Tekoşince Katılmak…

0
634

Ad Soyad: Tekoşîn Amanos
Katılım Tarihi: 1994-Garzan
Şahadet Yeri ve Tarihi: 2020-Garê

Tekoşîn yoldaşın yaşamda coşkulu bir kanatlanması vardı. Arayışların peşine takılıp da güzele doğru uçan, iyiliğe ve doğruya konaklanan bir kanatlanma. Dersin baharın şenliği bütün ruhunu sarmalamış. Onun için Tekoşîn deyince özgür bir ruh gelir aklımıza. Tekoşîn arkadaşı en güzel anlatan kelime özgürlüktür. Özgür ruhluydu gerçekten. Özgürlük için yaşadı ve hep koşar adım özgürlüğe doğru yol aldı. Çocuk yaşta geldi, partide büyüdü. Erken yaşta sorumluluk aldı ve ruhu hep coşkulu, akışkan ve enerjik kaldı. Yürürken- dururken, yoldaşları arasında, resmiyette, normal yaşamda, savaşta ve eğitimlerde yani bütün yaşam alanlarında göze çarpan en doğal hali onun enerjik yapısıydı. Hiçbir zaman kalıplara girmedi. Bulunduğu ortama canlılık katmak en çekici yönüydü. Bir de yaşama olan pozitif bakış açısı ile enerjisi dur durak bilmez bir akıcılığa ve çekiciliğe neden olurdu. Tekoşîn arkadaş pozitif enerjiye sahip olmanın getirisini hayat deneyiminden çözmüştü ve bunu esas alan biri olarak hep yürekten katıldı.

Halayı çok seviyordu, çocukça oyunları çok seviyordu, top oynamayı, grup halinde şarkı söylemeyi, espriler yapmayı, gülmeyi çok seviyordu. Her zaman gülümseyen bir yüzü vardı. Gülmenin özgürlüğe meylettirdiğini belki de en çok bilen bir arkadaştı. Çünkü bütün yaşanmışlıklara rağmen nerede olduğunu, ne için savaştığını iyi bilen, bunun mutluluğunu yaşayan bir arkadaştı.

Daha sonra onun da çabasıyla kardeşi de mücadeleye katıldı. Tekoşîn arkadaş kardeşinin katılımını, düşman politikalarına gelmemesini, ailede gelişen yurtseverliği büyük bir mutlulukla karşılıyordu. Çünkü ailesi şahsında düşmanın yenilgiye uğradığını belirtiyordu. Tabi onun mücadelede var olmasını sağlayan esas neden Önderliğe, şehitlere ve arkadaşlara olan bağlılığıydı ki, bu anlamıyla bağlılık Tekoşîn arkadaşın en temel özelliklerinden biriydi. Sürekli olarak Önderliğe ve yoldaşlarına olan bağlılığını vurgulaması ve mücadeleyle hep yeniden sözleşir gibi katılması belirgin bir yönüydü. Bağlılığını pekiştiren en önemli olgulardan biri de şehitlere olan yaklaşımıydı. “Şehitleri çok hissediyorum ve onlara layık olacağım” diyordu. Ve hiçbir şehit arkadaşı unutmuyordu. Ki, zaten onu daha çok savaşmaya iten ve savaşta dirayetli kılan boyut şehitlerin intikamını alma sözüydü. İşte bu nedenlerden ötürü “benim için bu ortamda yaşamanın anlamı büyüktür” diyordu.

Bütün bu yaşadıklarına rağmen, tam da gereken yerde anlam vermenin en büyük olanını kendinde yaşattığından dolayı katılımını hep üst çıtada tuttu. Gerekçelere sığınmadan, zorla getirildiği partiye gönüllü katılımı ve derin bir adanmışlığı sergiliyordu. Ki, zaten bundan dolayı hep sorumluluklar alıp örgütün önemli görevlerini üstlendi. En son Askeri Konsey düzeyinde Xakurkê eyaletinin sorumluluğunu üstlendi. 2011-2012’de devrimci halk savaşı hamlesi kapsamında Zagros alanında öncülük yaptı. Birçok eylemin örgütlenmesinde ve yapılmasında belirleyici rol oynadı. Arkadaşlar savaşın geliştirilmesinde Tekoşîn arkadaşın çok ısrar ettiğini belirtirler. Tekoşîn arkadaş her daim sert mücadele alanlarında yer aldı. Ve kendini güç ve yetki ile değil emekleriyle var etmeyi öğrendi. Savaşta da “olmaz, yapamayız” anlayışına ve yaklaşımlarına çok öfke duyuyordu. Bu nedenle mutlaka yapmaya odaklıydı. Riskleri göze alır ama savaşın inceliklerine olan hakimiyeti ile risklerin ortaya çıkaracağı sorunları gidermeye çalışırdı. Yani taktik hakimiyeti aynı anda kullanmasını biliyordu. Bir eylem dönüşünde keşif uçağının kendi gurubunu ve diğer gruptakileri hedef alacağını gördüğünde hemen kurumuş otları ateşe vermişti. Bu biçimi ile dumandan yararlanarak geri çekilmeyi başarmıştı. Yani öyle savaşta çaresiz kalan, kendini olacaklara mahkum eden biri değildi. Savaşta gözüpek bir arkadaştı ama kontrollüydü.

Savaş esnasında aldığı sorumluluklarla beraber kendinde gelişen bu yönleri kendi raporunda sorgulamalarla beraber şu şekilde ifade etmektedir; ‘‘Çoğu zaman pratik yoğunlukta kazandıklarımızın farkında olamıyoruz. Hep pratik yanına bakarken, bizde nasıl bir kalıcılığı, değeri oluşturduğunu görmeyebiliyoruz. Bu açıdan Zagros benim için çok öğreticiydi. Güçlü olmayı ve kendi gücümle katılmayı daha somut gösterdi. 2013 sonbaharı Xakurke alanına geçtim. Xakurke alanı bende hep Ş. Beritan arkadaşın ve kadınların erdemli mekanı olarak yer edindi. Ve bendeki önemi çok büyüktür. Düzenlemem olduğunda içten yaşadığım kaygılar vardı, bu kadar önem verdiğim bir mekanın kadın ve binlerce yoldaşların güzellikleriyle, anlamlarıyla yarattıkları değerlere layık olabilir miyim diye kendime soruyordum. Çünkü yoldaşların emekleri insana daha fazla sorumluluk yüklüyor. Daha önce dar-pratik anlayışın sonuçları katılımımı etkiliyordu. Fakat Xakurke alanında aldığım sorumlulukla her anlamda tarz ve yaklaşımlarımın değişimini görüyordum. …Ortak, vicdanlı, kolektif zihniyetin mücadele tarzımızda, yaşamımızda nasıl güçlü bir sonuç aldığının farkındaydım. Hep bu yaklaşımla çalışmalara katıldım. Fakat benim de kendimde aşamadığım alışkanlıklar vardır. Koşuşturma, kendine göre ve rahat yaklaşımlarım çokça sorguladığım noktalar olmuştur. Yıllarca savaş ortamında öğrendiğimiz kaba pratikti ve bunun sonuçlarına göre her şeyi ele alıyor ve bakıyordum. Çoğu pratik sonuçların nedenlerini kendimizden aramaktan ziyade savaş koşullarında ya da dışta bulurduk. Ama özellikle Xakurke pratiğinde gelişen yoğun savaş sürecinde yaşanan şahadetler beni köklü zihniyet sorgulamasına itti. Alan olarak bu sürece katılırken hep ne kadar sorumluluklarıma cevap olduğum sorgusundaydım.’’ Bu biçimde anlaşılıyor ki, Xakurke’de yapılan o kadar eylemsellik onu vicdanen rahatlatmıyordu, hep daha iyisini nasıl yapabiliriz, geliştirebiliriz arayışı içindeydi.

Dağları çok sevdiğinden dolayı savaştaki gücünü kazanmış ve kişilik olarak bu çetin alanda kendini yetiştirmesini bilmişti. Dağ sevgisi onun temel özelliğinden biriydi. Dağları seven kişiler savaşın ve mücadelenin zor olduğunu belirtmezler. Hatta zorluğa katlanmak gibi bir olgudan da bahsetmezler. Çünkü onlar zorluklardan korkmaz, zorlukların üzerine üzerine cesurca gitmeyi ve zorluğu aşmayı, dolayısıyla zorluklarla beraber yaşamayı temel bir yaşam felsefesi olarak bellemişlerdir. Aslında bu haliyle onlar zorluklardan korkmaz ve çekinmezler, hatta zorluklarla barışık oldukları ve sevdikleri görülür. Tekoşîn arkadaş da aynen bu biçimde bir özverili katılım içerisindeydi. Özellikle son dönemde bazı hastalıkları yüzünden geçirdiği ağır ameliyatlar nedeniyle, en büyük korkusunun dağlardan kopmak olduğunu söylüyordu. Onun için daha tam iyileşmeden “bu kadar sorumluluklardan kopuk kaldım, yüküm daha da ağırlaşıyor. Bir an önce savaş alanlarına gideyim de bu kadar istirahat etmenin borcunu ödeyeyim” diyordu. O dağlara aşık bir arkadaştı. Dağlarda güneşin doğuşunu, batışını, sularında yüzmeyi, yağmurunda dolaşmayı, kartoplarıyla oynamayı, sarp yerlere tırmanmayı, toprağında uzanmayı ama her bir şeyini seviyordu. Bu hali ile özünü yitirmeyen dağlı Kürtlerin dağlara olan tutkunluğunu her koşul altında yaşatan biriydi. Dağ serüveninin, gerillacılığın kazandırdığı anlam dünyası ile dağ sevgisi daha bir yüceltmişti.

Tekoşîn arkadaş bu coşkulu ve enerjik hali ile arkadaş yapısı tarafından da çok seviliyordu, o kadar sorumluluk almasına ve büyümesine rağmen onu tanıyan bütün eski arkadaşlarının gözünde hep genç yaşta katılan o Tekoşîn olarak kaldı. Çünkü hep ruhsal tazeliğini korudu. Bu yönüyle de Tekoşîn arkadaş daha çok genç arkadaşlarla çalışmayı seviyordu. Kendisi de yaşama yeni gözlerini açmış bir yüreğin coşkusunu her daim taşıdığından ve gençler de bu coşkusunu karşılayacak dinamizmde olduğundan bu buluşma bir sinerji yaratıyordu.

Kişilik olarak zeki, kavrayışı güçlü olan, büyük bir beceri ile el attığı her işi başarıyla tamamlayan, en önemlisi de insanlara değer veren ve bir bütün olarak kendini donanımlı kılmış bir arkadaştı. Bir bütün olarak öz gücüyle özgürlüğe koşar adım yürüyen Tekoşîn arkadaş aslında mücadelemizde bir kadının kendini öz gücüyle var etmenin, irade olmanın somut ifadesi olarak önümüze çıkar. Bu yönleri ile nitelik kazanmıştı. Yine çok sade ve dürüst davranırdı. Eğer kendi pratiğinde veya denetiminde yetersizlikler yaşanmışsa bunu kendi katılım ve duruşunun sonucu olarak değerlendirip sonuçlarını sahiplenirdi. Aynı şekilde kabullenmediği bir durumu, kendi hatalarını her biçimde paylaşmayı esas alırdı. Ne ise açık koymayı ve açık tartışmayı severdi. Bu açıdan kabul-ret ölçüleri belirgindi. Eleştiri üslubu radikaldi.

Özellikle son yıllarda ideolojik olarak gelişimi konusunda çok iddialıydı. Ağır bir ameliyat geçirdikten sonra katıldığı eğitim devresinde, sağlığının kendisini zorlamasını umursamadan büyük bir coşku ile eğitimlere katıldı. En çok Önderlik çözümlemelerini okuyordu. Geleceğe dönük umudu güçlüydü ve sürekli olarak bir gün mutlaka Önderliği göreceğini belirtiyordu. En çok da Önderliğin kendisi için ne çözümleme yapacağını merak ediyordu. Önderlikle ve onun ideolojisi temelinde öncülük yapan bir arkadaş olarak Tekoşîn yoldaş Önderliği yaşayan ve yaşatan arkadaşlardan biri olmuştu. Tekoşîn yoldaşın anısına ve onun kişiliğinde somutlaşan özgür kadın gerçekleşmesine her zaman sahip çıkmak ve hayallerini gerçekleştirmek biz yoldaşlarının borcu ve görevidir. Buna sahip çıkmak da sözümüzdür.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz