Zerya GÜL
Paris ve Silopi’de dayatılan kadın katliamı çizgisinin sistematik bir devlet karakteri olduğu, bugün daha net görülmekte. Kadın katliamları fiziki, ruhsal, ideolojik, siyasi, ahlaki kırımı içeren bir kadın ve toplum kırımı karakterinde ve “umut kırma” operasyonları olarak tanımlanan genel siyasetin bir parçası olarak yürürlükte.
Kadın özgürlük çizgisi umut yarattıkça, kök saldıkça, başka coğrafyaların halklarına ve kadınlarına ulaştıkça, katliam biçimi ve karakterinin niteliği derinleşmekte, çeşitlenmekte…
Kadın yüzyılı inancı yaşam buluyor
Kadın özgürlük mücadelesi, örgütlülüğü, kadın devrimi ve kadın yüzyılına inancın yaşam bulma düzeyi, katliam biçimine yön vermekte. Sistematik karakter kazanan ve tüm dünyada kadınları ayağa kaldıran tecavüz saldırıları, kaçırma, katletme, kaybetme olayları bunun göstergesi. Savaş, işgal ve göç ettirme, kadını savaş ganimeti ve köle olarak pazarlarda satma; erkek-aile-devlet sınırına mahkum eden cinsiyetçi, dinci yasalarla mülkleştirmeyi katmerleştirme… Faşist saldırılarla kadın devrim öncülerini katletme, örgütlülüğünü dağıtarak zindanlara doldurma, zindanları işkencehanelere dönüştürme, bu uygulamaların bir parçası. Dünyanın neresinde olursa olsun, egemen erkek sistemi ve zihniyetini aşma iradesini orta koyan kadına, dünyayı zindana çevirme dayatılmakta…
Diz çöktüren direniş
Kadın uyanışından, örgütlenmesinden korkunun derinliği, saldırının derinliği ve sistematik karakterini ortaya koyuyor. Bu korku, tarihsel bir korku ve kökeni; ilk mülkleştirme, sömürgeleştirme, kurnazlık, el koyma-çalma eylemine dayanıyor. Devletin, egemenliğin, sınıfın, erk-ek olmanın kökenine uzanıyor. Bu kurnazlığa öfkenin bu düzeyde örgütlü ve sistematik bir karakter kazanması ve “kadın devrimi”ne dönüşmesi, ikinci “Nuh Tufanı”nı gündeme getirdi. Bu tufan da kadın ve toplum karşıtlığı taşıyan her saldırı mubah, devlet koruması altında ve sloganı “Devlet ve egemenlik ötesi her şey tufan!..” Bu tufandan kimin, nasıl kurtulacağı, özgürlükte ısrarla bağlantılı; özgür kadın, özgür halk, insan olmakta ve kalmakta karar kılmakla ilgili.
Saralar’ın, Sevêler’in, Leylalar’ın, Hevrin ve Zehralar’ın kadın devriminde kararlı yürüyüşleri, kök salmaları, umut ve inançlarının sarsılmazlığı onları öncelikli hedef haline getirdi. Öncülükte, örgütlülükte ısrar edenler kırılırsa, toplum kırımının daha kolay olacağı hesaplanmakta. Her alanda öncüsüz ve örgütsüz kılma operasyonlarına hız verilmesi bu yüzden. Saralar’ın, Mazlumlar’ın ’80’lerin askeri faşist cuntasına karşı diz çöktüren direnişi, Sevêler’in zindanların irade kırma savaşına yenik düşmeyen, faşizmin teslimiyet politikalarını boşa çıkaran direngenliği hafızalarda. Kadın ve toplumsal özgürlük mücadelesine yön vermeye, örgütlemeye, özsavunma bilincini güçlendirmeye ve devrimi yükseltmeye devam ediyor.
Direnişi sonuç alıcı kılmak!?
“Umut kırma” operasyonlarını planlayanlar, özgürlük arayışı ve umudunun dünyanın farklı coğrafyalarına yayılmasına engel olamadılar. Heftanin’de Nucanlar’ın, Esmerler’in, Rüstemler’in onurlu yaşamı ve özgür ülkeyi yaratma kararlılıkları, geri dönüşün mümkün olmadığını, katliam, işgal ve toplumsal kırım politikalarının sonuç alamayacağını gösteriyor. Şengal ve Rojava’da özgür yaşamda ısrar ve kadın özgürlük devriminin kazanımlarını koruma kararlılığı, zindanlarda geliştirilen açlık grevleri, Avrupa’dan Maxmur’a gelişen eylemler, sistematik katliam ve soykırım politikalarını, sistematik düşünce, örgüt ve eylem gücü ile boşa çıkarmayı amaçlıyor.
Kadın yüzyılı ve kadın devriminin mimarı, kadın dostu ve yoldaşı Önder Abdullah Öcalan’a dayatılan İmralı sistemini ve faşizmi aşmayı amaçlayan ‘Özgürlüğü Sağlama Zamanı’, yine kadın kırımını aşmayı amaçlayan ‘Kadının ve Toplumun Özsavunma Zamanı’ hamleleri, direnişi sonuç alıcı kılmayı amaçlıyor. Umudu büyütme ve yayma hamlesiyle karşılık vererek, katliamcı devletçiliğe karşı, toplumsal direniş çizgisini yükseltme zamanıdır.
Kaynak:https://www.newayajin.net/