Yüzde atmış ahmak olmayı muhalefet terk etmeli – Kasım ENGİN

0
722

Erdoğan yine iş başında. Başı her sıkıştığında yeni gündemlerle herkesi peşine takıp sürüklüyor. Koyun sürüsü misali Erdoğan’ın gündemlerine takılanlar Allah bilir nerelerde çıkacaklarını ise kendileri bile bilmiyor.

Malum koyunlar, koyun sürüleri rahat güdülüyor. Bir avuç tuzu elinize aldığınızda istediğiniz koyun sürüsünü istediğiniz yere çekebilirsiniz. Hem de öyle ki bir koyun bir kayadan atlasın, arkasında gelenler hiç bakmadan aynı kayalıktan gözünü kırpmadan atlayabilirler. Önemli olan bir koyunu o kayanın başına getirebilmektir. Ve bunun da yolu az biraz tuzu elinize sürüp koyuna yalatmasını bilmektir.

Erdoğan’ın en gelişkin taktiği budur. Ve ilginç olan ise herkesin bu taktiğin geliştirdiği tuzağa sürekli düşmesidir. Erdoğan bu taktiği hem muhaliflerine gündeminde tutmak için uygulamakta hem de kendi taraftarlarını peşine birer koyun ve koyun sürüsü gibi gütmek için uyguluyor.

Kendi taraftarlarının koyun kişiliklerine anlam vermek rahattır. Ne de olsa, dünyanın her yerinde faşistler milliyetçilikle, cinsiyetçilikle, bilimcilikle ve dincilikle hitap ettikleri kitleyi sürü haline getirerek yürütürler. Halkları sürü haline getirmede milliyetçilik ve dincilik ideolojileri eğer biraz da cinsiyetçilik ve bilimcilik ideolojileri ile iyi birleştirilebilirlerse, koyunlaştırma zor olmamaktadır.

Ancak ilginç olan odur ki, Erdoğan muhaliflerini de aynı taktikle istediği biçimde güdebilmektedir.

Dikkat edelim, Erdoğan son yıllarda kaç tane seçimi kaybetmiştir. Ya da Erdoğan kaç kez esasta iktidarda düşmüştür. Düştüğü halde neredeyse bir zırtapoz gibi ortalarda dolaşmakta, dolaşmanın da ötesinde bir fatih gibi meydanlarda gürlemektedir. Dünyanın başka bir yerinde böyle üst üste seçim kaybeden bir diktatör olsa, ikinci gün kuyruğuna teneke takıp mahalle mahalle, meydan meydan boynuna taktıkları hefssarla yani yularla dolaştırırlar.

Ama maalesef burası Türkiye. Hem milliyetçilik sosuna bandırılmışlar, hem de cinsiyetçilik, bilimcilik ile dinciliğin sosuyla çok fazla Erdoğan’a benzemişlerdir. Doğalında bu tür yapılar alıklaşır. Boşuna zamanında Aziz Nesin böyleleri için, ”yüzde atmış ahmaktır” tespitini yapmamıştı.

Ahmak olunmasa balık misali Erdoğan’ın onlara karşı uyguladığı taktiğe yani önlerine attığı oltalara sürekli takılırlar mı dersiniz?

Dikkat edelim, ne zaman ki Erdoğan sıkıştı, başa derde girdi aynen Aziz Nesin’in Zübük’ü gibi bağırıp çağırmaya başlıyor. Ona buna iftira atarak kendi minderine çekerek, kendi zemininde dövüştürüyor. Halbuki o zemine geldikten sonra Erdoğan gibi ar perdesi düşmüş ve yalan söylerken kırmızı olmayan bir kişilikle kaşık atılır mı?

Kendisinin Fethullah Hoca’ya Türkiye’ye dönmesi için onca çağrısı var iken, ayaklarının dibine kapanmış resimleri bulunuyor iken, ”gel bitsin bu ayrılık” gayrılık sözleri ortada dururken ve de ”ne istediler de vermedik” gibi sözlerinin yanı sıra, ”kandırıldık Allah’ım ve halkım beni afetsin” sözleri ortalarda dolaşıyor iken, başkalarını F. Gülen ile ilişkide olduğunu iddia eden yalanı, bir Türkiye’de ve Türkiye halkında tutar. Çünkü böylesine kuyruğu olmayan bir yalanı dünyanın hiçbir yeri yutmaz ve yemez.

Bırakalım Erdoğan’ı daha birkaç gün evvel sözde eşi olacak olan Hanım namı diyar Emine, bir toplantıda ”İslam dininin israfa karşı olduğunu, ekolojiye verilen zararlardan dolayı yarın öbür dünyada birçok kişinin cezalarını çekeceklerini,” hiç utanmadan ve sıkılmadan aynen Erdoğan’ın kopyası gibi söyleyebiliyor.

İsraf ise Beyaz Saray en büyük israftır. Lüks ise 1100 odalık bir Saray’da Emine Hanım oturup yaşıyor. Lüks yatlarda yatıyor ve Katarlıların lüks uçaklarıyla seyahat ediyor. Üstelik bunları yaparken de Türkiye’nin her şeyini peşkeş çekerek yapıyorlar. Dahası Türkiye’nin tüm ekolojisini alt üst eden ise Erdoğan iken, hiç utanmadan, sıkılmadan Erdoğan’ın bir kopyası gibi Emine konuşabiliyorsa, acaba orijinal olan Erdoğan kendi minderinde ve zeminde hangi yalanları bukalemun misali her renge girerek söylemez ki?

Özcesi, artık Erdoğan’ın tuzaklarına gelmeyi terk edin!

Erdoğan’ın kuyruğuna dünyanın her yerinde tenekeler takılmış. Ekonomik olarak batmış. Türkiye parça parça. Diplomasi dibe vurmuş. Komşular Erdoğan’dan rahatsız. Türkiye’de satmadığı bir yeri bırakmadığı gibi, adeta çift cinsiyetli bir fahişe misali kendisini herkese pazarlamış biriyle mücadele etmek çok mu zor?

Çok mu zor koyun olmaktan çıkmak?

Çok mu zor bir kere de bu Zübük’ün oltasına takılmamak?

Özcesi, Erdoğan’ın ne söylediğine bakmadan, muhalefet isen kendi gündemini işlemeli, halkı bilinçlendirmeli. Milliyetçilik ve dincilik hastalığında kurtulmalı ve halkı bu hastalıktan kurtarmalı. Cinsiyetçilik ve bilimcilikten hem kendileri uzaklaşmalı hem de halkı uzaklaştırmalı ki, Erdoğan’ın oyununa gelinmesin.

Nur yüzlü bir ananın Meral Akşener’e söylediği gibi, ”Kızım sen onlar gibi konuşma, onların seviyesizliklerine düşme” diyerek, Erdoğan’ı kendi seviyesizlikleriyle baş başa bırakmalı ki, Erdoğan’ın attığı çamur topaklarında muhalefet kendini sakınabilsin.

Erdoğan’dır bu, ne utanma vardır, ne de ar. Ne namus vardır ne de şeref. Toplumsallığın en kıymetli ve değerli ahlaki değerlerini ayakları altına aldıkça alarak, ayakta kalıyor. Bunun için bu kişinin gündemine düşenler aynen onun gibi rezil ve rüsva olmaktan kendilerini kurtaramıyorlar. Hele ki, tüm kuş beyinli ve ruh hastası basınıyla yalanları cilalayarak sunmayı Erdoğan marifet biliyor iken.

Özcesi, artık sahtekâr oyuncunun oyununa gelmemeli, sahtekâr oyuncunun oyununun dışında, ”muhalefetim” diyenler kendi oyunlarını kurarak, bir tükürüklük canı olan bu Zübük’ü tükürükleriyle artık boğarak Türkiye’yi düze çıkarmayla uğraşmalı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz