Türkiye’de, bazı kesimler onlarca yıldır laiklik elden gidiyor, gidecek diye bir korkuya kapılmış durumdalar. Daha önceleri ( yıllar önce) resmi dairelere türbanla girilmez dendiğinde, türban giyen, başörtüsü takan kesimlerde laik düzen istemiyoruz diye bağırıyorlardı. Halbuki, Türkiye’nin sorunu ne laikliktir, ne de türbandır. Çünkü Türkiye’de gerçek anlamda laiklik yok ve gerçek islam da yok. Her ikisi de afyon olarak kullanılmaktadır. Birisini siyasal İslam olan AKP ve diğerini de sol maskesi takıp maskara olmuş CHP’nin başını çektiği laik kesim. Ne AKP gerçekten İslam, ne CHP gerçekten laik ve soldur. Her ikisi de kendisine yakın olan kesimler üzerinde bunları kullanıp varlıklarını devam ettirme gayretindeler.
***
Türkiye hiçbir zaman laik bir ülke olmamıştır. Türkiye’de camiler, imam hatipler, kuran kursları ve bunların en tepesinde de diyanet işleri başkanlığı var. Yani Türkiye’de din devleti yok ama dini kullanan bir devlet var. Hiçbir laik devlette diyanet işleri başkanlığı diye bir kurum olmaz. Laiklik nedir? Laiklik din ve devlet işlerinin bir birine karıştırılmaması olarak bilinir. pekala bu durumda diyanetin görevi nedir? Diyanete ayrılan yıllık bütçe 4 bakanlığa ayrılan bütçe kadardır. Cami imamların maaşlarını, imam hatiplerin ve kuran kurslarının bütün masraflarını devlet karşılarken, bu devlet nasıl oluyor da laik oluyor? Gerçek laik bir ülkede devlet dinle hiçbir şekilde ilişkilenmez, din adamlarına ve cami imamlarına maaş vermez, din hizmetleri de parayla yapılmaz. Bunların hepsi Türkiye’de yapıldığına göre, Türkiye’de laiklik var lafı bir safsata ve yalandır, aldatmadır, kandırmadır.
***
Ne kolu kısa elbise giymek laikliktir, ne de şalvar ve cüppe giymek, sarık takmak, sakal bırakmak dindir. Türkiye’deki laiklikte dinde sahtedir, bir afyon olarak kullanılmaktadır. Türkiye’nin sorunu din ve laiklik sorunu değildir, Türkiye’nin sorunu cumhuriyetin demokratikleşmesidir, özgürlük ve insan haklarının gelişimidir. Türkiye mevcut durumda iki kampa, laikler ve İslamcılar diye bölünmek isteniyor. Sanki Türkiye’nin sorunu laiklik ve din sorunuymuş gibi bir hava yaratılmak isteniyor. Tamam, bir ülkede laiklik, inanç ve din sorunu da olabilir ama Türkiye’nin acil ve öncelikli sorunları din ve laiklik sorunu değildir. Türkiye’de demokratik bir cumhuriyete acilen ve öncelikle ihtiyaç var. Türkiye’nin öncelikle çözülmesi gereken sorunları Kürt sorunu ve emek sorunudur, fikir, düşünce özgürlüğü sorunudur. Bu üç önemli sorun çözülürse zaten diğer sorunlarda otomotikmen çözüme kavuşur.
***
Türkiye’de laiklik denince, insanların aklına, kot ve kısa kollu elbise ve takım elbise giyme geliyor. Din denince de insanların aklına, sakal bırakma, şalvar ve cüppe giyme, turban giyme, sarık takma anlaşılıyor. Yukarıda sıraladıklarımızın hiçbiri laiklik ve din değildir. Din, insan topluluklarının yaşadıklar hayatın içinde oluşturdukları kültürel birikim ve yaşam tarzıdır. Yani din demek kültür ve yaşam tarzı demektir. Din, içinde yaşadığımız hayatın kendisidir. islam demek barış demektir. İslam demek, sakal bırakmak, şalvar, cüppe giymek, sarık takmak, türban giymek değildir. Bunları yapanları dindar, yapmayanları da dinsiz ya da laik olarak görme gibi çok sakat bir zihniyet var. Laiklik, kimsenin kimsenin inancına, ibadetine, kıyafetine ve yaşam tarzına karışmaması ve saygılı olmasıdır. Laiklik, aynı zaman da devletin din işlerine karışmamasıdır, din işlerine bütçe ayırmaması, dini, diyanet gibi bir kurumla kendi egemenliğine almamasıdır, masraf yapmamasıdır.
Din işleri halka bırakılır, halk kendi içinde seçtikleri temsilcilerle bu hizmetleri yaparlar. İslam’da savaş olmaz, barış esas alınır. İslam’da, birisi tok birisi aç, biri zengin biri fakir olmaz. Benim bildiğim İslam’da mülkiyet ortak kullanılır. Bundan dolayı Müslümanın malı ortaktır denmiştir. Müslüman insan öldürmez, hırsızlık (yolsuzluk) yapmaz, yalan söylemez, kimsenin hakkını yemez, kimseyi ezmez, kimseyi sömürmez, kimseye zulmetmez, rüşvet yemez, para-altın biriktirmez. Müslüman doğru yolda yürür, yani kimseye kötülük yapmaz, iyi niyetli, adil, vicdanlı ve merhametli olur. Bir kadın şort giydi diye saldırmaz, bir kadın türban giydi diye de dışlamaz, aşağılamaz. Gerçek İslam’da insanlar özgür olurlar, birbirlerinin haklarına saygı gösterirler. Türkiye’de bu saydıklarımızın zerresi bile yokken bu sözde laik ve sözde İslamcı kesimlerin korkusu nedendir acaba?
*** Anlaşılıyor ki, laiklik ve siyasal İslam yıllardır, toplumu sisteme entegre etmek için afyon olarak kullanılmaktadır. Sadece din afyon olarak kullanılmaz, laiklik ve benzeri değerlerde afyon olarak kullanılır, kullanılıyor. Türkiye’nin en temel sorunları çözülüp demokratik cumhuriyet kurulmayana kadar din ve laiklik afyon olarak kullanılır. Bundan dolayı laiklik ve din meselesini öncelikli sorunlar olarak görmeyecek, cumhuriyetin demokratikleşmesi için mücadeleyi daha çok yükseltmeliyiz. Ancak demokratik bir cumhuriyet kurulursa din ve laiklik gerçek anlamda yaşanılır, saygı ve hoşgörü gelişir. Gerçek laiklikte ve gerçek dinde kimse kimsenin ne inancına ve nede kıyafetine karışır, herkes bir birine saygılı olur ve isteyen istediği yerde istediği kıyafeti de giyer, kimse kimsenin saçıyla, sakalıyla, kıyafetiyle, elbisesiyle, şortuyla, entarisiyle uğraşmaz. İnsan haklarının, özgürlüklerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bütün bu değerlerin yaşamsallık kazanması için demokratik bir cumhuriyete şiddetle ihtiyaç var. Türkiye’nin başta Kürt sorunu ve emek sorunu olmak üzere bütün sorunlarının çözüm yolu demokratik cumhuriyettir…
