Tüm kötülükler zihinsel tecavüzle başlar. Ruhta ve düşüncede gerçekleştirilen tecavüz tüm tecavüzlerin başlangıcıdır. Zihinsel işgal ve tecavüz aynı zamanda tüm köleliklerin temelidir. Zihinsel tecavüz bozulmaların ve yozlaşmaların da temelidir. Zihinsel tecavüze uğrayan toplumlar kırılırlar, iradesizleşirler, sağır, lal ve düşünemez olurlar. Gönüllü kölelere dönüşürler. İstilacı, işgalci sömürgeci güçlerin bu denli zihinsel tecavüze yeltenmelerinin nedeni toplum iradesini kırarak boyun eğdirmek ve teslim almaktır. Zihinsel tecavüz asimilasyon ve düşünsel çarpıtmayla gerçekleştirilir. Zihinsel işgal, asimilasyon, yabancılaşma ve köksüzleşme zihinsel tecavüzün zeminidir. Toplumlar çeşitli mitoloji, din, milliyetçilik gibi ideolojik argümanlarla uyuşturulup zihinsel felçliğe uğratılırlar. Felçleştirilip uyuşturulan kitleler farkında olmadan çeşitli şekillere büründürülerek sistemin istediği kalıba girerler. Ancak bazı kesimler gerçeği bilerek kendini egemen sistemin hizmetine sokmaktadırlar.Örneğin zihinsel olarak kendini egemen sistemin tecavüzüne gönüllü sunmuş, ideolojik olarak kendini satmış sözde bilim insanları, sosyologlar, felsefeciler, akademisyenler, aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve ideologların çoğu bu tecavüzcü sistemin pezevenkliğini yapmaktadırlar. Türkiye’de bu tür kişiliklerin sayısı çok fazladır. Daha fazla bireysel kazanç sağlamak için daha fazla iktidarcı, devletçi, ulusalcı, milliyetçi kimliğe bürünen bu ırzına geçilip iğdiş edilmiş kapitalist modernite pezevenk ve orospuları egemen sistemin toplum kırım faaliyetlerinde ortaklık ve akıl hocalığı yapmaktadırlar. Tecavüzcü iktidarların ortaklarıdırlar ve insanlık suçu işlemektedirler.
Zihinsel tecavüzün ikinci aşaması bilinen cinsel tecavüzdür. İdeolojik, politik, felsefik, sosyal ve kültürel açıdan zihinsel tecavüzün önü alınamaz ve toplumsal öz savunma gücü oluşturulmazsa zihinsel tecavüz fiziki tecavüze dönüşecektir. Ülken işgal edilmişse, tarihin ve ulusal değerlerin asimile edilerek ortadan kaldırılıyorsa, mezarlıkların yıkılıyor, cenazelerin yol kenarlarına atılıyorsa, dilin yasak, kültürün yok sayılıyorsa ve sen buna karşı namus savaşı yürütmez ve onur direnişi gerçekleştirmezsen birde bu saldırıları kanıksanır hale getirilmiş ve normal karşılıyorsan; sen zaten zihinsel, psikolojik ve duygu olarak tarihin en büyük tecavüzüne uğramışsındır demektir. Tepkilerin, reflekslerin, duyguların iğdiş edilmiştir. Yaşayan bir ölüye dönüşmüşsün demektir. Zihinsel tecavüz ile iradesi kırılan ve zayıf düşen toplum her türlü istismara açık hale gelir. Cinsel tecavüzler bu zemin üzerinden gelişecektir ve gelişmektedir. Türk devleti önce zihin işgalini gerçekleştirdi, cinsel tecavüzler bunun üzerinden gelişti.
Tecavüz fiziki katliamdan daha kötüdür. Fiziki öldürme bir kez yaşanır, ancak cinsel saldırıyla gerçekleştirilen tecavüz sürece yayılan bir katletme durumudur. Ruhsal, psikolojik ve manevi anlamda süreklileşen onursuzlaştırma, iradesizleştirme ve düşürme şeklidir tecavüz. Tecavüz; düşünsel, ruhsal ve psikolojik bakımdan çökertme istemidir.
Tecavüz; egemen sınıfların veya işgalci güçlerin iğdiş etme, hiçleştirme, iradesizleştirme ve teslim alma faaliyetidir. Tecavüz faşist bütün iktidarların muhaliflerine karşı kullandığı bir düşürme ve işkence yöntemidir. Tecavüz iktidarlaşmanın ve hakimiyet sağlamanın aracı olarak düşünülmüştür. Tecavüz tüm iktidarcı/devletçi ve işgalci güçlerin yoğunca başvurduğu toplum kırımdır ve ideolojik bir saldırıdır. İktidarcı/Devletçi ve sömürücü tüm sistemler tecavüzcü sistemlerdir. Tecavüz ve iğdiş etme egemen güçlerin esas politikasıdır. Oğlancılığa kadar varan tecavüz kültürü Roma, Bizans, Yunan, Osmanlı iktidar sistemlerinin en temel insan düşürme yöntemidir. Osmanlıda hadım/iğdiş etme meşhur bir yöntemdir. Düşürülen kadınlar için yapılan “genel evleri” benzeri düşürülen erkekler içinde “oğlan evleri” de yapılmıştır. İstanbul “Hadım köy” erkeklerin iğdiş edilerek oğlancılığın geliştirildiği semtin adıdır. Amerika kıtası, Afrika, Latin Amerika, Çin, Hindistan, Vietnam, Cezayir, Ortadoğu’ya kadar işgale uğrayan tüm ülke ve bölgelerde tecavüz toplumsal iradeyi kırmanın ve sömürgeleştirmenin en temel stratejisi olmuştur. Orta çağ Avrupa’sında derebeylerin “ilk gece hakkı” egemenlerin tecavüz geleneğidir. İskoçya’ da “ilk gece hakkı” işgalci İngiliz lortlarının yeni evlenen İskoç kızlarına ilk gece tecavüz etme “hakkıdır.” “Tecavüz hakkı”; bazen tanrılara, bazen “kutsal kitaplara”, bazen de “erkekliğin şanına” yakıştırılarak övünülecek bir durum şeklinde aktarılır. Tecavüz savaşlarda kadınlara karşı en çok kullanılan bir fetih tarzıdır. Ülkelerin fetihi kadının fethiyle eşdeğer görülür. Tahtı ve kadını ele geçirilen ülke işgal ve ilhak edilmiş sayılır. Aslında tecavüz iktidarcı erkeğin en düşkün halini ifade eder. Tecavüz ederken bile binlerce kez tecavüze uğramış en aşağılık bir yaratıktır tecavüzcü. Kürdistan’ı işgal eden güçler, özellikle Türk sömürgeciliği tarafından tecavüz toplumu çöktürme planı olarak günümüzde yoğunca kullanılmaktadır. Ahlaksızlaştırma, değersizleştirme ve çürütme hedefiyle Kürdistan’da devlet politikası olarak tecavüz kültürü bir strateji biçiminde geliştirilmektedir. İdeolojik açıdan tecavüz kadın iradesine, özgürlüğüne, kişiliğine ve özgür kimliğine karşı iktidarcı erkeğin faşist bir saldırısıdır. Tecavüz; kadın ulusunu sömürgeleştirme, kadını düşürme, köleleştirme ve bağımlı hale getirerek bu sayede toplumu düşürme stratejisidir.
En yaygın tecavüzler din adına yapılmıştır. Kadının düşürülmesi, kapatılması ve cariyeleştirilmesi böyle gerçekleştirilmiştir. Erkeğin kadın üzerindeki sınırsız istismarı, tecavüzleri ve katliamı dinle meşru kılınmıştır. Erkek İktidar/devlet aklı tecavüz aklıdır. İktidar/devletin özü kadını elde etme, gasp etme, tecavüz etmedir. Devletin kavramsal tanımı da kadını “elde etmedir.” Elde etme gasptır, işkencedir, tecavüzdür. Kadın “elde edildikten” sonra toplumsal düşüş, köleleşme ve sömürgeleştirme başlamıştır. İlk gaspa, talana ve tecavüze uğrayan kadın ulusudur. Savaşlarda ilk vurulan, ilk ele geçirilen, ilk tecavüze uğrayan yine kadındır. Yoğunlaşmış şiddet olan tecavüz kadınları ruhsal, zihinsel ve duygusal olarak katletmeyi hedefleyen bir cinayettir. Çünkü kadın ülkeyle, toplumla, kültürle, dil ile eşdeğerdir. Kadın düşerse toplum düşer. Öyle saptırıldığı gibi iktidar ve devlet özgürlük sağlamaz. Güç/iktidar/devlet tecavüz eder, gasp eder, katleder. Kadın tarihi iktidarın/devletin alçaklıklarla dolu olduğunun kanıtıdır. Hele iktidar/devlet din rengine boyanmışsa orada tecavüz resmi görüş ve yasa haline gelmiştir. Tüm yobazlığın ve tecavüzlerin yaşandığı alandır din. Dinsel kimliğe bürünen iktidar/devletlerde kadın katliamı, tecavüzler yaşamın normal bir parçası haline gelmiştir. Erkek tanrısallığının inşa ettiği dinde erkek yegâne güç ve irade olurken kadın dilsiz, sağır ve iradesiz bir varlıktır. Sadece soy sürdürme aracıdır. İnsan bile değildir. Kadın erkeğin zevk aracı, cariyesi, fahişesidir. Gerektiğinde erkeği paklamak için öldürülmesi vacip olan “yoldan çıkartıcı şeytani bir yaratıktır.” Türkiye ve Kürdistan’daki çocuk ve kadın tecavüz ve katliamlarının AKP ile başlayan dini yobazların iktidarı dönemine alabildiğince çoğalması bir tesadüf değildir. Yobaz eril iktidarının bilinçli izlediği bir politikadır. İktidar ve devletlerin kadını ve gençliği hedeflemesi ideolojik bir saldırıdır ve toplum kırım faaliyetlerine bağlı olarak gelişmektedir. Bir toplumda kadın ve gençlik düşürülürse o toplumun geleceği de ipotek altına almış olunur. Çünkü kadın ve gençlik toplumların geleceğini belirleyen temel güçtür. Tecavüz kadın kişiliğinde toplumun kültürüne, diline, toplumsal tüm özelliklerine yönelmektir. Aynı şekilde gençlik kişiliğinde toplumun en dinamik kesimine yönelerek onu öncüsüz, mücadelesiz ve geleceksiz bırakmaktır.
Tecavüz Soykırım Siyasetinin Bir Parçasıdır. Zihinsel, Ruhsal ve Psikolojik Açıdan Kürt Toplumunu Çökertmeyi Amaçlamaktadır
Kürdistan’daki tecavüzler Türk devletinin bilinçli saldırılarıdır ve genel bir politikadır. Asker-polis tecavüzleri Kürt toplumunun namusunu, onurunu ve iradesini kırmayı amaçlayan devlet politikasıdır. Soykırım siyasetine bağlı olarak gelişmektedir. Fiziki açıdan öldüremediğini tecavüz ederek ruhsal, psikolojik ve iradi olarak katletmektedir. Kadın ve gençlik şahsında Kürt ulusal değerlerine saldırmakta, yozlaştırmakta ve dağıtmaktadır. Yurtsever halkımız tecavüzün bireysel bir değil, devletin sistemli bir saldırısı olduğunu bilerek yaklaşmalı ve buna karşı direniş araçlarını geliştirmelidir. Tecavüze yeltenen kişiler devlet tarafından görevlendirilmiş özel harp dairesinin mensuplarıdırlar. Tecavüz Soykırım Siyasetinin bir Parçasıdır. Zihinsel, ruhsal ve psikolojik açıdan toplumu çökertmeyi amaçlamaktadır. Kürt kızına, çocuğuna ve kadınana gerçekleştirilen tecavüz Kürt halkına, onun değerlerine karşı gerçekleştirilen tecavüzdür. Türk sömürge valilerinin “çocuklarınız PKK’ye katılacağına fuhuşa, uyuşturucuya bulaşsın daha iyidir” söylemleri bu kirli özel savaşa dayanmaktadır. Kürt çocuklarının ve gençlerinin hedef alınarak fuhuşa, uyuşturucuya, çeteciliğe ve ajanlığa bulaştırılarak kullanılması Türk devletinin soykırım planına uygun olarak gerçekleşmektedir. Türk devleti Kürt Özgürlük Hareketine karşı her türlü özel savaş yöntemini kullanmaktadır. Kürdistan devriminin gelişimini engellemek ve toplumsal direnişi kırmak için ahlaksız tüm araçlara başvurmaktadır. İşgal ettiği Efrin, Serékaniyé alanlarında da kadın kaçırmaları, katliamları ve tecavüzleri Türk devletinin ve onun çetelerinin birinci faaliyetidir. Yine Şengal’de binlerce Kürt kadınını kaçırarak pazarlarda satan barbar DAİŞ çeteleri Türk devletiyle aynı zihniyetin ve pratiğin sahibidirler. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve ona bağlı çete güçleri tecavüzcüdür. Tecavüz mirasını ataları olan Osmanlı’dan devralmışlardır. Tecavüz ve devşirme Türk iktidar tarzında temel bir yöntemdir. Tecavüz eden devlet elemanlarının çoğunluğu devlet tarafından zihni ve fiziki tecavüze uğramış, sadist, aşağılık, ahlaksız devşirme piç tiplerdir.
gelecek bölüm: Tecavüz AKP’nin ahlakıdır, kültürüdür, ticaretidir
Dijwar SASON
