Zal Şengal Yoldaş anısına

0
525

Nudem Çiya

Yoldaşlık her daim canlı olan ve yaşanılan bir akış halidir. Süreklidir, anlamlıdır, derindir… her bir yoldaşlık anısı ise ayrı derinliğe sahiptir. Ama kimi derinlik halleri vardır ki zamanla, paylaşılanla, kelimelerle anlatılamaz.  İşte Zal Şengal yoldaş sen de onlardan birisin. Derinliğin, yaşın ve  mücadele içindeki yıllarından kat be kat fazlaydı. Seni tanımak ise ayrı bir şans bana göre. Sessiz ama gözleriyle her daim anlatmasını bilen duruşun, yaşından olgun oluşun ve her şeyden çok Bakur’a gitme kararlılığın her anında yansırdı. Hiç bir zorluk, engel senin için aşılmaz değil iken kadın yoldaşlarına karşı utangançlığın bir başka anlam katardı sana. Olgunluğun ve utangaçlığın, özünün çok doğal ve temizliği bir başka yansırdı yüzüne. Sanki yılların gerillası, sanki onlarca yıldır yaşamın yükünü omuzlarında taşıyan ama bundan onur duyan bir duruş… Gerilla budur, böyledir dedirten bir duruş.. Sana takılmak için ARGK gerillasısın dediğimizde hoşuna gider ve gülümserdin utangaçça.

Çok genç yaşta özgürlük dağlarına yönünü veren, nerede zorluk varsa nerede savaş varsa hep orayı tercih eden çok güzel bir yoldaş… Yapman gereken bir görevi başardığında çocuk sevinciyle mutlu olan, çok sevdiğin mercimek çorbasını büyük bir heyecanla içen, genç yaşına rağmen sadece dengbêjleri dinleyen hallerini düşünüyorum. Sohbetlerimizin bir bölümü hep dengbêjler üzerine olurdu. Uzun uzun anlatırdın her bir kilamın hikayesini… heyecanlı ve  rahatlıkla dengbejlerden dinlediğin kilamlar  ve yeni öğrendiğin bir şeyi nasıl anladığını anlatma hallerin ise bir başka olurdu. Bir gerilla dengbêjleri dinlemeli ama her anda yeni bir şeyler öğrenmeli derdin. Ama ara vermeden, söylenmeden bitirdiğin ilk kitabı heyecanla bitrdim bitirdim diye kamelyaya girişin ise bir başkaydı.

Zal Şengal yoldaş, sana bazen ‘heval’ yerine yoldaş dediğimde utangaçça gülümser takılırdın Kürtçeme. Anlatırdın her defasında yöremin Kürtçesi ile ilgili bir anını. İlk katıldığında yıllarca hemşerim olan değerli bir arkadaşın komutanın olduğunu ve seninle nasıl sevgiyle ilgilendiğini, ama ayrım koymazdın hiç bir arkadaşa, hiç bir komutanına. Kesik kesik ama her kesik olan cümlende onlarca anlam bulunduran anılarını anlatırdın bazen. Bazen de zorlanarak da olsa tanık olduğun yaşadığın düşman vahşetini anlatırdın. O genç yaşında yaşadığın vahşeti sen kesik kesik anlatırken düşmana olan öfkenin kesintisizliği yayılırdı her bir yana.

En son görüşmemizi hatırlıyorum. Hiç zaman kaybetmeden pratiğe gitmek isterken eğitim görmenin zorunluluğu arasında zorlanıyordun. Nihayetinde eğitimde karar kılmış ve kendini her anlamıyla donanımlı kılıp pratiğe gideceğini söylemiştin. 8 Mart’ta vermeyi planlayıp ama utangaçlığından veremediğin gerilla bilekliğini verip öyle vedalaşmıştık, özgür vatanda buluşma dilekleriyle..

En zoru nedir diye sorsalar yoldaş acısı derim her defasında. Seni son gördüğüm andan beri hep sorup haber alamamak ve şahadetini duymak. İşte bu canından bir parçanın daha eksilmesi oluyor. Yoldaşlık canından bir parçadır, her bir yoldaş bir parça olur ve kişi öyle tamamlanmaya çalışır. Ama her şahadet de canından bir parçanın kopmasıdır. Sen genç ve yiğit yoldaşım, fedaice savaşarak özgürlük yolunda ölümsüzleşen hevalim, her daim bizimlesin. Seni de diğer yoldaşlarım gibi yüreğimin ve beynimin en öz köşesine koyarak özgürlüğe doğru adımlarımı hızlandırıyorum. Sayende yoldaşlığın derinliğini bir kez daha yaşadım. Teşekkür ederim Zal Şengal Heval.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here