Bayrak onuru, namusu, şerefi, değeri ve şehitlerin kanıyla göklerde dalgalanan bir halkın varlığının temsiliyetidir.
Her şeyden önce bayrağın neyi temsil ettiğinin bilincinde olmak gerekir. Bu gün bir halkı temsil ettiğini söyleyen bir başbakan kendi bayrağına paçavra diyecek kadar küstahlaşan bir zihniyete karşı tepkisini dile getiremiyorsa burda bayrağın değil de kendisinin bir paçavra olarak kullanıldığını bilmesi gerekir.
Soykırımcı Türk devleti 2015’ten beri Güney Kürdistan’a yönelik işgal operasyonlarını sürdürmekte. Kürtlerin varlığına bile tahammül edemeyen barbar ve işgalci Türk devleti, Kürtlerin bulunduğu bütün bölgelere ve alanlara saldırmaktadır. Kürt kadınları tecavüze uğrarken, Kürt işçiler ise Türkiye Metropollerinde ırkçı saldırlara karşı karşıya gelmekte. Kürtler dört parça Kürdistan’da işgal, tecavüz, idam ve soykırım politikaları uygulandığı bir dönemin içinden geçmektedır. Kürt birliğinin elzem olduğu bir süreçte KDP ise Türk devletinin piyonluk görevini yürütmektedır. Türk devletinin bütün katliam ve işgallerine sesiz kalarak, yeni katliam ve işgallerin yolunu açtığı ise somutlaşmıştır.
Güney Kürdistan halkı tarihten bu güne kadar bir çok Enfal yani soykırım geçirilmiştir. Soykırımların amacı ise Kürtleri tümden yok edip tarihten silmekti. Ancak Kürtler verdikleri direniş ve mücadeleyle her dönemde var olmayı başarmış ve kendi bayraklarını dalgalandırmışlardır. O bayrak binlerce Kürd’ün kanıyla temsiliyet kazanmıştır. binlerce Kürdün direniş ve mücadelesiyle var olmuştur.
Amacım bayrak siyasetine girmek değildir ama kendi bayrağına yapılan hakarete tepki vermeyen sözde Güney Kürdistan halkının temsiliyetini yürüten KDP’nin Türk devleti tarafından nasıl kullanıldığına bakmak gerekir.
Çünkü KDP’nin denetiminde bulunan Hewlêr, Zaxo, Dihok, Diyana, Batufa, Bamernê, Amêdiyê, Kanîmasî, Sinkê askeri üssü, Bêgova (girê Biyê) askeri üssü, Geliyê Zaxo askeri üssü, Sîrê (Şêladizê) askeri üssü, Sîrê (Şîrtê) askeri üssü, Kupkê askeri üssü, Berwarî’ye bağlı Qimrê askeri üssü, Koxê Spî askeri üssü, Deriyê Dawetiya askeri üssü, Çiyayê Serzêrî askeri üssü, Meqlub dağı eteklerindeki Zêlkan bölgesinde bulunan askeri üssü, Başîqa (Musul’un kuzey doğusu) askeri üssü bulunuyor. Yine Bradost alanında işgal ettiği yerler ise şunlardır: Lêlikan, Navmêrgan, Xelkere, Bilasinên, Xelifan, Geliyê Reş, Araqa, Xeme, Bezinê, Bênavok, Çinaro, Çiyayê Kitkin, Reşmelê, Şapanê, Kanîreş, Qongre, Sosınê ve Şekif Dağı, Xakurkê’nin Şehit Derviş Tepesi, Şehit Sarya Tepesi, Lolan Suyu çevresi bulunuyor.
Burada asıl dikkat çekici nokta ise Türk devletinin butün askeri üstleri KDP’nin denetiminde bulunan bölgelerde kurulmuş olmasıdır.
Yine Güney Kürdistan’da askeri üslerin yanı sıra MİT’e ait merkezler de açılmış durumda. Bunların çoğu Dihok’ta bulunuyor. Hewler, Zaxo ilçesine bağlı Batûfa kasabasında, Zaxo merkezde ve Dihok’ta MÎT’e ait merkezler bulunuyor. Bu bölgelerde Kürt Özgürlük Hareketi gerekçe yapılarak Başur’un bütün toprakları Türk devleti tarafından adım adım işgal ediliyor. Toprak işgalinin yanı sıra Türk devleti Güney Kürdistan’ı ekonomik alanda da yıllardır işgal ediyor. Ama KDP Kürtleri katleden Türk devletine kendini kullandırmaktan açiz olmadığı ise aşikardır.
KDP Kürt topraklarını kendi çıkarı için Türk devletine peşkeş çektiği bir dönemde Neçirvan Barzani Türkiye gitti. Neçirvan Barzani İlkin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ ile daha sonra da Erdoğan’la görüştü. Tabi görüşmenin en önemli maddesi yine Kürt Özgürlük Hareketi’ydi. Bu görüşmede hem PKK’nın hem de Kürtlerin tasfiyesine dönük bir görüşme olduğu ise aşikardır.
Önemli bir nokta ise görüşme esnasında masaya konulan bayraklardır.
Neçirvan Barzani ve Mevlüt Çavuşoğlu’nun görüşmenin yapıldığı kahvaltı masasında, Fedaral Kürdistan Bayrağı, Türk Bayrağı ve Irak Bayrağı bulunmaktaydı. Ama Türk Dışilişkilerin yayınladığında ise sadece Irak ve Türk bayrakları vardı. Gündemde bayrak tartışması devam ederken, burada önemli olan ise Kürtler olunca açının doksan derece değişmesidir.
Federal Kürdistan bayrağına gelen tepkilerin bir kaçı şöyle:
İYİ Parti Sakarya İl Başkanı Selçuk Kılıçarslan, Twitter hesabından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Eylül’de Irak Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani ile gerçekleştirdiği görüşmedeki masaya konulan Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Bayrağı’nı işaretleyerek, “Yemekte ne vardı bakan bey, paçavra çorbası mı?” şeklinde paylaşım yaptı.
Diğer bir küsah paylaşımda sözde yazar olan Oktay Yıldırım, “Bir sembol, başka bir ulusun egemenliğine ve toprak bütünlüğüne kast ediyorsa, o ulusun her bir ferdi tarafından paçavraya çevrilir, paçavra olarak anılır. Daha önemlisi emperyalistler tarafından yaratılan her TARİHSİZ bez parçası paçavradır. Tarih boyunca hep bir dış gücün kuklası olan, ekmeğini yediği vatanına, kendi toplumuna ihanet eden, yabancıların boyadığı o bez parçasının etrafında toplanan, ABD silahıyla öz kardeşine kurşun atan bayraksızlar da aynı o bez parçası gibi ayaklar altında paçavraya çevrilir” diye tepki verdi.
Ama şuana kadar KDP’den bayrağa yapılan hakarete ilişkin herhangi bir açıklama ve tepki gelmedi. KDP’nin bu tepkisizliği insanın aklına şunu getiriyor. KDP Türk devleti tarafından bir paçavra olarak mı kullanılıyor? KDP Türk devleti tarafından bir paçavra olarak kullanıldığının farkında olduğu için mi tepkisiz ve duyarsız kalıyor?