşüncesi güdülüyor. Dikkat edelim Tayyip Erdoğan kendisini tanrı katına koymuştur. Konuşmalarının içeriğine bakalım bir diktatörün üslubunun yanı sıra kendisini tanrı katına şu cümlelerle çıkarabiliyor. “Benim halkım, benim ülkem, benim vatanım, benim insanım, benim kızlarım, benim gençlerim, benim askerim ve polisim…” bu kavramları kullanırken bir tanrı üslubu yedirilerek yapılıyor. Ama faşist Tayyip Erdoğan bu ibareleri de artık çok kolay telaffuz etmekten de çekinmiyor. Çünkü Kendisine sadece bir diktatörün üslubu yetmiyor, bir de tanrının üslubunu almak gerektiğini düşünüyor. Dahası özgür Kürt düşmanlığı Tayyip Erdoğan’ın kimyasını bozmuştur, akli dengesini yitirme noktasına getirmiştir. Bu olasılık da güçlüdür. Çünkü her dakikasını, her saatini, her gününü, hafta ve aylarını, yıllarını Özgür Kürdü imha etmenin yeminli düşmanlığına adamıştır. Neden? Çünkü Özgür Kürtlük, diktatörlüğü günlük olarak deşifre etmektedir. İşte Özgür Kürdün bir de böyle bir yanı var, önemli bir deşifrasyon olayıdır da, kim nedir, ne değildir Kürde yaklaşımdan açığa çıkıyor. Kim demokrattır, kim sosyalisttir, kim inançların özünü yaşıyor ve yaşatıyor, kim toplumdaki zenginliklere, farklılıklara nasıl yaklaşıyor. Tüm bunların hepsi Kürde yaklaşımda açığa çıkıyor ve deşifre oluyor. Bu deşifrasyondan yola çıkarak Türkiye’deki diktatörlüğün künyesini şöyle verebiliriz.

Ülke: Türkiye

Cumhurbaşkanının adı soyadı: Erdoğan Bahçeli (Tayyip Erdoğan değil)

Yönetim Biçimi: Diktatörlük

***

Evet yönetim biçimi diktatörlük, peki bu diktatörlüğü sadece kendi kelamlarıyla mı yürütüyorlar? Elbette hayır. Çünkü Erdoğan Bahçeli diktatörlüğünü ayakta tutan bir diktatörlük ağı var. Bu diktatörlük yıllardır bir örümcek gibi ağı gibi hem Türkiye halkları üzerine hem de Kürdistan ve bölge halkları üzerine örülmektedir. Dahası dünyayı tehdit eder bir noktaya da gelmiş bulunmaktadır. 3. Dünya savaşı içerisine çekilerek Türkiye halklarının kaderiyle oynamaktadır.

İşte Erdoğan Bahçeli diktatörlüğü çevresini bir diktötürcükler duvarıyla örmüştür. Polisinden, askerinden, jandarmasından, damadından, milletvekillerinden, belediye başkanlarından, il başkanlarından, gençlik kollarından, hakim ve savcılardan tutalım hepsini bu zihniyet ile aşılıyor. Ekonomik ve ihale alanlarını da bu kategoriye katarsak devasa bir diktatörlük ağı ortaya çıkıyor. Bu noktada Erdoğan Bahçeli’nin bir de bireysel-ailesel bir paralel örgütlenmesi var. “Keser döner sap döner…” diye bir söz var, yarın bu diktatörcüklerden birisi Erdoğan’a diktatörlük yaparsa hepimiz göreceğiz ki, Tayyip Erdoğan toplumun karşısında ballandıra ballandıra diktatörlüğün edebiyatını yapacaktır. Hakkını yemeyelim çünkü diktatörlüğün ruhuna hakimdir.

Sonuç olarak; Özgür Kürde düşmanlık yapan sokaktaki dilenciyse de bir diktatördür. Özgür Kürdün işte böyle keskin bir deşifrasyon olayı olduğunu bilmekte yarar var.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz