Ürdün gazetesi Jordan Times’ta dün yayınlanan bir köşe yazısında, AKP’nin kan kaybettiği belirtilerek İdlib’in Tayyip Erdoğan’ın nihai bataklığı olabileceği öne sürüldü.
Yazıyı kaleme alan Usame el Şerif, Türkiye’nin2011’den beri ilk kez ‘resmen’ Şam hükümetiyle savaşta olduğunun altını çizdi. “Erdoğan, İdlib’e yönelik saldırısında -Rusya’yla sallantıda olan ittifakını riske atarak ve Moskova’yla askeri anlamda karşı karşıya kalma olasılığını canlandırarak- ne kadar ileri gidebilir” sorusunu yönelten El Şerif, geçen perşembe Türk askerine yönelik saldırı ve sonrasında yaşananları özetledi. Moskova’nın, pazar günü, Türkiye’nin, Suriye üzerinde uçan uçaklarının güvenliğini garantiye alamayacağını açıkladığını vurguladı.
El Şerif, Erdoğan’ın, Rusya destekli Suriye güçlerinin geçen aralıktan beri İdlib’de stratejik önemi olan yerleşim birimlerini ele geçirmesinden rahatsızlık duyduğuna, Moskova’nın da Türkiye’yi, ılımlı savaşçılarla kendilerini geçmişte ‘El Nusra’ diye tanımlayan Tahrir el Şam’ınkilerden ayırt etmemekle suçladığına dikkat çekti.
Dün yayınlanan ‘Erdoğan kuşatılmış İdlib’de müttefiksiz kaldı’ başlıklı yazıda dikkat çeken diğer kısımlar şöyle:
“Putin’in tutumunu değiştirmeyi reddetmesi Ankara ile Moskova arasındaki ilişkilerin elektriklenmesine neden oldu
Erdoğan ABD ve NATO’ya yönelerek destek istedi; Washington’dan Patriot hava savunma sistemlerinin Suriye-Türkiye sınırında konuşlandırılmasını talep etti. ABD söz vermedi. Erdoğan, Batılı müttefiklerinden ise sadece sözde destek mesajları aldı. Türkiye’nin cumhurbaşkanı buna yanıt olarak, Avrupa’yı yeni bir göçmen dalgasıyla tehdit etti (…)
Moskova’da önümüzdeki günlerde bir buluşma planlansa da (yarınki buluşmayı kastediyor) Putin, Erdoğan’la acilen bir zirve yapmayı reddetti. Putin’in hükümeti, pazar günü sadece Rus birliklerinin yasal olarak Suriye’de bulunduğunu açıkladı. Bu, Erdoğan’ın, Türkiye’nin, suriye halkının isteğiyle Suriye’de olduğuna ilişkin ironik iddiasına bir yanıttı.
Son iki günde, Türk birlikleri İdlib’de ilerlerken Erdoğan’ın pazarlıkta eli güçlendi ancak nihai hamlesi henüz belirsiz. Rusya, onun Fırat’ın doğusuna dair ihtirasını dizginlemeyi başardı. Erdoğan, şimdi de İdlib’de Rusya’yla karşı karşıya gelme olasılığının içinde buldu kendini (…)
Erdoğan’ın, Suriye ve Libya konularında Avrupa’yla köprüleri attıktan sonra az sayıda müttefiki kaldı. Şahsi ihtirası ile Türk halkının ulusal çıkarları arasında kaybolmuş gibi görünüyor. Şimdiki amacı Suriye hükümetinin güçlerinin geri çekilmesini ve ateşkes sağlamak.
Şam’da rejim değişikliği artık ABD, Avrupa ve hatta çoğu Arap ülkesinin peşinde olduğu bir hedef değil. Rusya, Suriye toprakları kurtarıldıktan sonrası için siyasi bir süreç istiyor. Erdoğan’ın son hamlesi bunu engelliyor. Ancak, İdlib’de, daha fazla Türk’ün hayatına mal olacak, insani krizi tırmandıracak ve halkın sabrını sınayacak yıpratıcı bir savaşa girmeyi göze alabilir mi?
Hükümet güçlerini direkt hedef alarak Suriye’deki amaçlarını yeniden tanımlama girişimi içerde dirençle karşılaşacak. Partisi AKP, kan kaybediyor ve yönetimde kalmasına yardımcı olan eski müttefikleri onu terk etti. İdlib, onun nihai bataklığı olabilir. “