Öyle bir andı ki, ben de varım, yaşıyorum ve yaşatacağım, özgürlüğün nefesini içime çekerek son kurşunu varlığımı inkar edenlerin kokmuş zihniyetlere sıkacağım. İşte o zaman varlığımın direnişle örgülü tarihinde yeni bir sayfanın adı olan özgür ülkeye zafer çığlıklarıyla koşmaya başlayacağım. Hayatın aktığı ve akmaya devam edeceği her yerde direniş olmaya devam edeceğim. O direniş özgürlüğün ve zaferen direnişi olacak.
Yer yüzünde milyonlar, şahitlik etti o görkemli direnişlerine.
Direniş anlamlı yaşamın adı olacaktı, hiç bir şey eskisi olmayacaktı artık.
Kürt halkı, köhnenmiş zihniyetlerden intikam almaya and içmişti. İşte and içmenin adı Zeryan Deniz olmuştu.
Direnişi kendi denizleşen, deryalaşan yüreğinde bütün dünyaya haykırmaya gelmişti Zeryan. İnsanlık yeniden yaratılıyordu Zeryan’ın görkemli bakışlarında.
Baharın koynunda öbek öbek filizlenerek güneşe gülümseyen çiçeklerin güzelliğinde, sessizleşen, donmuş, buz tutmuş yüreklerin sessizliğini özgürlük çığlıklarıyla sarstı Zeryan.
Sarstı zamanı, mekanı ve var olmayanların varlığı oldu direniş sarmalında.
Yaşanacaksa özgürce yaşanacaktı, özgür mekanlarda, özgür zamanların adı olacaktı Zeryan.
Kendini yeniden yaratmanın var etmenin adı Zeryan olacaktı yeni doğmuş çocukların yüreğinde. Genç başlamıştı ve gençleşerek geleceğin aydınlığını derinişçi yüreğinde taşıyarak var oluyordu.
Zeryan olmak, Faşist soykırımcı TC devletinin saldırılarına karşı son kurşunun adı olmaktı. Çökertilmek, yok edilmek istenen Kürt halkının direnişçi ruhunda kendini yeniden var etmenin adıydı Zeryan.
Soykırımcı TC’nin, binlerce asker, polis ve işbirlikçileriyle girdiği Kürdistan’ın bütün şehirlerine Kürt gençleri direnişe geçmişti. Direniş bütün Kürdistan’ın sokaklarında büyüyerek devam edecek ve diz çökülmeyecekti Faşist TC’nin katliamcı zihniyetine karşı.
Ve bu direnişte düşmana darbe üzerine darbeler vurulyordu ardı ardına.
Düşmana kan kusturuluyordu Kürdistan’ın direniş kokan sokaklarında.
Her yer direniş her yer Zeryan’laşıyordu Şırnak sokaklarında.
Şırnak şehir direnişlerinde TC düşmanı Zeryan’laşan direniş karşısında darbe alıyordu.
Zeryan, düşman mevzilerinin üzerine üzerine yürüyordu, yıkıyordu, parçalıyordu ve son kurşununu düşmanın kalbine saplıyordu.
Son kurşununu düşmanın kalbine saplarken, son nefesine kadar savaşarak, direnerek, mevziden mevziye koşuyordu komutan Zeryan. Komutan Zeryan direnişini özgür yarınlar için Kürdistan direnişçi gençliğine devrediyordu. Zeryan’ın yarattığı direniş alanlarını direnişçi özgür ruhlu Kürt gençleri bütün kainata yaymaya başlayacaktı.
Zeryan olmak, dağlarda, zindanlarda, şehirlerde ve meydanlarda direnerek tüm sömürgeci kaleleri yıkmaktır. Yıkıyordu sömürgelerin bütün kalelerini birer birer.
Özgürlüğün tohumlarını ekiyordu Kürdistan’ın sokaklarına, evlerine, alanlarına, şehirlerine. Yürüyordu Beritanların, Zilanların, Saraların, Berivanların, Rukenlerin, Asyaların sesi oluyordu.Sonra Mazlum’laşıyordu direniş kokan Amed Zindanlarında. Mazlumlar, Kemaller, Hayriler, Ferhatlar, Agitler ve Mehmet Tunç’un sesi olup ” Teslim olmayacağız kalan insanların bizimle gurur duymaları lazım. “Biz şehit düşeceğiz ama diz çökmeyeceğiz bizi unutmayın bu halk kazanacak” sözleriyle yankılanıyordu Kürdistanın dört bir parçasında.
Amed Surlarında Çiyagerleşerek ”Ne olursa olsun son muhteşem olacak!” sesi oluyordu Zeryan. Var olmanın adı olmuştu.
Var olmak var etmenin adı olan Zeryan’ın direnişi özgür ve onurlu geleceğin sembolüydü artık.
Zeryanların izinden yürümek Kürdistan’ı Sömürge ve soykırımcılardan kurtarmak demektır. Zeryanların izinde yürümek faşizmin kalelerini parçalamaktır.
Kadının kendini direnişler alanlarında yeniden var etmenin adıdır. Özgür kadını yaratmanın adıdır Zeryan.
Kadının özüne kavuştuğu anın çığlığıdır.
Teslimiyete ve ihanete karşı direnişin çığlığı olmaktır. Şimdi tam da Çiyagerleşmenin, Zeryanlaşmanın zamanıdır.