Kemal SÖBE
Son zamanlarda, Alevilerin ne yaptıkları, hangi siyasi güçlerle beraber hareket ettikleri, siyasi duruşlarının ne olduğu konusu tartışılıyor, değerlendiriliyor. Aleviler tarih boyunca zulme, baskıya karşı direndiler, mazlumun yanında yer aldılar. Ki Aleviler de hep mazlum olmuşlardır. Aleviler hiyerarşiye, devlete ve sınıflı sisteme sürekli karşı çıktılar, bundan uzak durdular. Çünkü bunların olduğu yerde özgürlüğün olmayacağı bilinciyle hareket ettiler. Aleviler yüzlerce yıl boyunca bu tarzda yaşadılar, bu duruşlarında ödün vermediler. Aleviler her zaman gelişime, ilerlemeye ve değişen zamana da ayak uydurmasını bildiler.
Aleviler bu saydığımız özelliklerinden dolayı hep saldırıya, katliama uğradılar. Sınıfların, eşitsizlilerin ve zulmün olduğu her yerde, Aleviler nasıl hareket etmeleri gerektiğini bildiler. Aleviler insana insan oldukları için değer veriyorlar, herkese karşı adaletli hareket ediyorlar. Aleviler her zaman diken üstünde yaşadılar, hala da öyle yaşıyorlar. Çünkü Aleviler, demokratik olmayan, zulmün en kötüsünün olduğu Türkiye’de yaşıyorlar. Aleviler şehirlere göç etmeyle de ideolojik duruşlarında taviz vermediler, siyasi olarak nerede durmaları ve ne yapmaları gerektiği bilinciyle hareket ettiler.
Ancak Aleviler bütün bu olumlu duruşlarına rağmen, onlarca yıldır sözde cumhuriyet-laiklik-sol gibi argumanlara inanıp yanlış yönlendirildiler. Aleviler, son yüzyıldır cumhuriyet tarihini ve bu dönemde ortaya çıkan biçimsel değişimleri, gelişmeleri aydınlanma ve çağdaşlık olarak gördüler ama bunun bir aldatmaca olduğunu iyi analiz edemediler, tanıyamadılar. Yani CHP’yi iyi tanıyamadılar, CHP’nin sahte laiklik-sol zihniyetinden etkilendiler. Bu etkilenme durumu, Alevilerde nispi bir pasiflik, sistem içinde dağılma, kırılma yarattı. Kapitalizmin gelişmesi, hayatın her tarafına girmesi, Alevilerde de sınıfsal olarak bazı kısmi bir sistem içilileşme yarattı. Yani Aleviler kapitalizme karşı tam olarak donanımlı olamadılar, sisteme alternatif bir sistem yaratamadılar.
Sol-sosyalist parti ve örgütlere katılılım oldu ama sistem içinde kısmi olarak bir kayıp ta yaşanıldı. Alevilerin en büyük kaybı, CHP’nin tekçi zihniyetinin peşinde sürüklenmeleri oldu. Hala bunun etkisinde olanlar var. Aleviler, demokratikleşme olmayana kadar, sistemin hedefi olmaktan çıkmayacaklarını, saldırıların hedefi olacaklarını unutmamalılar. Çünkü şimdi Türkiye’de ezilen herkes tehlike altındadır. Bütün Kürtler, muhalifler, ezilenler tehlike altındaysa, kimse güvende değildir. Binlerce HDP’linin zindanda olduğu, o kadarınında açık zinda koşullarında yaşadığı faşizm koşullarında Alevilerin can güvenliği olmaz. Aleviler yüzlerce-binlerce yıl yaşadıkları insani değerleri günümüz toplumsal koşullarda da yaşamayı, temsil etmeyi bilmeliler ve bunun için mücadele etmeliler.
Aleviler, Aleviliğin dört duvar arasına hapsedilmesine müsaade etmemeliler. Cem evlerine ibadethane statüsü verilmesine karşı olunmaz ama bunun faşizm koşullarında yapılması, yapılmak istenmesi, bir oyundur ve tehlikelidir. Bir taraftan, zaman zaman Alevilerin evlerine kırmızı çarpı işareti koyacaklar, diğer taraftanda, Alevileri sistem içinde eritmek için oyun oynayacaklar. Cem evlerine resmi olarak ibadethane statüsü verilmesi ve dedelere maaş bu oyunun bir parçasıdır. Türkiye demokratikleşir, Kürt sorunu, emek sorunu, bütün sorunlar çözülürse, işte bu durumda Alevilerle ilgili bu yapılanların bir anlamı olur. Zulüm koşullarında bütün bunlar bir oyundur, kandırmadır ve tehlikelidir.
Alevilerin, kapitalizmi ret etmeleri, komünal yaşam kavgası içinde olmaları gerekiyor. Alevilik, sistem tarafından sadece birkaç ritüele indirgenmek ve böylece yozlaştırılmak isteniyor. Cem evlerinin ibadethane olarak kabulü ve dedelere maaş bu anlama gelir. Halbuki Alevilik dünyaya sığmayacak derecede engindir, evrenseldir. Aleviliği günümüzde ideolojik olarak en iyi temsil eden Kürtlerin özgürlük mücadelesidir. Ki Alevilerin önemli bir bölümü de Kürttür. Aleviliğin yaşanılacağı koşullar, özgür ve sınırsız, savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız doğal toplum koşullarıdır, yaşamıdır. Bütün Alevilerin bu bilinçle hareket etmeleri gerekiyor. Yani Alevilerin günümüzde yapmaları gerekenler, CHP’nin sahte sol-laiklik hastalığından kurtulmaları ve AKP-MHP faşizmine karşı dik durmaları, direnmeleridir.
Aleviliğin direnişçi kimliği Kürdistan’da en iyi bir şekilde temsil ediliyor. Aleviler, Kürdistan’da yükselen mücadelede kendilerini görmeliler, her bakımdan katılım sağlamalılar. Alevi Kürtler, Kürtlük kurtulmayana kadar, Aleviliğin kurtulmayacağını bilmeliler. Aleviliğin kurtuluşu ancak Kürtlüğün kurtuluşuyla mümkün olabilir. Çünkü ulusal kimliğini kurtarmayanlar, inanç ve felsefik kimliğinide kurtaramazlar. Alevi Kürtler için öncelikle Kürtlük kimliğinin kurtuluşu hedeflenmelidir. Ki Kürtlük kimliksel olarak kurtulursa, Alevilikte bununla kurtulmuş olacak. Böylece bütün ezilenlar kurtulacak. Kaldıki Kürdistan özgürlük mücadelesi bütün Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu kurtarmayı hedefliyor. Kürdistan özgürlük hareketi enternasyonal bir öze sahiptir. Bütün ezilenlerin hareketidir…