Kemal SÖBE
Kürtlerde uluslaşma çok geç gerçekleşti, gerçekleşiyor. PKK’nin yürüttüğü mücadele hem soykırıma, asimilasyona karşı mücadele hem de Kürtleri aşiretçilikten kurtarıp, uluslaşma sürecine katmadır. Uluslaşma en azından nicel ve nitel olarak biraz gerçekleşti, gerçekleşiyor. Ulus devletlerin harıl harıl kurulma dönemlerinde Kürtler aşiretçilikle derince meşguldüler ve aşiretçilik ulusallıktan çok daha öncelikliydi. Bu durumda ulusallık yok denecek kadar azdı ya da hiç yoktu. Yani bir toplum var ama o topluma ait ulusal değerler, kimlik, kültür darmadağın ve un ufak olmuş. Herkes kendi aşiretiyle övünür olmuş, kendi aşiretini diğerinden üstün görüyor ve bunlar yetmiyormuş gibi, birde aşiretler arası kan davaları işin cabası.
Kürtlerde tarih boyunca aşiret ve geniş aile kavgaları da uluslaşmaya darbe vurmuştur. Kürtler arasındaki bu çok yönlü dağınıklık, parçalanmışlık, güçlü sömürgeci ulus devletlerin, Kürtlerin değerlerine iştahla bakmalarına yol açmıştır. Kürtlerde ulusal birliğin, bilincin olmamasını, bir fırsat olarak bilmişler, var güçleriyle Kürtlere saldırmışlar.
Kürtler klasik bir ulusal mücadele yürütmüyorlar, Kürtler ulus olabilme mücadelesi yürütüyorlar. Düşe kalka, zar zor bu gerçekleşiyor. Bakın, inkarcı rejim, nerede hala aşiretçilik zihniyeti hakimse, oraya yükleniyor, orayı kullanmaya çalışıp, sonuç almaya çalışıyor. Başur KDP yönetimi hala bu bahsettiğimiz sorunları derince yaşıyor. Bakur, aşiretçiliğin Kürtlere büyük darbe vurduğunu, uluslaşmayı engellediğini anladı ve mücadele ede ede, adım adım bundan uzaklaşıyor, uluslaşmayı sağlamlaştırıyor. Bundan otuz yıl önceki gibi inkar rejimi, Bakur’da yaslanacak bir zemin bulmakta zorlanıyor, günden güne bir erime yaşıyor. Şimdi en zayıf halkanın Başur’da olduğunu biliyor ve KDP’ye yaslanıp, hedefine ulaşmaya çalışıyor. Kürtlerin en zayıf tarafının aşiretçilik olduğunu biliyor. Aşiretçiliği sürekli ön planda tutuyor ama bu artık işe yaramayınca bu sefer KDP’yi devreye koyuyorlar.
KDP’de, Barzanilerin çok güçlü ve etkili olduğunu biliyorlar. Barzanilerin de para konusunda çok hassas olduklarını bildikleri için, Barzanilerin petrolden gelen gelirlerini Türkiye’de koruma karşılığında, Kürtlerin uluslaşmasını, KDP’nin eliyle engellemeye çalışıyor. KDP ve Barzaniler aile ve aşiretler, ulusal bir davaları yok. KDP ve Barzaniler klasik ulusal temelde bile işbirlikçi bir zihniyete sahip değiller. Yani kendi ulusal kimliğine, ulusuna sahip çık ama ekonomik olarak yine ne yapıyorsan yap ama bütün bunları kendi ulusal kimliğine toz kondurtmadan yapacaksın. KDP ve Barzaniler bunu bile yapacak durumda değiller.
Yani Türkiye ve Arap ülkeleri gibi bazı ulusal devletler, güçler, sınıfsal ve ekonomik olarak kendi işçisini, köylüsünü, halkını ezerler, sömürürler ama sorun ulusal kimlikleri olunca, hepsi seferber oluyorlar. Şimdi KDP ve Başur’daki kimi güçler, bu temelde bile ulusal değiller. KDP tarihine baktığımızda ne işbirlikçi temelde nede başka türlü, ulusal olamamıştır.
KDP hem işçiyi, köylüyü ve halkı sınıfsal olarak eziyor, sömürüyor ama klasik (bile) olarak Kürt ulusal kimliğine sahip çıkmıyorlar. İşte KDP, bu noktada Kürtlerin ulusal kimliği için zerre kadar değer kazanamıyor. Afrika’daki siyahi ulusların bile hepsi ekonomik olarak eziliyorlar, sömürülüyorlar ama hepsinin ulusal statüleri-kimlikleri var. KDP petrol paralarını cebe koyarken, en azından klasik olarak, Kürt ulusal kimliğine dört parça Kürdistan’da sahip çıksa, ulusunu bütün Kürdistan’da korusa, Kürtler bir yere kadar, petrol paralarını yemelerine göz yumarlar. Ama hem Kürt ulusal kimliğine faydan olmasın hem de Kürtler için her türlü fedakarlığı yapan PKK’ye düşmanlık yap, saldır, saldıranlara yardım et, hem de petrol paralarının cebe koy. Buna Kürtlerin tahammülü kalmadı artık.
Barzaniler mevcut durumda Kürtlerin sırtında bir yük ve kamburlar. Kürtler ise PKK’yle demokratik uluslaşma yolunda yürüyorlar. Demokratik ulus, ulusal devletten vazgeçmek demek değildir.
Demokratik ulus paradigması, hem ulusu hem de devleti demokratikleştirmektir. Devlet ve ulus ne ölçüde demokratikleşirse, katı ulus devletten başka ulusa, uluslara yapılan saldırılar ve inkar biter, ortadan kalkar. Kürtler hala ulus olarak inkar ediliyorlarsa, bu, Kürtleri inkar eden ulus devletlerin antidemokratik ve faşizan olmalarından kaynaklanıyor. Katı ulus devletler faşizan olurlar, zulüm yaparlar. Bu faşizan ulus devlet Türk devleti gibi olursa, zulüm, imha, inkar, soykırım ve faşizm misli misli artar. Kürtlerin en çok inkar edildikleri ülke Türkiye’dir. Dolayısıyla en çok demokratikleşmesi gereken ülke ve devlet Türkiye’dir.
Uluslaşmaya engel teşkil eden bütün olumsuzlukları ortadan kaldıralım. Avrupa’da Kürt derneklerimize daha çok sahip çıkalım. Avrupa ülkelerinde Kürtlerde köy dernekleri modası görüyoruz. Köy dernekleri şimdilik çokta gerekli değildir. Önce ulusal dernekler daha çok güçlendirilmelidir. Köy derneklerine daha çok ilginin olduğunu görüyoruz. Kürtler uluslaşmayı doğru bir tarzda gerçekleştirmeliler. Kürtler, uluslaşmanın önündeki bütün engelleri aşmasını bilmeliler.
Bunu aşmak için Önderliğimizin ve Partimizin büyük ideolojik bir hazinesi var. Bu ideolojik hazine, Kürtleri kurtuluşa götürecek ve özgürleştirecek en büyük silahtır. İnkar rejimi büyük silah ve teknik gücüne rağmen, büyük önderliğimizin bu büyük ideolojik silahını yenemiyor. Büyük ideoloji büyük tekniği yeniyor, kırıyor, eritiyor. İşte bu, hakikatin gücüyle oluyor.
Kürtler şimdi olağanüstü bir durumdalar. Köy dernekleri, ulusal derneklerin himayesi altında olursa ve ulusal derneklerle beraber hareket ederlerse, sorun olmaz. Ama köy derneklerine olan ilgi ulusal derneklere olmazsa, bu, aşiretçiliğin farklı şekillerde kendisini var etmesidir. Köy derneklerine karşı değiliz ama köy dernekleri, ulusal derneklerden kopuk ve ayrı olursa, bu ulusal birliğin güçlenmesini engeller ve bu durum farkına varmadan, inkar rejimine dolaylı hizmet eder. Köy dernekleri dolup taşarken, ulusal derneklere yeterince gidilmemesi, gereken ilginin gösterilmemesi ne anlama gelir? Ulusallığı doğru bir şekilde gerçekleştirmeliyiz. Ulusallığın ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini bilince çıkararak, doğru bir demokratik uluslaşma gerçekleştirmeliyiz. Köy dernekleri ulusal derneklerden uzak hareket ederse, uluslaşmada zayıflık olur. Önce ulusal kurtuluş sağlanmalıdır. Ulusal kurtuluş sağlandıktan sonra, her köy ve bölge kendi özgülünde yerel yönetimini-komününü demokratik temelde oluşturabilir.
Kapitalist sistemdeki klasik köy dernekçiliği, demokratik ulus paradigmasına da ve Kürtlerin klasik ulusal kurtuluşuna da hizmet etmez. Kürtlerdeki köy derneklerinin aşiretçi bir zihniyetle kurulduğunu biliyoruz. Kimsenin kötü niyetli olmadığını da biliyoruz. Ancak bu tarz dernekçilikler şimdiki koşullarda hiç fayda getirmez. Tam tersi onlarca yıldır verilen emek ve bedellerin, bu tarz gereksiz köy dernekçiliğiyle heba olmasına yol açar. Kürdistan’da köylerde, ulusal mücadeleye bağlı komünal örgütlenmeler olur ve genel mücadeleyle beraber hareket eder. Yani genel ulusal mücadelenin yereldeki ayağı ve temsiliyeti olur. Ama Avrupa’daki bu klasik köy dernekleri nedir? Diplomatik çalışmalar ve siyasi etki ancak ulusal derneklerin güçlenmesiyle olur. Köy derneklerinin diplomasi yürütecek bir yönü de yoktur. Köy dernekleri, köylülerin bir buluşma mekanıdır. Köylüleri fiziken bir araya getiren yerlerdir. Kapsayıcı bir ulusal yönü yoktur. Aşiretçiliğin farklı şekillerde devamıdır.
Avrupa’daki Kürtlerin, ulusal derneklere daha çok sahip çıkmaları ve ilgi göstermeleri gerekiyor. Aynı zamanda ulusal derneklerinde bütün Kürtlere ulaşmaları gerekiyor. Avrupa’daki derneklerimizin bu konuda zayıflıkları olduğunu görüyoruz. Halkın büyük çoğunluğuna hala ulaşılamıyor, sınırlı bir alanda hareket ediliyor ve var olanla yetinme gibi bir durum var. Kürtlerin neredeyse tamamı, kendi kimliğine sahip çıkıyor ama bunu daha kapsayıcı, daha bilinçli ve daha doğruca yapması gerekiyor. Uluslaşmayı bütün yönleriyle, araç ve mekanizmalarıyla başarmak gerekiyor. Olağanüstü koşullardan geçen Kürtler, klasik köy dernekleriyle ulusal kurtuluşu başaramaz. Ulusal kurtuluşun başarısı, güçlü ulusal mücadeleyle olur. Bunun yolu da her bakımdan güçlendirilmiş ulusal dernekler ve kurumlarımızdır. Bütün Kürtlerin ulusal bir çatı etrafında doğru bir şekilde örgütlenmeleri, ancak Kürt uluslaşmasında başarıyı getirir. Köy ve aşiret dernekleri ulusal kurtuluşu sağlamaz. Ama ulusal dernekler ve kurumlar bütün Kürt ulusunu kurtuluşa ve özgürlüğe götürür. Kürt halkı onlarca yıl ulusallık ve aşiretçilik arasında bocaladı. Şimdi geçmiş yıllara nazaran ulusallık daha güçlüdür ama hala eksiklikler, yanlış ve yanılgılı yaklaşımlar var. Aşiretçilik köy dernekçiliği gibi zayıf ve yerel örgütlenmelerle hala farklı şekillerde yaşatılıyor. Bunun acilen aşılması, doğru bir uluslaşma ve bu noktada, başarı için olmazsa olmazdır…