Topluma korku salan Erdoğan’ın korkaklığı

0
1025

“Etrafa korku salanın kendisi de korkuyordur.”  Epikür

Epikür’ün bu sözü tamda Erdoğan’ı tanımlıyor. Erdoğan ve AKP-MHP iktidarının sonu yaklaştıkça büyük bir korkuyla etrafa saldırıyor. Bu korku kendisinin yaşadığı korkunun yansımasıdır aslında. 18 yıldır iktidarda olan Diktatör Erdoğan, diktatörlüğünü sürdürmek için Türkiye’de yaşayan bütün toplumları şiddet ve baskı unsurlarıyla sindirmeye çalışıyor. Gözdağı ve tutuklamalarla iktidarını sürdürmeye çalışırken, işkenceler ve tutuklamalar gözdağı vermeleri yöntemlerini daha fazla artırıyor.   Faşist iktidarlar kendilerine karşı çıkanları, kendilerini eleştirenleri korkutup, sindirebilmek için planlar, tertipler düzenlerler; sudan nedenlerle onları gözaltına alırlar, hapishanelere doldururlar…

AKP-MHP iktidarı, sahte halk dostu davranışlarının arkasında gizledikleri gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasından, iktidarı kaybetmekten öcüden korkar gibi korkarlar. Bunun için  Kürt gazeteciler başta olmak üzere, yazarlar, çizerler, sanatçılar üzerindeki baskıları gittikçe artırıyor. Gazeteciler darp ediliyor, cezaevine atılıyor, sesini kesemediklerini ise katlediliyor. Çünkü faşizmden beslenen Erdoğan çöküşe ve yıkılmaya doğru gittiğinin farkındadır. Çöküşe, yıkıma doğru giden iktidarlar hep aynı yollardan geçerler. Hep aynı yöntemleri kullanırlar.

Tarihten günümüze devam eden Kürtleri soykırımdan geçirme politikaları Erdoğan’ın elinde daha da barbarlaşarak devam ediyor. Çünkü Erdoğan’ın en çok korktuğu Kürt halkının kendisidir. Onun için bütün siyasetçileri, milletvekilleri, belediye başkanları, Kürdüm diyebilen herkes cezaevine atılıyor ve katlediliyor.

Anadilinde konuşanlar, şarkı söyleyenler sokak ortalarında katlediliyor. Kürt kadının çığlığından korkan iktidar, kadınları hedef haline getiriyor. Yüzlerce çocuk iktidarın kurumlarında taciz ve tecavüz olaylarına maruz kalıyor. Erdoğan’ın sindirme yerleri olarak kurduğu İmam Hatip okullarında eli silahlı çeteler eğitiliyor ve sokaklara salınıyor. Erdoğan’ın Bekçi ve polisleri, AKP-MHP iktidarına yan bakanlarının kafasına kurşunlar sıkıyor. Sokak ortasında katliam yapan, kurşun sıkan polis ve bekçilerini ise terfi ediyor.

Kürtlere her şey yasak ama cemaatlere, tarikatçılara, katillere, tecavüzcülere, kayyumculara, çetelere, bekçilere ve polislere her şey serbest. Onlar her dilediğini gerçekleştirebiliyorlar. Çünkü onlar iktidarın yarattığı kendi piyonları.  Yani Onlar bu ülkenin ayrıcalıklı piyon vatandaşlarıdır.  Ne yasa işliyor onlara ne Anayasa. Tabi yasalar da Erdoğan’ın talimatlarıyla yapılıyor. Talimatlarla düzenlenen yasalar iktidarının çökme,dağılma  ve yıkılma korkularının önüne geçemeyecektir.

İktidarın kurumlarında, iktidarın adamları tarafından onlarca çocuk tecavüze uğrarken, Kürt çocukları hedef alınarak katlediliyor. Kürdün mezarından bile korkan Erdoğan, mezarlıkları tahrip etmeye başlıyor. Direnişçi Kürt anneleri yerlerde sürükleniyor. Direnişler her alana yayıldıkça Erdoğan ecel terleri dökmeye başlıyor. Ama Erdoğan bilmesi gerekir ki korkunun ecele faydası yoktur.

İktidar toplumu baskı unsurlarıyla susturmaya, köleleştirmeye, asimile etmeye çalışıyor. Gençleri farklı yöntemlerle uyuşturulmaya, özünden çıkartılmaya, işbirlikçiliğe, madde bağımlılığına sürükleniyor.  Erdoğan düşünme yetisini kaybetmiş bir toplum yaratmaya çalışıyor. Çünkü İnsan düşündüğü sürece haksızlıklara, işkencelere, acılara başkaldırır. Korkunun en dibini yaşayan Erdoğan ve AKP-MHP iktidarında iç çatışmalar ve guruplaşmalar başlıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın başını çektiği ‘Beratçılar’, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bağlı olan ‘Soylucular’ ve Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın etkili olduğu ‘Bilalciler’ olarak adlandırılan 3 ana ekip oluşuyor.

Bu gruplaşma ve iç çatışmalar her ne kadar saklanmaya çalışılsa da bir yerde patlak veriyor. İktidar kendi içinde büyük bir güvensizlik yaşarken, iktidardan ayrılan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kurduğu Gelecek ve Deva partilerine geçiş yapan AKP’liler ardına ardına istifa ediyor. Erdoğan daha çok korkmaya başlıyor ve vekillerin istifalarını engellemek için yasal düzenlemelere gidiyor. Yasal düzenlemelerle içten dağılmayı engellmeye çalışan şövenist Erdoğan ve iktidar, pandemi sürecini koz olarak kullanmaya başladı. Pandemi sürecinde Soylu’nun istifası planlı bir şekilde yürütüldü. Gündem farklı yöne kaydırılmaya çalışıldı. Ama Pandemi süreci de Erdoğan ve AKP-MHP iktidarının elinde patladı.  İktidardaki  daki oyuk gittikçe büyüyor. Oyuk büyüdükçe İktidara güven eksilerin altına düşüyor. Soylu’nun yerine MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın atanacağı haberleri, gündemde yerini almış durumda. İktidardaki iç çelişki ve çatışmalar gün yüzüne çıkmaya başlıyor. Hakan Fidan’ın Soylu’nun yerine getirme haber ve analizleri Erdoğan’ın kendini ve iktidarını kurtarmak için yeni düzenlemelere yöneleceğini gösteriyor. Erdoğan yapacağı yeni düzenlemelerle kendini kurtarmaya çalışsa da  açılan iç oyuk büyüdükçe büyüyor. Faşist Erdoğan’ın büyüyen oyuk karşısında korkusu daha fazla artmaya başlıyor.  Bu korkuya yeni bir korkuda KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın yaptığı son, araştırmada AKP’nin oy oranının yüzde 45’ten yüzde 30’lara gerilediğini açıklaması üzerine faşist Erdoğan, korku terleri dökmeye başlıyor.

Erdoğan ve AKP-MHP iktidarı kaybediyor, Çözülüyor, gidecek yer bulamıyor. Yüzde 45’ten 30’lara düştü. Bu bir alamettir ama gidecek yer bulamıyor. Su kaynıyor, çayın altı açık, buhara döndüğü gün fark edeceğiz. Onun için kafatasçı Erdoğan ve iktidarı, Hititler gibi, Mussolini, Saddam gibi bir sona hazırlanması gerekir. Çünkü diktatörlerin sonları her zaman için kötü olmuştur. Tarihten silinerek yok olmuşlardır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz