Selahattin ERDEM
Çok açık ki, 2020 yılında Kürdistan Özgürlük Hareketi, Kürt halkı ve tüm insanlık olarak tarihin en ağır faşist, sömürgeci ve soykırımcı saldırısına maruz kaldık. Kapitalist modernite sistemi saldırdı, AKP-MHP faşizmi saldırdı. Daha da ötesi KDP işbirlikçiliği tüm bu saldırılara en kötüsünden alet olup kılavuzluk yaptı. Saldırı ruhsal oldu, duygusal oldu, düşünsel oldu ve de maddi oldu. Söz konusu saldırıda hiçbir araç ve yöntem kullanılmaktan çekinilmedi. Öyle ki küresel sermaye sistemi söz konusu saldırıda kendisinin türettiği ‘Covid 19’ denen öldürücü mikrobu bile kullanmaktan geri durmadı.
Aslında kapitalist modernite saldırısının bu düzeye ulaşması anlaşılırdı. Küresel, bölgesel ve yerel düzeyde kapitalist modernite güçleri öyle bir duruma gelmişlerdi ki, tarihin bu en ağır ve insanlık dışı saldırısını yapmadan ayakta kalamıyor ve ömürlerini uzatamıyorlardı. Sistemin yaşadığı kaos ve krizin ortaya çıkardığı Üçüncü Dünya Savaşı, otuz yıla ulaşmış olmasına rağmen, sona ermek bir yana, daha çok yayılmak ve derinleşmekten geri durmuyordu. Başka bir deyişle kapitalist modernite sistemi içine girdiği kaos ve krizi aşamıyor, bunun yol açtığı savaştan çıkamıyordu. Tahtaravalli oynar gibi, savaşın Ortadoğu’da bir o köşeye bir bu köşeye kayması bunu açıkça gösteriyordu. Bu durumda küresel sermaye sahipleri için geriye tek yol kalıyordu: Kriz, kaos ve savaş içinde sistemi yönetmeye çalışmak; faşist baskı, terör, sömürü ve saldırıları daha çok artırmak! Onlar da zaten böyle yaptılar ve koronavirüs illetini de kullanarak topluma, kadınlara ve gençlere saldırıp ayakta kalmaya çalıştılar.
Hiç kuşkusuz söz konusu bu saldırganlığı en açık, en yoğun ve en vahşi yöntemlerle sürdüren güç AKP-MHP faşizmi, yani sömürgeci-soykırımcı TC oldu. Kapitalist modernite sisteminin yaşadığı çözümsüzlükten ve ezilen kesimlerin örgütsel zayıflığından da yararlanarak, başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere soykırımcı saldırılarını tarihte eşi görülmemiş bir biçimde yürüttü. Kapitalist modernite sisteminin çıkmazını ve Kürt işbirlikçiliğinin güçsüzlüğünü kendi açısından çok iyi kullandı. Bu temelde ABD-İran karşıtlığının ve ABD Yönetiminin uluslararası komployu güncelleme çabasının yarattığı politik ortamı Kürt ve kadın direnişini ezmekte kullanmaya çalıştı. Bir yandan küresel sistemin desteğini alarak ve bir yandan da KDP’yi çok kötü bir biçimde kullanarak PKK öncülüğünde gelişen özgür Kürtlüğü ve kadınlığı ezmeye ve yok etmeye çalıştı. AKP-MHP faşizmi için ayakta kalmanın ve ömrünü uzatmanın başka bir yolu da yoktu.
Bu temelde AKP-MHP faşizminin 2020 yıl boyunca uyguladığı baskı, terör ve katliamın boyutu ortadadır. Kuzey Kürdistan’daki özgürlük bilincini ve örgütlülüğünü ezmek, Türkiye’deki demokratikleşme umutlarını yok etmek için her türlü faşist baskı ve katliama baş vurmuş ve bu doğrultuda her türlü aracı kullanmıştır. Şiddetle ezmek ve tutuklamaktan aldatmaya ve satın almaya kadar her türlü yönteme baş vurmuştur. AKP-MHP faşizminin 2020 yılında Kürdistan ve Türkiye’de uyguladığı baskı ve zulmün bir benzeri şimdiye kadar tarihte hiçbir yerde görülmemiştir. Kürtlerin, kadınların ve tüm ezilenlerin baskı ve sömürü altına alınmasından öteye, her türlü onur kırımına uğratılarak özgürlük umudu taşıyamaz ve bunun için örgüt ve eylem geliştiremez hale getirilmesi için her şey yapılmıştır. Bunun için İmralı tecrit ve işkence sistemi tüm Türkiye’ye yayılmış, toplum tecavüzle ‘terbiye’ edilmeye çalışılmıştır.
Söz konusu zihniyet ve siyaset Kürdistan’ın Rojava ve Başûr parçalarına yönelik işgalci ve katliamcı saldırılarını sürdürmüştür. Eğitip örgütlediği faşist çetelerle, yani kelle avcılarıyla tüm insanlığı tehdit etmeye çalışmıştır. Bu noktada da KDP’yi ve Kürt ihanetini çok kötü bir biçimde kullanmıştır. ABD ve KDP desteğinde PKK’yi imha ve tasfiye planları yapıp saldırı yürüterek, Kürt halkının özgürlük ve birlik umutlarını yok etmek ve kadın özgürlüğünü daha şafak vaktindeyken yok etmek istemiştir.
İşte erkek egemen faşist, sömürgeci, soykırımcı zihniyet ve siyaset açısından 2020 yılının kısa özeti böyledir. Yıkılma ve elindeki maddi değerleri kaybetme korkusu, bu zihniyet ve siyaseti Covid-19 mikrobundan yararlanma noktasına kadar düşürmüş ve insan toplumsallığıyla tüm bağını koparmıştır. Ölümü gelen köpeğin cami avlusunu kirletmesi misali, tarih boyunca oluşan tüm insanlık değerlerine saldıran ve onları tahrip eden hale getirmiştir. Kapitalist modernite sistemi ve Kürt düşmanı TC yapılanması bu biçimde sonunun geldiğini herkese göstermiştir.
Kuşkusuz 2020 yılının bilincini ve direnişini de faşist-soykırımcı saldırının bu düzeyi belirlemiştir. Faşist-soykırımcı güçler ne kadar saldırgansa, Kürtler ve kadınlar öncülüğünde tüm ezilenler de o kadar direnişçi olmuşlardır. Faşist-soykırımcı zihniyet ve siyaset toplumsal değerlere saldırdıkça, özgürlük ve demokrasi güçleri de toplumsal değerleri sahiplenmeye ve korumaya yönelmiştir. Faşist-soykırımcı saldırı özgürlük ve demokrasi umudunu kırmak istedikçe, devrimci ve sosyalist güçler de daha fazla umudu ve iradeyi güçlendirmeye çalışmıştır. Kısaca faşist-soykırımcı zulmün büyüklüğü oranında özgürlük ve demokrasi direnişi de büyümüş ve Kürdistan sınırlarını aşarak Ortadoğu’ya ve tüm dünyaya yayılmıştır.
Çok açık ki, başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere tüm ezilen insanlık açısından da 2020 yılı faşist-soykırımcı zulme karşı tarihi bir direniş ve bu temelde özgürlük umudunu güçlendirme yılı olmuştur. En başta İmralı işkence ve tecrit sistemine karşı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan direnmiş, söz konusu bu direniş dalga dalga tüm zindanlara, dört parça Kürdistan’a ve dünyanın dört bir yanına yayılmıştır. Bu temelde 8 Mart kutlamalarıyla başlayan kadın direnişi dünyanın dört bir yanında yıl boyu gelişerek 2020’ye damgasını vurmuş ve tüm dünyaya kadın özgürlük devriminin gümbür gümbür gelmekte olduğunu göstermiştir. Şubattan itibaren harekete geçen Kürdistan özgürlük gerillası, ‘Cenga Haftanîn Devrimci Hamlesi’ temelinde bahar ve yaz sürecinde geliştirdiği görkemli eylemlilikle ABD-TC-KDP ittifakının yürüttüğü PKK’yi imha ve tasfiye planını boşa çıkarmıştır. Faşist-soykırımcı zulmün vahşeti kadar direniş de tarihi olmuş, bu temelde özgür yaşam ve demokratik yönetim umudu sürekli canlı kalıp güçlenmiştir.
Şimdi Kürtler, kadınlar ve tüm ezilenler miladi 2021 yılına işte böyle bir umutla ve tarihi direnişin ortaya çıkardığı birikimle girmektedir. Dolayısıyla 2021 yılı özgürlük umudunun yeşermesi ve tarihi direnişin zafer kazanması için her türlü veriye sahip olan bir yıldır. 2020 yılı her alanda özgürlük umutlarının diri tutulduğu ve her türlü zulme karşı kahramanca direnişin geliştirildiği bir yıl olmuştur. Bu kazanımlar temelinde girilen 2021 yılı ise, kuşkusuz daha büyük bir direniş yılı olacak ve aynı zamanda direnişin zaferine tanıklık edecektir. 2020 Kasımında Trump’ın kaybetmesi gibi, 2021 yılında da tüm çömezleri ve en başta da faşist Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli kaybedecektir.
Kuşkusuz bütün bunlar da kolay ve kendiliğinden olmayacaktır. Tersine 2020 yılında kahraman şehitlerimiz şahsında zirve yapan fedai çizgide yürütülen bir mücadele ile kazanılacaktır. Başta kadınlar ve Kürt halkı olmak üzere tüm ezilen insanlık özgürlük ve demokrasi için yiğitçe direnecek, sonunda kapitalist modernite sistemi ve AKP-MHP faşizmi kaybederek, Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü ve Özgür Kürdistan-Demokratik Türkiye’yi hedefleyen ‘Özgürlük Zamanı’ direniş hamlemiz kazanacaktır. Bu temelde tüm demokratik güçlerin miladi yeni yılını kutluyor, 2021 yılında yürütecekleri özgürlük ve demokrasi mücadelesinde üstün başarılar diliyoruz!