KEMAL SOBE
Faşizm, sınıflı devlet sisteminin toplum üzerinde kurduğu baskı, egemenlik, tahakküm sistemidir. Türkiye’de hükümetler, sivil yönetimler, baskının ve faşizmin sivil yönetici ve temsilcileri olmuşlardır. Bazen askerler tarafında azarlansalar da, askeri darbelerle hükümetler devrilse de, sivil hükümetler zihniyet olarak askeri darbecilerden farklı değiller. Sivil hükümet yöneticileriyle askerler sürekli iktidar yarışına girerler.
Bu, siviller ve askerlerin farklı düşüncelere, siyasi görüşlere sahip oldukları anlamına gelmezler. Mesela Demirel, askeri darbelerle kaç kere devrilmiş, siyasi yasak getirilmiş ama faşizan sisteme de en iyi bir şekilde hizmet etmiş, sözcülüğünü yapmıştır. Sivil hükümetler toplum üzerinde denetim kurmakta zorlandıkları zaman askeri darbelerle faşizm açık olarak uygulanır. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri Türkiye’yi bugünkü bu koyu karanlığa sürükleyen faşizan darbelerdi.
Faşizmi, sivil ve askeri faşizm olarak ele alabiliriz. Faşizm her zaman askeri darbelerle karşımıza çıkmaz. Darbelerin sivili askeri olanında daha tehlikelidir. AKP faşizmi, 12 Eylül faşizmini aratmıyor hatta onu son hızla solluyor diyerbiliriz. Faşizmin amacı, topluma köleliği dayatma ve yaşatmadır. Toplumun direnişe geçtiği durumlarda bir kılıç olarak toplumun tepesinde sallanmaya başlar, hiç bir kural kaide tanımadan topluma her türlü darbeyi vurur, ülkeyi açık bir cezaevi haline getirir. AKP-MHP faşist hükümeti aslında 12 Eylül’ün çocuğudur diyebiliriz. Çünkü 12 Eylül darbesi sonrası siyasal İslam’a devlet ortamında yer verilmiş, iktidara gelmesi sağlanmıştır.
1980’e kadar devlet ortamından dışlanan siyasal İslam, 1980 sonrası devlet ortamına alınmış, vitrine konulmaz üzere bir kenarda bekletilmişti ve son 18 yıldır da kullanılıyor. AKP hükümeti İslam maskesi takmış sivil bir faşizan hükümet olmuştur.
Başkanlık sistemiyle Akp ve RTE, bu faşizan sistemi daha da sistematik ve katı hale getirmek istiyor. Bütün güç ve yetkinin tek bir kişinin elinde olması isteniyor. Yani zaten mevcut durumda onlarca yıldır beter bir durumda olan Türkiye, tek adam diktasıyla beterinde beteri bir duruma getirildi, getirilmek isteniyor.
Yıllarca sivil faşist bir görevi olan ve bu ülkenin devrimcilerine ve aydınlarına kurşun sıkan, emperyalizmin yerel tetikçi gücü olan MHP zaten açık olarak AKP’nin yanındadır. CHP ise vatan millet Sakarya zihniyetini aşamamış, futbol topu gibi sahada şutlanıyor, hem nalına hem mıhına vuruyor. Denebilir ki, CHP, tarihinin en silik ve etkisiz dönemini yaşıyor. Kürt sorunu konusunda tekçiliği aşamayan CHP topu AKP ve MHP’ye kaptırmış, onların koltuk değneği haline gelmiştir. Bu gidişle CHP daha çok etksizleşecek, bitecektir. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümü ve AKP-MHP faşizminin tasfiye edilmesi konusunda demokratik ve devrimci güçlerle hareket ederse işte o zaman sosyal demokrat kimliğine sahip olabilir. Çünkü bu gidişat çok kötü. Bu gidişatla ülke tam bir iç savaşa sürüklenir. Zaten Kürdistan’da yıllardır bir faşizan sistem var. Bu faşizan sistem son 10 yıldır bütün yüzünü iyice göstermiş, Kürdistan harabeye çevrilmiştir. Siyasi bir parti olan ve milyonlarca destekçisi ve kitlesi olan HDP’ye hiçbir dönemle kıyaslanmayacak derecede baskı ve zulüm yapılmaktadır, üyeleri, vekilleri, çalışanları tutuklanmakta, HDP üzerinde adeta devlet terörü estirilmektedir. Türkiye’de bütün halklar üzerinde devlet terörü estirilmektedir.
Faşizmin şu an en çok uygulandığı ülke ve coğrafya Kürdistan’dır. Faşizme karşı en büyük direnişin olduğu ülke ve coğrafya yine Kürdistan’dır. Türkiye kuruldu kurulalı baskı ve sindirme politikası devletin temel karakteri olmuştur.
Bugüne kadar kurulan hükümetler içinde, Akp hükümeti en faşist sivil hükümet olmuştur. Akp, İslam maskesi takmış yeşil faşizan bir hükümettir. AKP, önceki hükümetler gibi, sınıflı sistemin en sadık ve en katı temsilcisidir. Sınıflı sistem sona ermediği sürece faşizm ve baskı toplumlar üzerinde eksilmez. Faşizm, toplumu baskı altında tutma ve topluma zulmetme sistemidir. Kapitalizm ve faşizm bir karabasan gibi insanlığın başına bela edilmiştir. Bu insanlık düşmanı sistemi ortadan kaldırmak mümkündür. Kürdistan Özgürlük Hareketi, kırk yıllık bir mücadeleyle Kürdistan’da faşizme ağır bir darbe vurmuş, alternatif bir yaşam geliştirmiştir. Faşizmin Kürdistan’ı hedef seçmesi bu alternatif yaşamı kendi sınıflı sistemi için tehlikeli bulduğundandır. Sınıflı sistem Kürdistan’da AKP şahsında darbelenmiştir, kırılmıştır.
Sınıflı sistem ve onun en kanlı yönetim şekli olan faşizmin tasfiye edilmesinin yolu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirmiş olduğu demokratik uygarlık manifestosunun ve komünalizmin yaşamsal hale getirilmesidir…