Kemal SÖBE
Siyasal milliyetçiliğin en etkili olduğu ülkelerin başında, Türkiye gelmektedir. Türkiye, bu yönüyle Nazi Almanya’sını bile geride bırakıyor. Alman ulus devleti, hiçbir zaman Yahudileri asimile etmek istemedi. Irkçı ideolojide-saf ırk teorisinde Nazi Almanya’sını anlamak mümkündür. Yani Almanya’da sadece Almanlar yaşasın diyorlardı, başka bir halk Alman halkıyla karışmasın diyorlardı. Türk ulus devleti dışında, hiçbir ulus devlet başka bir ulusu kendi ulusu içinde eritmek istememiştir. Bu ulusal eritme zihniyeti sadece Türk ulus devletine özgüdür. Türk-İslam senteziyle yoğrulmuş Türk ulus devletinin, Kürtlerle ne sorunu var ki Kürtleri Türkleştirmeyi hedefliyor? Binlerce yıllık Kürt coğrafyası olan Kürdistan’ı niye Türk yurdu olarak görüyor? Türklerle ne ırk olarak, dil olarak bir akrabalığı olmayan bir halkı neden kendisine benzetmek istemektedir? Yüz yıldır bunun için her şeyini pazara çıkardı ama buna rağmen başaramadı. Anadolu’da saf bir Türk ulusu var mı gerçekten? Orta Asya’dan Anadolu’ya yoğun bir Türk nüfusu geldi mi?
Orta Asya’dan Anadolu’ya ve Ortadoğu’ya yoğun bir Türk göçünün olmadığını kimi sözde Türk aydınları bile söylüyorlar. Ve gerçek Türkler çekik gözlüdür. Türkler badem gözlü değildir, çekik gözlüdür. Yüzyıl öncesine kadar Anadolu’da Türk halkı diye bir kavrama rastlanılmaz. Cumhuriyetten önce, herkes Osmanlı kimliği ile anılırdı, tanınırdı. Yani Osmanlı, Türk ulus imparatorluğu değildi. Türklük, cumhuriyetin ideolojisi olarak mayalandı. Aslında Anadolu’da bir Türk ulusunu kuracak saf bir Türk halkının olmadığını en iyi Türk ulus devletinin kurucu kadroları çok iyi biliyorlardı. Onların devamı olan günümüz devşirmeleri de bunu pekala çok iyi biliyorlar. Osmanlı’nın yükseliş döneminden itibaren, devlet içinde bir Türk’e bile rastlayamazsınız. En son Türk Paşa, Çandarlı Halil Paşa, İstanbul’un fethinden iki ay sonra öldürüldü ve sonra, günümüze kadar devlet içinde bir Türk’e rastlanılmaz ama son yüzyıldır her tarafı Türkçüler sarmış. Bir de bu devşirme Türklük İslam’la soslanınca, Türk-İslam sentezi ve yeni bir Türk ulusu karşımıza çıkıyor.
Bu yeni Türk ulusuna Kürtleri de dahil etmek istediler. Bundan dolayı Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirmek istediler. Aslında tarihte Türk adında bir millet olmamıştır ama Türkmen milleti olmuştur. Türkmenler Anadolu’da Osmanlı döneminde çok ezildiler, katliama bile uğradılar. Türkmenlik aşağılanma olarak görüldüğü için, son yüzyıldır Türk demeye başladılar. Çünkü Türkmen kimliği ve Türkmenlik aşağılanıyordu. Türkmenler çadırlarda yaşayan göçebe çingeneler olarak görülüyorlardı, küçümseniyorlardı, bir millet olarak bile görülmüyorlardı. Türkmenler-Yörükler dağlarda-obalarda hayvancılık-çiftçilik yapıyorlardı, toprakla ve tarımla uğraşıyorlardı. Türkmenler devlete mesafeli duruyorlardı, hiyerarşiye karşılardı. Türkmenlerin yaşam tarzı komünal denecek bir yaşam tarzıydı. Osmanlı, Bizans’ın siyasi mirası üzerine kurulmuş, onun idari şeklini kopyalamış feodal bir imparatorluktu. Osmanlı’nın devlet erki, yükseliş döneminde devşirmelerden oluşmaya başladı, cumhuriyetin kuruluşunda günümüze kadar da bu devşirme siyaseti devletin değişmez siyaseti oldu. Osmanlı, kimsenin alt kimliğine karışmamakla beraber, herkesi Osmanlılaştırmaya çalışıyordu.
Osmanlı hastalanınca, Osmanlı’nın bu siyasetini, Osmanlı’dan doğan Türk ulus devleti devam ettirdi. Anadolu’da yaşayan herkesi Türk olarak görmeye başladı. Osmanlı nasıl ki herkesi Osmanlı olarak görüyordu, Türk ulus devleti de herkesi Türk olarak görmeye başladı ve bunun için özel kanunlar-yasalar çıkardı, bütün varlığını buna seferber etti. Yani gerçekte olmayan bir ulus yaratmaya çalıştılar. 1923’ten itibaren herkesi Türk yapma siyaseti aslında Osmanlı’dan kalan devşirme siyasetidir. Aradaki fark, Osmanlı, Osmanlı kimliğini üst kimlik olarak görüyor ama kimsenin alt kimliğine karışmıyordu ama devşirme siyaseti Osmanlı’dan kalan bir siyasi mirastır. Yani ‘mademki devlet Türk devletidir, o zaman herkesin Türk olması lazım’ zihniyeti hala devletin değişmez siyasetidir ve bu siyaset Türk-İslam siyasetidir. Osmanlı’da, Osmanlı- İslam-Sünni siyaseti hakimdi. Son yüz yıllık siyasette Türk-İslam-Sünni siyasetidir. Kürtler başta olmak üzere bütün farklı kimliklere ve inançlara, ideolojilere düşmanlık bu resmi ideolojinin mayasında var.
Orta Asya’dan gelen Türkmenler-Yörükler hiçbir zaman Osmanlıyla ve Türk ulus devletiyle barışık olmamışlardır . Ancak son elli yıldır, eli kanlı MHP denen katiller örgütü, Türkçülüğü kullanıp bu halk üzerinde hakimiyet kurmaya başladı. Siyasal Türkçülükle, Türkmenlerin-Yörüklerin yüzlerce yıllık oba kültürü zehirletildi. Özgürlük Hareketi Önderliği, Türkmenlere değer veriyor, Osmanlı dönemindeki direnişlerinin günümüzde de devam etmesi gerektiğini vurguluyor. Türkmen halkının klasik milli kimliğinin Türkiye Devrimci Hareketi tarafından sahiplenilmesi gerektiğini defalarca dile getirmiştir. Aksi durumda, MHP denen devşirme katiller, Türkmen halkını, kendi kirli emellerine alet ederler. Türk-İslam sentezi, Türkmen halkının yüzlerce yıl bilmediği ve yaşamadığı bir sömürge sentezidir. Türkmenlerin-Yörüklerin yaşadıkları kültür komünal kültürdür ve bundan dolayı, Osmanlı döneminde isyanlar bile olmuştur. Türkmenler-Yörükler, Osmanlı’ya vergi vermeyi bile kabul etmemişlerdir. Yavuz Selim döneminde katledilen on binlerce Alevi Türkmenler var. Gerçek Türk halkı ve kültürü Türkmen halkıdır ve Türkmen kültürüdür.
Türkmen halkının, Anadolu’da yaşayan başka halklarla tarih boyunca bir sorunları olmamıştır. Devletin resmi ideolojisi olan Türk-islam sentezi son elli yıldır MHP eliyle Türkmenler üzerinde, Türkçülüğü kullanarak etkili oldular, Türkmen halkını, MHP eliyle devşirme siyasetine alet etmeye çalışıyorlar. Osmanlı’nın Türkmenlere yönelik yaptığı katliamları ve devşirme siyasetini bilen bir Türkmen halkı, hiçbir zaman ne Osmanlı’yı ne de Türk-İslam sentezini resmi siyaset yapmış devşirme Türk ulus devletini savunur. Son yüzyıllık cumhuriyetin, Türk-İslam siyasetinin, gerçek Türkmen kültürüyle hiç ilgisi yoktur. Son elli yıllık MHP siyasal milliyetçiliğini ve yüzyıllık cumhuriyetin Türkçü-İslamcı siyasetini çıkarırsak, Türkmen halkı milliyetçiliğin yanında bile geçmemiştir, milliyetçilik yapmaya ihtiyaçları da yoktur. Türk-İslam sentezi bir devlet siyaseti olarak, devşirme Türkçüler tarafından şekillendiriliyor ve farklı kimlik ve kültürleri, halkları, hedeflediği devşirme Türk ulusu içinde eritmek istiyor.