Paris Katliamı’nın yıldönümüne ilişkin açıklama yapan TJK-E, “Bunun için ‘Paris Katliamı’nın Emrini diktatör Erdoğan Verdi. Yargılansın!’ diyoruz” dedi.
Yazılı bir açıklama yapan Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), “Paris Katliamı’nın Kürt halkı ve dostları tarafından aydınlatılmasına rağmen cezasız kalması, son 8 yılda da yeni katliamlara davetiye çıkarmış; Türk devleti Rojava’da, Efrîn’de, Serêkaniyê’de, Şengal’de, Bakur’da, Başur’da, Medya Savunma Alanları’nda insanlık suçlarına yenilerini eklemiştir” dedi.
TJK-E açıklamasında şunları belirtti: “Bundan 8 yıl önce Fransa’nın başkenti Paris’te vahşice bir suikast yaşandı. 100 yıllık Kürt soykırımını tamamlamak isteyen, topyekün savaş konseptini uygulayan Türk devleti, soykırıma karşı varlık mücadelesinin, kadın özgürlükçü çizginin öncülerine yöneldi. Kürt Özgürlük Mücadelesinin kurucularından, Kürt Kadın Hareketi’nin öncülerinden Sakine Cansız (Sara), sürgünde Kürtlerin diplomasi alanında temsilini yapan Fidan Doğan (Rojbin), toprağından koparılmış olsa da ülke sevgisini heyecanını ruhunda taşıyan Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahi) vahşi bir suikastla katledildiler. Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak katliamın 8. yılında, Sara-Rojbin-Ronahi yoldaşları saygıyla, minnetle anıyor; bu alçak saldırıyı nefretle kınıyor, faillerden hesap sorma mücadelesinde her zamankinden daha fazla kararlı olduğumuzu belirtiyoruz.
KATLİAMI KÜRT HALKI AYDINLATTI
3 Kürt kadın devrimcinin katledilmesi faşist Erdoğan rejiminin topyekün savaş konseptinin bir parçası olarak hayata geçirilmiştir. Katliamı gerçekleştiren güçler bellidir. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komplonun bir devamı olarak uluslararası güçlerin desteği, ortaklığıyla, Erdoğan’ın talimatıyla bu siyasi cinayet işlenmiştir. MİT planlayıcısı, Ömer Güney tetikçisidir.
Kürt halkı, Kürt kadınları ve dostları daha ilk günden itibaren katliamın aydınlatılması mücadelesini yürütmüş, aydınlatmıştır da. Kürtler açısından fail nettir; hukuki açıdan hesabının sorulması için deliller hem Fransız yargısına hem demokratik kamuoyunun vicdanına sunulmuştur. Ancak mesele katliamın arkasındaki uluslararası konsept ve suç ortaklığıdır. Fransa devleti ne yazık ki 8 yıldır bu konseptin dışında hareket edememiş, ‘sessizliğiniz suç ortaklığınızdandır’ sloganındaki pozisyondan kendisini kurtaramamıştır. Dolayısıyla Paris Katliamı hem hukuki hem siyasi hem vicdani ve hem de ahlaki açıdan hala kara bir leke olarak durmaktadır.
CEZASIZLIK YENİ KATLİAMLARA DAVETİYE ÇIKARDI
Paris Katliamı’nın Kürt halkı ve dostları tarafından aydınlatılmasına rağmen cezasız kalması, son 8 yılda da yeni katliamlara davetiye çıkarmış; Türk devleti Rojava’da, Efrîn’de, Serêkaniyê’de, Şengal’de, Bakur’da, Başur’da, Medya Savunma Alanları’nda insanlık suçlarına yenilerini eklemiştir. Paris Katliamını cezasız bırakan zihniyet, tüm bu işgal, soykırım saldırılarına da göz yummuş, arka çıkmış ortak olmuştur. O günden bugüne Kürdistan ve Ortadoğu coğrafyasında işlenen her insanlık suçunun vebali, kendisini Türk devletinin yanında konumlandıran, sessiz kalan, ortak olan muhatap güçlere aittir. Paris Katliamı cezasız bırakılmasaydı Türk devleti Kobanê’de, Efrîn’de, Serekaniyê’de işgale girişemeyecekti, 21. yüzyılın en büyük trajedisini yaşayan Şengal bugün de aynı tehdit altında olmayacaktı, Türk devleti bu kadar pervasızca Ermenistan’dan Libya’ya çetelerini tüm Ortadoğu coğrafyasına salmayacaktı. Eğer bu dava sürecinde Türk devleti ve Erdoğan 3 Kürt kadın devrimcinin faili olarak ele alınsaydı, Bakurê Kurdistan’da Sêvê, Pakize ve Fatmalar, Rojava’da Hevrin Xelef, Akide Ana, Maxmur’da Asya ana ve torunu Evin ve daha yüzlerce kadın, çocuk katledilmeyecekti.
DİKTATÖR ERDOĞAN YARGILANSIN
Avrupa Kürt Kadın Hareketi olarak 25 Kasım’da startını verdiğimiz ‘Diktatörün yargılanması için 100 neden’ kampanyası ile bir kez daha tüm bu suçların, AKP iktidarının, bizzat Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla gerçekleşen kadın katliamlarının cezalandırılmasını istiyoruz. Diktatör Erdoğan’ın yargılanması için binlerce neden, öfkemizi bileyen direnişimizi büyüten nice gerekçe var. Bu gerekçelerimizin başında da Paris Katliamı geliyor. Bu nedenle 8. yıldönümünde Paris Katliamı şahsında TC’nin Kürtlere dönük tüm insanlık suçlarından ve yaşanan kadın kırımından yargılanmasını istiyoruz. Bunun için ‘Paris Katliamı’nın Emrini Erdoğan Verdi. Yargılansın!’ diyoruz. Başta Fransa devleti olmak üzere, kendisini demokratik-insan ve kadın hakları değerleriyle ifade eden tüm uluslararası kurumlara çağrımız bu suçların yargılanması, kadın kırımının bir insanlık suçu olarak tanınmasıdır.
6 VE 9 OCAK’TA ALANLARDAYIZ
Bizler Kürt kadınları olarak faillerin peşini bırakmayacağız. Paris katliamının sorumlularından, Şengal ve Rojava şahsında evrenselleşen Kürt kadın devrimine saldıran erkek egemenlikli sistem güçlerinden hesap sormak için 9 Ocak’ta yine alanlarda olacağız. Bu yıl pandemi nedeniyle Paris merkezi eylemi yerine, her yerde yaygın kitlesel protesto eylemleri düzenleyeceğiz. 6 Ocak’ta Fransa Konsoloslukları önünde, 9 Ocak’ta ise başta katliamın gerçekleştiği Paris olmak üzere Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, İsviçre, İskandinavya, Avusturya, Kanada, İngiltere, İtalya gibi tüm Avrupa ülkelerinde, onlarca merkezde ‘Katliam emrini Erdoğan verdi yargılansın’ diye haykıracağız.
2021’E GÜÇLÜ BİR GİRİŞ OLACAK
9 Ocak eylemleri ‘Zamanı geldi Öcalan’a Özgürlük’ hamlesi kapsamında da yeni yıla önemli bir başlangıç anlamını taşıyacaktır. Bir ayı aşkın bir süredir devam eden açlık grevlerine zindan direnişine, Sara yoldaşın anısına sahip çıkmak anlamına gelecektir. Aynı zamanda Türk devletinin Şengal’de, Rojava’da, Medya Savunma Alanları ve Başur’a dönük kirli hesaplara da bir yanıt oluşturacaktır. Bunun için başta Kürt kadınları olmak üzere Avrupa’da yaşayan Kürdistan halklarını, tüm sosyalist, demokratik kamuoyunu, feministleri, Rojava devrimine gönül veren tüm enternasyonalistleri 9 Ocak’ta alanlarda olmaya çağırıyoruz.”