Kemal SOBE
Türkiye yaklaşık yüzyıldır Avrupa’yla her konuda işbirliği yapmaktadır. Türkiye’nin aslında birçok yönden Avrupa’yı taklit ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Kürt inkarını temel devlet politikası haline getiren Türkiye, Avrupa’dan bu konuda günümüze kadar destek almaktadır. Avrupa’nın, Kürt inkarına desteği karşılığında, Türkiye her şeyini seferber etmiş, adeta Avrupa’nın şamar oğlanı haline gelmiştir. Avrupa, Kürt inkarına dayalı devlet politikasını desteklediği sürece, Avrupa, Türkiye’den her istediğini almıştır. Dönemsel hükümetler arasında bazen kimi sorunlar olsa da, Türkiye derin devletiyle, Avrupa derin devletlerinin çok derin ilişkileri onlarca yıldır var. Türkiye’de hükümetler bazen, biz Asya ülkeleriyle, Rusya ile yeni ilişkiler geliştireceğiz, artık Avrupa’yla ilişkilerimize son vereceğiz dese de, bunlar söylemler aslında Avrupa karşısında ve mevcut ilişkilerinde elini güçlendirmek içindir. Türkiye 1950’den günümüze kadar ABD-Avrupa’nın uydusu ve yarı sömürgesi durumundadır.
Avrupa, Türkiye’nin en zayıf tarafının Kürt sorunu olduğu biliyor. Kürt kozunu elinde tuttuğu sürece her istediğini yaptırmıştır, almıştır ama Türkiye’nin de bu konuda her istediğini vermiştir, yapmıştır. Avrupa’da başta Almanya, Fransa ve İngiltere olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinde yaşayan Türk-İslam sentezini temsil eden bir kesim var. Almanya’da Kürtlere yönelik yapılan birçok gözaltı, tutuklama ve baskılar hiçbir zaman bu Türk-ülkücü gurüha yönelik yapılmamıştır. Türkiye aslında Avrupa tarafından şımartılan bir çocuk olma durumundadır. Avrupa, Türkiye’de yüzyıldır Kürtlerin yok olmakla karşı karşıya kaldığını, katledildiğini çok iyi biliyor ve buna gizli ve açık destek veriyor. Son yıllarda Ortadoğu’da bir paylaşım savaşı verilmektedir. Buna 3. dünya savaşı denilmektedir. Türkiye burada kendince pay almaya çalışmaktadır. Almak istediği pay, aslında Kürtlere saldırma, Kürdistan’ı işgal etme temelindedir.
Son zamanlarda Avrupa’yla Türkiye-AKP-MHP arasında bazı sorunlar yaşanılmaktadır. Bu sorunları öyle çok büyütmemek gerekiyor, geçici dönemsel hükümet sorunlarıdır ve onlarca yıldır yaşanılan sorunlardır. Bu sorunların çoğu aslında danışıklı döğüş olmaktadır. Avrupa’yla yollarını ayırmak isteyen bir Türkiye neden NATO üslerini kapatmıyor, Avrupa sermayesini geri çevirmiyor. Türkiye’de yabancı maden şirketlerinin çoğu Avrupa şirketleridir. AKP ve RTE hükümeti, önceki hükümetlere nazaren başına buyruk hareket eden, söz dinlemeyen ve dikine dikine giden bir hükümet olmaktadır. DAİŞ ve buna benzer İslamo-faşist örgütlerle hareket ettiğini ve zaman zaman Avrupa’yı bile tehdit ettiği görülüyor. Yani Avrupa artık kendi eliyle büyüttüğü RTE hükümetini kaldıramıyor, taşımak istemiyor. Çünkü RTE-AKP-MHP hükümeti, DAİŞ ve ülkü ocakları gurühünu Avrupa’ya karşı bir silah olarak kullanmak istiyor. Kimi cinayetler bile işlediler. Türkiyeli olan ve her türlü kirli işler yapan bu ülkücü gurühun Avrupa’da neler yaptıklarını aslında Avrupa hükümetleri biliyorlar.
Yılanın başı daha fazla büyümeden ezmek istiyorlar. Fransa’nın ülkü ocaklarını kapatmasını bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. RTE-AKP-MHP hükümeti, Avrupalı abilerinin sözünü dinlemedikleri sürece, gözden daha çok düşecekler. RTE ve çevresinin, Türkiye’de ve bölgede ne dümenler çevirdiğini ve Kürtlere neler yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Avrupa sermaye çevreleri, AKP hükümetini işbaşına getirdiler, desteklediler ama şimdiki süreçte başlarına bela olmaya başladığı görüyorlar. Artık AKP ve RTE daha fazla taşımak istemiyorlar. Yani kendi elleriyle yarattıkları canavar kendi başlarına bela olmaya başlıyor. Bir taraftan AKP’nin mülteci tehdidi, sınırları açarım tehdidi, diğer taraftan da Avrupa’da yıllardır yuvalanan ülkücü güruhu ve DAİŞ gibi İslamo-faşist kesimleri kullanıp, Avrupa’da kargaşalık çıkarma. Avrupa şimdi artık bunları daha çok denetleyecek, kontrol edecek. AKP ve RTE artık yalnızlaşmaya başlamıştır. AKP’nin gemisi artık çatırdadır ve su almaya başladı. AKP ve RTE, söz dinlemediği için artık Avrupalı abilerinden destek alamayacaktır.
Yani Avrupa ve Türkiye arasında son zamanlarda gelişen baza siyasi çekişmeleri derin devlet sorunları olarak görmeyelim. Dönemsel hükümet sorunlarıdır ve çoğu da danışıklı döğüştür. Ancak baş belası haline gelen, sorun olan hükümetleri de desteklemezler ve düşürürler. AKP artık düşme noktasına geldi, getirildi. Zaten son beş yıldır zor ve hileyle, baskı ve faşizmle, oyun ve entrikayla hükümette kalıyor. Avrupa’nın büyük ülkeleri her türlü rolü oynayan bir AKP ve RTE hükümetini istemiyorlar. Bunun yerine liberal, demokratik değerleri kısmen önemseyen, birazda söz dinleyen bir hükümetin iş başına gelmesini isteyeceklerdir. Avrupa’nın Türkiye’ye yaklaşımı şimdilik böyledir. Yani Avrupa ülkeleri, RTE-AKP-MHP hükümetini istemiyorlar. Kendi içlerinde demokratik kriterleri uygulayan bir Avrupa, faşizan-ırkçı bir AKP-MHP-RTE hükümetiyle daha fazla iş yapmak istemiyorlardı.