Kürtler 2023 yılını zafer yılı yapacaklar

0
323

KEMAL SÖBE 
Kürtler büyük direnişlerle dolu bir yılı daha geride bırakıp zaferi inşa edecekleri yeni bir mücadele yılına giriyorlar. Büyük kazanmanın yolu büyük bedeller ve emek vermekle mümkündür. Kürtler özgürlükleri ve demokrasi için, canları başta olmak üzere her bedeli veriyorlar. Hiçbir kazanımın bedelsiz olmayacağının bilincinde olan Kürtler, fedakarlıkta ve bedel vermede denebilirki dünyadaki halklar içinde en ön sıralardadır. Sadece kendisi için değil, bütün halklar ve insanlık için bedel verme bilincine sahip bir halkın kazanamayacağı başarı ve zafer yoktur. Devletli-sınıflı sisteme karşı demokratik doğal toplum yaşamını savunan ve yaşamsal hale getirmeye çalışan Kürt halkı, bu yılı da büyük direnişlerle geçirdi, düşmanın heveslerini kursaklarında bıraktı, düşmanın midesine bir hançer gibi saplandı. Tarihsel olarak bütün devlet kültürlerinin toplandığı yer günümüz TC devletidir. Yani TC devleti yüz yıllık bir devlet olabilir ama binlerce yıllık devlet kültüründe aldığı güçle kendi varlığını sürdürüyor. Devletlerin ilk oluştuğu coğrafyalar Mezopotamya ve Anadolu olduğu gerçeği dikkate alındığında, bu coğrafyalarda en son var olan devletlerin hangi kültürel ve idari kaynaktan beslendikleri daha iyi anlaşılır. 
Yani Kürtler yeni bir düşmanla savaşmıyorlar, kökleri binlerce yıl tarihin derinliklerinde olan devletlerle savaşıyorlar. Devletlerin karakterini egemenlik-şiddet-iktidar ve savaş belirler. Bunlar devletlerin varlık nedenleridirler. Hükmetme devletin kendisidir. Ki, hükümet kavramı hükmetmek kavramından türemiştir. Hükümeti olmayan bir devlet olmaz. Yani hükmetmeyen bir devlet yoktur. Devlet, aslında kendi kendisini yönetemeyen yığınların yönetilme aygıtıdır. Özellikle hanedanlığa-krallığa-sultaya dayalı devletler çağında, kendi kendini yönetememe ve devlet aygıtına kölelik ve kulluk yapma çağın devlet anlayışıydı. Yönetenler bir nevi tanrı, yönetilenlerde bir çeşit kul ve köleydiler. Kürtlerin tarihine baktığımızda, farklı tarihlerde çeşitli devletler kurdularsada, bu devletler başka halkların sınırlarına sarkmamış, daha çokta yerel-bölgesel yapıda kalmışlar. Kürtler daha çokta doğal yaşamı tercih etmişler, devlete mesafeli durmuşlar. İşte Kürtlerin, kapitalizmin gelişimiyle şekillenen ulus devletler çağında, devletleşen ulusların etkisinde kalmaları, devlete mesafeli oldukları ve doğal toplum yaşamına daha çok yatkın oldukları içindi. Bu durum, Kürtlerin aleyhine bir durumun oırtaya çıkmasına ve inkar edilmelerine yol açtı. 
Kürtler doğal toplum ve demokratik değerleri yaşayarak,  koruyarak ulus devlet çağında ulus olarak kendilerini savunabilecek ulusal bir güce sahip olabilmeliydiler. Bu ulusal savunma gücü olsaydı, vahşi kapitalist devletler, Kürtler üzerinde pazarlık yapamazlar, Kürdistan’ı bölemezlerdi. İnsanlığın gördüğü ve yaşadığı en vahşi sistemler köleci ve kapitalist sistemlerdir. Feodal sistemde de insanlar egemenlik altındaydılar ancak, köylerde ve kırsalda insan topluluklarının doğayla uyumlu oldukları ve toplumsal değerleri azbuçukta olsa yaşadıkları görülüyor.  Çünkü feodal devlet aygıtı daha çokta şehir yaşamına hakimdi, kırsala ve köylere o denli hakim değildi. Kürdistan’ın hemen hemen birçok bölgesinde yakın geçmişe kadar bu özellkleri görebiliyoruz. Avrupalılar, Amerika kıtasına daha gitmedikleri, işgal etmedikleri zaman, kıtada doğayla uyumlu komünal yaşamın olduğunu görüyoruz. Afrika kıtasında bile biraz yam yamlık ve vahşilik izleri olsada, orada da komünal yaşamı görmek mümkündür. Kürdistan’da da şeyhlik-mirlik-pirlik ve benzeri yerel yönetimler olsada, genelde doğayla uyumlu komünal yaşam olmuştur yada yarı komünal yarı feodal sistem yaşamışlardır. Kürtlerde yardımseverliğin hala olması, binlerce yıllık doğal toplum özellikleridir. Devlet olamama ulus devletler çağında onarılması çok zor yaralar açtı ve Kürtler hala bunun acısını çekiyorlar.
Ancak demokratik ulus paradigmasının yaşamsallık kazanması durumunda, Kürtlerin, devletsiz doğal toplum sistemini inşa etmeleri hiçte zor olmayacaktır. Devleti yaşamamış toplumların doğal demokratik komünal yaşamı kurmaları zor olmaz. Çünkü binlerce yıl devlete mesafeli yaşamış bir toplum, devlete ihtiyaç olmadan yaşayabileceğini ve daha çok özgür olacağını bilir. Devletle içi içe yaşamış toplumlar  devletsiz yaşanılamayacağını, devlet olmadan yok olacakları düşüncesine sahipler. Bu toplumlar, devleti kutsamış ve kendilerini devlette gören bir anlayışa sahipler. Kendilerinin sahibinin devlet olduğunu düşünürler ve devlete toz kondurmazlar ve devletin bekası söz konusu olduğunda canlarını verirler. Aksi halde, vatan millet sakarya anlayışı neyi ifade eder? Türkiye’de kendilerini Türk olarak görenlerin içinde, bu zihniyetten etkilenmeyen var mı? Devlete sevdalı olanlar kelepçelere ihtiraz etmezler, üniformaların önünde eğilirler. Halbuki eğilme kulluktur. Kürtler fodalizmi yaşadılarsada, devleti yaşayan toplumlar kadar kullaşmadılar, ancak dinin afyonlaştırılmasıyla bir süre afyonlaşan dinin etkisinde kaldılar. Ancak PKK’nin doğuşuyla Kürtler için yeni bir yaşamın sayfaları açıldı. Kürtler bir şekilde binlerce yıl yaşadıkları doğal toplum yaşamını tekrardan modernleşerek yaşamanın ideolojik ve politik donanımına sahip hale geldiler. Kürtler şimdi daha büyük bir mücadele sürecindeler. Devrimci mücadelenin en çok şiddetlendiği bir süreçteyiz. Tehlikeli bir süreçteyiz ama büyük kazanmanında imkanlarıın olduğu bir süreçteyiz. Kürtler ulusal birlikte biraz daha başarılı ve birlik olurlarsa, hedeflenen yaşamda da başarı sağlanmış olur. 2023 yılı, zaferin belirginleşeceği bir yıl olma niteliğine sahiptir.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here