Şimdi 2021 yılında “Özgürlük Zamanı hamlesi” zafere ulaşacak ve bu tür diktatörlüklerin hepsi yıkılıp gidecek. Tabi bunun için de koronavirüs üreten erkek egemen kapitalist modernite sistemini doğru anlamak ve onlara karşı Kürt gerillası ve kadınlar gibi mücadele etmeyi bilmek gerekecek.
Selahattin ERDEM
Bugün miladi 2021 yılı başladı. Nihayet 2020 yılı bitti ve 2021 yılına girildi. Bazılarının neredeyse ‘Şükür’ dediğini duyar gibi oluyoruz. Çünkü 2020 yılına son derece karamsar yaklaşan çevreler var. ‘İnsanlık açısından çok ağır ve kötü bir yıl oldu’ diyorlar. Kuşkusuz bunu da koronavirüs denen mikroba dayandırıyorlar.
Bir hastalık durumu olan küresel kapitalizmin ürettiği koronavirüsün 2020 yılını insanlık için zehir ettiği görüşü elbette doğrudur. Çünkü milyonlarca insanın ölümüne ve yüz milyonlarcasının da hastalanmasına yol açmıştır. Dahası evlerde kapalı tutulan insanlık ciddi zorlanma ve travmalar yaşamıştır.
Peki bu durum neden böyle olmuştur? Koronavirüse gerçek anlamda nasıl karşı çıkılır? Önümüzdeki yıllarda benzer hastalıkların olmayacağının garantisi nedir?
Açık ki benzer soruları daha da artırabiliriz. Ama öncelikle şunu belirtelim ki, koronavirüs kendiliğinden değil, kapitalist modernite sisteminin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Herkesin başta bunu bilmesi gerekir. Dolayısıyla koronavirüs üreten kapitalist modernite sistemi var oldukça benzer hastalıkları üretmeye devam edecektir. O halde hastalığı üreten kapitalist modernite sistemine karşı çıkmadan sadece koronavirüs hastalığına karşı çıkmak, aslında kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Yani kapitalist modernite sistemine karşı mücadele etmeyenlerin, koronavirüsü eleştirmeleri ve ondan yakınmaları boştur, anlamsızdır.
Böyle anlamsız bir yaklaşımın ve yakınmanın var olduğu neredeyse her alanda gözükmektedir. Peki bu durum neyi göstermektedir? Yakınan ve zorlananların kapitalist sistemle ne kadar iç içe olduklarını ifade etmektedir. Nedeni görmeyip sadece sonuçla ilgilendiklerini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla da koronavirüs gibi illetlere karşı donanımsız olduklarını göstermektedir.
Peki doğru yaklaşım nedir? Öncelikle Koronavirüs salgınını kapitalist modernite sisteminin ürettiğini bilmek gerekir. Yine söz konusu sistem var oldukça yeni koronavirüs salgınlarının daha çok ortaya çıkacağını görmek gerekir. O halde koronavirüs gibi öldürücü hastalıklara karşı çıkabilmek için, esas olarak onu üreten kapitalist modernite sistemine karşı mücadele etmek gerekir. Hatta mümkünse böylesi sistemin dışına çıkıp yaşamayı öngörmek gerekir.
Peki böyle yerler var mıdır? Elbette vardır. İşte toplumların yaşadığı coğrafyalar. İktidar ve devlet sistemlerinin fazla yaklaşmadığı yerler. Tarım-köy toplumunun yaşamaya çalıştığı alanlar. Örneğin gerillanın etkisi altındaki bölgeler. Dikkat edilirse, kapitalist modernite sisteminin alternatifi olduğu için gerilla bölgeleri söz konusu virüsten fazla etkilenmedi. Herkes virüs etkisiyle dururken gerilla durmadı ve AKP-MHP faşizmine karşı direnişini sürdürdü. Hem de bunu ‘Cenga Haftanîn Devrimci Hamlesi’ temelinde yaptı ve AKP-MHP’nin “PKK’yi imha ve tasfiye planını” boşa çıkardı. Ardından da KCK Yürütme Konseyi’nin 12 Eylül günü başlattığı “Özgürlük Zamanı Hamlesi” geldi. Demek ki kapitalist sistem dışında olan güçler koronavirüsün de dışında kalabildiler ve de hastalık üreten kapitalist modernite sistemine karşı mücadele edebildiler.
Aslında bu tür güçler için 2020 yılı öyle pek kötü ve felâket üreten bir yıl da değildi. Tersine büyük umut ve direniş yılıydı. Yine önemli kazanım ve gelişmelerin sağlandığı bir yıldı. Örneğin Kürdistan özgürlük gerillası en önemli direnişlerinden birini 2020 yılında yürüttü ve zafer umudunu her zamandan fazla bu yılda büyüttü. ABD-TC-KDP ittifakının imha ve tasfiye planını boşa çıkartarak Kürdistan Özgürlük Hareketini yeni bir zafer hamlesine taşıdı. Örneğin kadınlar tarihin en görkemli 8 Mart kutlamasını 2020 yılında yaptılar ve bu durum yıl boyu süren kadın mücadelesine yansıdı. Bunun sonucunda da başta Trump’ın düşüşü olmak üzere dünyanın dört bir yanında önemli kazanımlar elde ettiler.
Peki bütün bunlar neyi gösteriyor? Kapitalist sistem eğer 2020 yılında koronavirüs üretmese ve ona dayanmasaydı, tarihinin en büyük çöküşünü 2020 yılında yaşayacaktı. Başta AKP-MHP faşizmi olmak üzere çok sayıda faşist-gerici yönetim alaşağı edilecekti. Bunların hepsi de biraz koronavirüse dayanarak ömürlerini uzattılar ve 2021 yılına ulaştılar.
Şimdi 2021 yılında “Özgürlük Zamanı hamlesi” zafere ulaşacak ve bu tür diktatörlüklerin hepsi yıkılıp gidecek. Tabi bunun için de koronavirüs üreten erkek egemen kapitalist modernite sistemini doğru anlamak ve onlara karşı Kürt gerillası ve kadınlar gibi mücadele etmeyi bilmek gerekecek. Bu da yeni yıla girerken değişmeyi, yenilenmeyi ve yeni başlangıçlar yapmayı gerçekleştirmekle olacak.
Önder Abdullah Öcalan, “PKK’li olmak her gün yeni başlangıçlar yapabilmektir” diyor. “Değişim, yenilenme ve gelişmenin kendi karakteri olduğunu” belirtiyor. O halde koronavirüs üreten kapitalizmi doğru anlayabilmek ve ona karşı daha etkili mücadele edebilmek için daha çok Apocu olmak gerekiyor. Önder Apo’yu daha çok okumak, incelemek ve anlamak, tabi aynı zamanda da daha etkili uygulamak gerekiyor.
2021 yılına girerken Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı olarak hepimizin kendimizi değiştirip yenileyerek yeni başlangıçlar yapmayı başarmamız gerekiyor. 2021 yılını tecridin kırıldığı, faşizmin yıkıldığı, işgalin sona erdirildiği, Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuştuğu, Kürdistan’ın özgür ve Türkiye ile Ortadoğu’nun demokratik hale getirildiği bir yıl yapabilmemiz için, hepimizin böyle bir yenilenme temelinde daha etkili ve sonuç alıcı bir mücadeleyi yürütebilmemiz gerekiyor.
Peki bunu nasıl yapacağız? Kendimizi nasıl değiştirip yenileyeceğiz? Her gün yeni bir başlangıcı hangi temelde ve nasıl gerçekleştireceğiz?
Hiç kuşku yok ki, öncelikle söz konusu değişim, yenilenme ve yeni başlangıç yapma olayına doğru yaklaşacağız. Teorik, felsefi, ideolojik, politik ve örgütsel olarak özgürlük çizgisini, yani Apocu çizgiyi doğru anlayıp güçlü benimseyeceğiz ve başarıyla uygulamak için Apocu tarz, üslup ve tempoda kendimizi geliştireceğiz. Yani sağlam kökler üzerinde büyüyüp etrafa dal-budak salmak gibi, özgürlük çizgisi ve özgür yaşam gerçeğini esas alarak, bunları daha çok geliştirme anlamında kendimizi büyütüp yenileyeceğiz.
Demek ki kökten kopmayacağız veya başka bir kök arayışına girmeyeceğiz. Kendi kökünden kopan veya başka köklerden etkilenen, çok açık ki kendi gerçeğini kaybeder. Öylesi kendini geliştirme anlamında değişim ve yenilenme yaşamaz, tersine kökünden koparak, yani kırılarak başkalaşır. Açığa çıkıyor ki, değişim, yenilenme ve yeni başlangıç yapma yaşarken de son derece dikkatli olacağız. Kırılan, kökünden kopan, başkalaşan değil, kendi kökleri üzerinde gelişip güçlenen, daha çok büyüyüp etrafa dal-budak salan olacağız.
Böyle yapmaz ve gereken dikkati göstermezsek ne olur? O zaman kendi gerçeğimizden kopar ve başkalaşır gideriz. Örneğin kendimize Kürt sanatçısı diyerek Kürt renklerini bırakıp Yahudi renklerine sarılırız. Peki böyle olaylar var mı? Elbette var. Şöyle etrafa eleştirel gözle biraz bakın, böyle şeylerin olduğunu rahatlıkla görürsünüz. Hem de bu tür durumların en yakınızda, belki de kendinizde yaşandığını fark edersiniz. İlle de bir şeyleri değiştireyim derken kendi Kürt renklerinizden koptuğunuzu görürsünüz. Tıpkı Medmüzik kanalı gibi.
Yanlış anlaşılmasın, bunları belirtirken Yahudi düşmanlığı yapmıyoruz. Sadece Yahudi kendisi olurken, Kürt’ün de kendisi olması gerektiğini belirtiyoruz. Çünkü Yahudi Yahudi olarak, Kürt de Kürt olarak kaldığı zaman daha anlamlı ve güzeldir. Demek ki değişmemek ve yenilenmemek insanı kötü ve statükocu kıldığı gibi, iyi düşünmeden ve yeterince yoğunlaşıp araştırmadan aklına geldiği gibi değişmek de insanı kökünden koparıp tasfiyeci yapabilir. O halde hepimiz kendimize şöyle yeniden bir kez daha bakalım. Başkalarına benzeme ve çok bildik geçinme tutumunu aşarak Apocu çizgide kendimizi yenileyip güçlendirelim. Bu temelde de 2021 yılını 2020’nin güçlü mirası üzerinde zafer yılı yapalım!