Dıjwar Sason
Kürtler varlıklarını hep dağlara dayanarak korumuşlardır. Dağ Kürtler için bir yaşam tarzı, bir kültür ve korunma alanıdır. Tarihin tüm aşamalarında dağ ve Kürt birlikte anılmıştır. Kürtlük dağla var olmuş ve dağla kendini sürdürebilmiştir. Dağsız Kürt ve Kürtsüz dağ özünden kopmuş bir gerçekliği ifade eder. Kürt halkı dağlarla o denli bütünleşmiştir ki, diğer topluluklar onları “dağ kavmi,” “yüksek dağların halkı” veya “asi dağların halkı” türünden tanımlarla adlandırılmışlardır. Kürt toplumunun sosyolojisi ve psikolojisi dağa göre şekillenmiştir. Kürtler için dağ yücelmedir, uygarlık anlamındaki ova-kent ise hep düşüş olarak algılanmıştır. Dağdan/köyden kopuş öz toplumundan kopuş ve toplumsal ihanet şeklinde düşünülmüştür. Çünkü yabancılaşma, asimilasyon ve ihanet kentlerde başlamıştır. Kürtlerin kaderi her zaman dağların özgürlüğüyle eş değerde olmuştur. Dağlar özgür kaldıkça Kürtlerde özgür kalmışlardır. Dağlar işgale uğradıklarında ise Kürtler içinde işgal, istila kâbus günleri başlamıştır. Kürdistan dağlarının zapt edilmezliği Kürtler için doğal bir kale ve koruma alanı rolünü oynamıştır.
Kürtlerin dağlara dayalı direnişleri hep var olmuştur ve yenilmezdir. Bu nedenle Sümerler’ den günümüze kadar Ortadoğu’ya hâkim olmak isteyen tüm emperyalist işgalci güçler öncelikle Kürdistan dağlarına hâkim olmak istemişlerdir. Kürdistan dağlarının jeo-politik konumu bölge için stratejik önemdedir. Kürdistan coğrafyasını elde tutmak Anadolu’ya hâkim olmaktır. Kürdistan jeo-politik durumu Batıdan Doğuya, Doğudan Batıya geçişin ve bu alanlara hâkim olmanın ana üssü konumundadır.
Birinci dünya savaşıyla inkâr ve imha sürecine alınan Kürtler tüm katliam ve soykırımlara karşı yine varlıklarını dağlara yaslanarak koruya bilmişlerdir. Dört parça Kürdistanı sömürgeleştiren devletlerin saldırılarına maruz kalan Kürt halkı ancak kadim dostları olan dağlara sığınarak var olabilmiş, direnebilmiş ve düşmanlarını püskürtebilmiştir. Bu açıdan dağlar Kürtler için direniş alanlarıdır. Dağlar Kürdistan savaşçıları için her daim direniş karargâhı ve mevzisi olmuştur.
PKK ile başlayan gerilla savaşıyla dağlar Kürtler için çok daha farklı anlamlara kavuşmuştur. Dağ özgürlük felsefesi, yaşam tarzı, kültür ve sanat mekânı, demokratik yaşam ve ilişki alanı haline gelmiştir. Gerilla ile birlikte dağ ve Kürtlük yeniden yoğrulmuş, özüyle buluşmuştur. Yeniden dirilen Kürtlük demokratik, ekolojik ve kadın özgürlük bilinciyle dağdan köylere, ovalara, kentlere yayılarak özgür Kürt kimliğine ve zihniyetine bürünmüştür. Dağ ve gerilla bir bilince, yaşam tarzına ve özgürlük felsefesine dönüşmüştür. Gerilla için dağ demek sadece bir savaş alanı değildir. Gerilla ise sadece bir savaşçı değildir. Gerilla tarihsel ve toplumsal bir anlama sahiptir. Gerilla Meşru Savunmanın temel ayağıdır. Demokratik Toplumun ve Demokratik Konfederalizmin öz savunmaya dayalı silahlı gücüdür. Gerilla Kürt halkının en temel savunma gücüdür. Dolayısıyla gerilla ve öz savunma örgütlülüğü barış ve demokrasinin teminatıdır. Önderliğimizin ifadesiyle: “En mütevazı barış bile en sağlam ve en güçlü bir meşru savunma kuvveti gerektirir.” Kürt halkı gerilla gücünü her zaman güvencesi olarak gördü ve ona güvendi. Düşmanın her saldırısında gerillayı göreve çağırdı. Halkımız gerillaya güvenmekte, onu sahiplenmekte ve kendi parçası olarak görmektedir. Gerillanın meşruluğu halkımız ve insanlığın özgürlük ve demokratik değerlerini koruma, geliştirme ve bunlara karşı gelişen her türlü saldırıya cevap olmasında yatmaktadır. Kürdistan özgürlük savaşçısı olan gerilla ideolojik, politik, sosyal ve kültürel bir içeriğe sahiptir. Gerilla topluma bilinç taşıyan, onu her yönüyle örgütleyen ve tarihsel dönüşümlere yol açmıştır bir güçtür. Özellikle gerilla savaşıyla birlikte kadının ordulaşması ve partileşmesi özgür kadın örgütlülüğü ve öz savunması bakımından büyük bir devrimdir. Gerilla Önder APO’nun büyük emekleriyle, felsefesiyle yaratılan toplumsal öncü güçtür. Gerilla Önderliğin fedai gücüdür. Önderlik gerillayı toplumsal savunma gücü olarak örgütlemiş, eğitmiş ve donatmıştır. Önderliğin ve zindandaki binlerce yoldaşımızın esaretine son verecek olan yegâne güçtür. Gerilla bizim özgürlük sigortamızdır. Bu yüzden düşman gerilladan büyük korkmaktadır. Eğer tek bir gerilla için bile iki-üç savaş uçağı kaldırıyorsa bunu iyi anlamalıyız. Düşman gerillanın ne demek olduğunu bilmektedir. Demokratik toplumun ve demokratik bir siyasetin, dolayısıyla demokratik özgür bir yaşamın yolu gerilla ve öz savunma temelinde yürütülen meşru savunma savaşından geçer. Bu anlamda öz savunma savaşı için gerillanın varlığı ve gerillaya katılım bir tercih değil, tarihi, toplumsal bir görev ve sorumluluktur. Özellikle AKP-MHP faşizminin tüm ulusal demokratik kazanımları ortadan kaldırmaya dönük saldırılarını yoğunlaştırdığı böylesi dönemlerde öz savunma örgütlülüğü ve gerilla direnişi olmadan demokrasiden, demokratik siyasal mücadeleden ve özgürlüklerin güvenceye alınması bir tarafa halk varlığının korunması da mümkün değildir.
Türk sömürgeciliğine karşı PKK ile başlayan gerilla direnişi otuz yıldan fazla sürede Kürdistan dağlarında köklü bir mevzilenmeye kavuşmuş ve dağların derinliklerine sinmiştir. Tarihsel, ideolojik, kültürel, sosyal ve siyasal açıdan bir tarihselliği ifade eden gerilla bu bakımdan yenilmezdir. Kürdistan’ı aralarında paylaşan işgalci sömürgeci devleteler baştan beri Kürdistan gerillasını yok etmek için tüm özel savaş yöntemlerini kullansa da amacına ulaşamamış ve gerillayı yok edememiştir. Gerilla bir umuttur, moraldir, inançtır, toplumsal iradedir ve özgürlük bilincidir. Özgürlük bilinci yok edilemez. Kürt halkı gerilla sayesinde kölelik zincirlerini kırmıştır. Durdurulamaz bir özgürlük yürüyüşündedir ve mutlaka zafere ulaşacaktır. Gerilla Kürt toplumunun koruyucusu ve demokratik değerlerin savunucusudur. Gerillanın tasfiyesi toplumun tasfiyesidir. Gerilla olmadan soykırım sisteminin durdurulması imkansızdır. Gerilla Kürdistan halklarının meşru savunma gücüdür. Nerede gerilla zayıf düşmüşse orada soykırım rejiminin her türlü imhacı araçları devreye girmiştir. Uyuşturucu, fuhuş, ajanlaştırma, gibi toplumkırın faaliyetleri gerilla etkisinin zayıf olduğu alanlarda gelişmektedir.
Türk soykırım rejimi cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürdistan’ı işgal ederek Kürt soykırımını gerçekleştirmek istiyor. Her türlü özel savaş yöntemi ve asimilasyon politikalarını uygulayarak Kürt varlığını ortadan kaldırmak istedi. PKK bu soykırım rejimine “dur “diyerek gerilla mücadelesini geliştirdi. Gerilla tüm Kürdistan dağlarında mevzilenerek Ulusal Kurtuluş savaşını geliştirdi ve soykırım rejiminin politikalarını parçaladı. Türk devleti soykırım amacından vaz geçmemiş ve yeni yöntemlerle sürdürmektedir. Kürdistan’ın ve Kürtlerin hiçbir suretle statü sahibi olmasını istememektedir. Kürtlerin varlıklarını diğer dünya halkları gibi bir ülke ve kimlikle yaşamalarını ve statü sahibi olmaların kendi açısından birinci derecede tehlike olarak görmektedir. Bunu engellemek için varını-yoğunu ortaya koyarak savaşı sınır ötesine taşımıştır. Dinci, milliyetçi ve ırkçı politikalarla faşizmi toplumsallaştırarak Kürtlere karşı “ulusa kurtuluş savaşı” yürüttüğünü iddia etmektedir. Kürtlerin imhasını kendi kurtuluşu olarak belleyen tarihin en gaddar, ahlaksız bir soykırım rejimiyle karşı karşıyayız. Önder APO üzerindeki tecrit, Efrin, Serékaniyé, Başur işgalleri bu amaçla geliştirildi. Türkiye’deki faşizmin ve Kürdistan’daki soykırım uygulamaları bu amaç doğrultusunda yürütülmektedir. Bu savaş ve soykırım politikalarının yürütücü gücü AKP-MHP-Ergenekon iktidarıdır. Türk devleti Kürdistan’ı tümden işgal ederek ve Kürt özgürlük Hareketini etkisizleştirerek “misak-i milli” dediği eski Osmanlı sınırlarına ulaşarak Ortadoğu’da hegemon güç olma arayışındadır. 2023 planı bu amacı içermektedir. Dolayısıyla Türk işgalciliğinin hedefinde olan sadece Kürtler değil Ortadoğu halklarıdır. İşgal ettiği Efrîn’de, Serékaniyé ’de diğer yerlerde nasıl bir soykırım uyguladığı bilinmektedir. Bu bakımdan PKK ve PKK gerillasının direnişi sadece Kürtler için değil Ortadoğu halkları adına olmaktadır. Aynı zamanda faşizme karşı insanlığın direnişini temsil etmektedir. Nasıl ki, Sovyet halkı tüm insanlık adına insanlığın başına bela olan Alman-Hitler faşizmine karşı kendini siper etmişse, Kürdistan halkı ve Özgürlük gerillası da kendini insanlık için Türk-Erdoğan faşizmine karşı siper etmektedir.
Türk sömürgeci sistemi Başur Kürdistan’daki işgalini genişletmek istemektedir. Rojava’dan Kandile kadar Kürdistan sınırlarını işgal ederek ilhak etmeyi amaçlamaktadır. Başur Kürdistan’da Operasyon değil işgal ve ilhak vardır. En son büyük işgal saldırısı Heftanin alanında gerçekleşmektedir. ABD-NATO-AB ve bölgedeki Kürt düşmanı güçlerinde desteğini alan Türk devleti Başur’da bir ilhak hareketi düzenlemektedir. Varlıklarını Türk sömürge sistemine bağlayan KDP gibi işbirlikçi hain güçlerde bu ilhakın ortağıdırlar. Heftanin’ de Türk sömürgeciliğine karşı destansı bir direniş sergilenmektedir. En gelişkin tekniğe ve savaş araçlarına karşı büyük bir inanç ve iradeyle Zagros’ ta, Xakurké’de, Heftanin’ de gerilla işgalci güçlere karşı direnmektedir. Bu direniş ulusal bir direniştir. Bu direniş Kürtlerin kaderini tayin edecek tarihi bir direniştir. Cenga Heftanin işgalci gücün her türlü savaş tekniğine karşı gerillanın Destan yaratan kahramanlarıyla Kürtler için onur ve gurur duyulacak bir direniştir.
Gerillanın varlığı özgür Kürdün varlığıdır. Gerillanın varlığı özgür kadının varlığadır. Gerillanın varlığı gençliğin özgür varlığıdır. Gerillanın varlığı demokratik geleceğin güvencesidir. Gerilla demek her türlü işgalciliğe, sömürüye ve faşizme karşı Devrimci Direniş Cephesi demektir. Gerilla ile Kürdistan dağları ve ovaları anti faşist direniş alanlarına dönüşmüştür. Bu savaş kapitalist modernitenin, onun bölgedeki uzantılarıma karşı insanlığın özgürlük ve kurtuluş savaşıdır. İnsanlığın onur savaşıdır. Kürdistan ve Ortadoğu halklarının özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve barış savaşıdır. Kürdistan dağlarının kaybı özgürlük umudu ve istemi olan tüm insanlığın kaybı, kazancı ise insanlığın kazancı olacaktır. Özcesi dağ düşmemelidir. Gerilla ile halk savaşı bütünleşmelidir. Faşizm her alanda saldırı halindeyse bu direniş yükünü sadece gerillaya bırakmak insafsızlıktır, tarihi bir gaflet ve sorumsuzluktur. Gerilla ile halk direnişi birleşirse bunun yenemeyeceği bir güç yoktur. Devrimci halk Savaşı, halk Serhıldanları ve gerilla savaşı ile birbirini tamamlayan iki temel direniş halkasıdır. Biri diğeri olmadan zafer kazanamaz. Gerilla ve halk serhıldanlarına dayalı Devrimci Halk Savaşı olmadan sömürgecilik alt edilemez, soykırım durdurulamaz, tecrit kırılamaz ve özgür Kürdistan inşa edilemez. “Kürdistan’da soykırımcı faşist düşmanı yenilgiye uğratmanın ve demokratik çözümü kabul ettirmenin temel belirleyicisi Devrimci Halk Savaşı olmaktadır. Bunun dışında başka biçimde Kürdistan’da sonuç almak mümkün değildir. Hem askeri hem de siyasi yollarla sonuç almak buna bağlı olmaktadır. Bunun dışında başka bir tarzda ve yöntemle sonuç alınması mümkün değildir. Bu 40 yıllık varlık ve özgürlük savaşımız bunu birçok kez pratikte göstermiş ve kanıtlamıştır. Dolayısıyla hem askeri hem de siyasi yollarla sonuca gidilebilmesi için bunun temel belirleyeni Devrimci Halk Savaşı olmaktadır.” (Önderlik)
Sonuç olarak: Cenga Heftanin tüm Kürtlerin cengidir. Dağların cengidir. Dağlar; Egitlerin, Zilanların, Beritanların, Zınarların, Arin Mirkanların, Diyar Xeriplerin ve Kasım Enginlerin yurdudur. Dağlar özgürlük savaşının merkezidir, beynidir. Dağlar umuttur, inançtır, moraldir, coşkudur ve intikam ruhudur. Dağlar; Kürtlerin eğitim ocağıdır, büyük komutanların, savaşçıların ve önderlerin yetiştiği alanlardır. Özgür Kürt kişiliğinin kendini eğittiği ve topluma yaydığı yüce yaşam dergahlarıdır. Dağlar; özgürlük düşleri ve arayışı olan her insanın yönünü çevirdiği kutsal kıblegahlardır. Dağlar; kutsal ateşi hiç sönmeyen binlerce yıllık Zerdüşt Ateşgahlarının mekanıdır. Gerilla bu ateşin sürdürücüsü ve taşıyıcısıdır. Bu ateş özgürlük ateşidir, asla sönmeyecek ve insanlığı aydınlatmaya devam edecektir.
Dağlar düşerse, kutsal ateş sönerse ve Heftanin düşerse Zaxo, Duhok, Hewler, Süleymaniye düşecektir. Heftanin düşerse Rojava düşecektir. Heftanin düşerse Kürdistan faşist Türk sömürgecilerinin postalları altında çiğnenecektir. Dağ düşerse, Heftanin düşerse Kürtlük düşecektir. Heftanin direniş, bir bütün olarak gerilla direnişi Kürtlerim özgür ve bağımsız kaderini belirleyen büyük savaştır. Kaybedilmemesi gereken kutsal savaştır. Her yurtsever, onurlu Kürdün seferberlik düzeyinde mutlaka desteklemesi ve katılması gereken ulusal özgürlük savaşıdır. Partiler üstü olan bu direniş tüm Kürt ulusunu ilgilendiren bir direniştir. Her yurtsever Kürdün gücü oranında katılması ve desteklemesi gereken ULUSAL ÖZGÜRLÜK VE ONUR DİRENİŞİDİR.