“Kaleki bankir;
Şireta min bidine keç û xortane
Bese xapandina salan
Bila edi fêr bibin dersane
Biratîya bêbexta hemi pêkan û talane
Li cîhanê kesek nabe hevalen bindestane
Bila hişyarbin de bila hişyarbin
Têkevin rêçika azadîya Kurdistan e”
Alternatif izle
Kürdistan tarihinde direniş ve ihanet birlikte yürüyerek binlerce derslerle dolu bir miras bırakmıştır. Osmanlı tarihinden bu yana Türk devletleri Kürt isyanları ve direnişlerine karşı başarı kazanamayınca hayinler, işbirlikçiler ve ihanetçiler yoluyla “Kaleyi içten fethetme” yöntemlerine başvurmuştur. Direnişin adları Şex Said, Alişer, Seyit Rıza, Kemal, Mazlum olurken ihanet Harpagos’tan Kasım, Reyber, Şahin Dönmez ve Şemdin Sakık’a ve günümüze kadar ulaşarak Kürtlerin yüz karası olmuştur.
PKK ile başlayan son isyana da Türk sömüegeciliği aynı kirli yöntemlerle yönelerek sonuç olmak istemişti. Fakat Dörtler, Hayri Durmuş, Kemal Pir ve Mazlum Doğan şahsında gelişen efsanevi zından direnişi ihanete ve sömürgeciliğe iradesinin bükülmez olduğunu gösterdi.
1980’li yıllardan itibaren “Kürdü Kürde kırdırma” politikalarını derinleştiren Türk devleti korculaştırma faaliyetlerine hız verdi. Bir yandan da bazı öğretmen, muhtar imam ve aşiret liderleri ile Kürdü yok etme planları için işbirlikçiler oluşturdu.
2002 yıllından itibaren iktidara geçen AKP faşist iktidarı ise devletin tüm imkanlarını ileri teknoloji ve ajanlaştırma, işbirlikçileştirme faaliyetlerine seferber ederek Kürt özgürlük mücadelesine saldırmaktadır. Bu politikalarla bir yandan gerilla tasfiye edilmeye çalışılırken bir yandan da Kürt halkı korkutup denetime alınarak halkı ve gerillayı birbirinden ayırmak hedeflenmektedir.
AKP-MHP faşist iktidarı tüm gücünü seferber edip Kürdistan özgürlük mücadelesine yönelmesine rağmen sonuç alamadıkça daha kirli yöntemlerle saldırmaya başladı. Faşist iktidar özel faaliyetler yürüterek yurtsever ve şehit ailelerine özellikle yönelmeye başladı. Büyük bedeller vermiş ailelerin bireylerine türlü ahlaksız yöntemlerle saldırarak işbirlikçi, ajan unsurlara dönüştürüp kendi halkının mücadelesine saldırtmaya çalıştı.
Her Kürdü fiziki katliamdan, soykırımdan geçirerek sonuç alamayacağını anlayan Türk devleti ihanet, ajanlaştırma, işbirlikçileştirme yöntemleri ile içten çürüterek amacını gerçekleştirme hayalleri kurdu. Bunun için bir takım aşiret liderlerini, sözde kanaat önderlerini kendi halkına karşı düşmanlaştırarak kullandı. Fuhuş ve uyuşturucu yöntemleri ile sosyal medya, kafeler gibi ortamları kullanarak Kürt halkının çocuklarını Kürdün sırtına saplanan hançere dönüştürmeye çalıştı. Kürt tarihinin akışında sahnede ise zafer arefesinde ihanet ve direnişin düellosu yaşanmaya devam ederken devrimci halkın umudu zaferin müjdesini ve çağrısını yapmaya devam ediyor.