Ateşi gürleştirin, su döken ihanetçidir – Sema ÇELİKBİLEK

0
1279

Kürt halkı, inkar edilmiş, asimilasyona tabi tutulmuş, en temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmış, varlığına kastedilmiştir. Kürt halkı üzerinde baskı dönemsel olarak biçim değiştirmiş, bazen derecesi değişmiş ancak hiç eksik olmamıştır. On binlerce evladı özgürlük uğruna kahramanca savaşarak özgürlüğün ve direniş sembolü olmuştur. Katledilmiş ama inancında vazgeçmemiştir. İşkenceye uğramış, sürgün edilmiş ama başını her zaman dik tutmuştur.  Toprakları gasp edilmiş, şehirleri yakılıp, yıkılmış, kapitalist talanın hizmetine sunulmuş, gençler bodrumlarda yakılmış, belediyelere el konmuş; milletvekilleri, belediye başkanları, temsilciler hapishanelere doldurulmuştur. Ama Kürtler inandıkları özgürlük ve zafer inancıyla direnişlerine devam etmiştir.

Kapitalist sistem ve ulus devletçiklerin diktaları bütün soykırımcı, faşizan politikalarını uygulamaya devam ederken, İnançlı Kürt gençleri direnişleri her alanda bir ateş topuna dönüşürek yatırılan sömürgeci ve ihanetçiliğe dayalı sistemi yakmaya devam ediyor.

Ateşin yakıcılığını ve kutsallığını bilen direnişçi Kürt halkı, her dönemde direniş ateşini yakarak kapitalist sisteme en güzel cevap olmuştur.  Kürtler için ateş her zaman direniş semboludur. Dehaklar yani bugün ki şövenist Erdağan gibi Dehakta kendisini, Kürt gençlerin beyinlerini yiyerek sistemini sürdürmeye çalışıyordu. Dehakın yarattığı sisteme karşı Demirci Kawa’nın yaktığı ateş ile sistemi kül etmiştir. Demirci Kawa’nın yaktığı ateş özgürlüğün ve direnişin sembolu olmuştur. Bu ateş  Dehakların bitişinin semboluydu. Demirci Kawa’nın yaktığı direniş ve özgürlük ateşi hiç sönmedi. Bu ateş her dönemde Kapitalist ulus devletin faşizan politikalarına yanmaya ve yakmaya devam etti.

Faşist TC devletinin tarihin her döneminde uyguladığı Kürt’ü Kürt’e kırdırma politikası üzerinden İşbirlikçi ve ihanetçileri yarattı. Yarattığı ihanetçi ve işbirlikçiler her dönemde Kürtlerin yaktığı direniş ateşlerin içinde külleşerek yok olmuşlardır. Dehak, nasıl ki Demirci Kawa’nın yaktığı direniş ateşi ile  yok olmuştur. Yine  Mazlum Doğan’ın’ İşbirlikçiliğe ve ihanete karşı  5 nolu hücrede üç kibrit çöpüyle yaktığı direniş ateşi, 18 Mayıs 1982 tarihinde isimleri tarihe “Dörtler” olarak yazılan Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner’in tutuldukları hücrede kol kola girerek bedenlerini ateş topuna dönüşerek faşizmin can damarı olan ihanetçiliğe, işbirlikçiliğe, zülme, verilen en büyük cevaptır olmuştur.

Kürt halkının bilinç ve yüreğinde sönmeyen özgürlük ve direniş ateşi, faşist TC’nin, yarattığı faşizan ve soykırımcı sistemi yakmaya devam ediyor. Kürtlerin yaktığı ve hiç söndürmediği direniş ateşi TC’nin metropollerinde gürleşerek devam ediyor. Gürleşen ve büyüyerek her alana yayılan direniş ateşi, TC’nin ve şövenist AKP-MHP iktidarını emzirerek yaşatmaya çalışan yandaşların ve işbirlikçilerin evlerinde, fabrikalarında, holdinglerinde,  iş yerlerinde, bulundukları her alanda yanmya devam ediyor. TC’nin yarattığı ihanetçi, inkarcı, soykırımcı sistemin ta yüreğinde cayır cayır yakmaya devam ediyor.  Bu ateşin kendilerini yakacağının farkında olan şövenist Türk devleti, yanan ve hiç sönmeyecek olan direniş ateşinin yakıcılğının farkında.  TC ve AKP-MHP iktidarı,  ‘Başı kesilmiş tavuk gibi’ ordan oraya savruluyor. Diktalar savruldukça ateş gürleşiyor.  Her gün ateşin yakıcılığının yarattığı korkuyla nefes almaya çalışan diktaları nefessiz kalıyor.

Bu ateş Demirci Kawalardan, Mazlumlara, Mazlumlardan, Dörtlere, Dörtlerden Kürt direnişçilerin yaktığı ateşle gürleşiyor. Bu ateş bedenlerden varlığın özüne dönüştüğü ateştir. Yaşamın her anını direşine çevirip, tarihten günümüze kadar devam eden soykırımlara, katliamlara, işbirlikçiliğe, ihanetçilige verilen cevabın ta kendisidir. Ateş kutsallığın ve direniş semboludur. Derinişçilerin bedeninde anlam kazanan ve direniş ruhunu evrene yayandır.

Bu gün 17 Mayıs Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık, Amed zindanlarında bedenlerini çıra haline getirerek özgürlüğe doğru yürünen yolun meşalesi oldu. 12 Eylül faşizminin en derin yaşandığı mekanlardan birisi hiç şüphesiz Amed Zindanları oldu. Esat Oktay Yıldıran öncülüğündeki işkenceciler bir halkın özgürlük umutlarını ortadan kaldırmak için Amed zindanlanda en vahşi işkence yöntemlerini devreye soktu. Ancak zülmün en barbarca uygulandığı yerde, direnişte büyük olur. Bu direnişin en anlamlı eylemlerinden biri 17 Mayıs 1982 tarihinde gerçekleşen ‘Dörtlerin’ eylemi oldu. Bu direniş Diyarbakır Cezaevi’nin 33’üncü koğuşunda yükselen alevler ile birlikte ateşi söndürmek isteyenlere “Ateşi gürleştirin, su döken ihanetçidir” sözleriyle seslenen Dörtler, arkalarında “Bu eylem, mutlaka halka ulaştırılmalı. Eylem, Mazlum arkadaşın eyleminin devamıdır. Bizler Mazlum’un ardıllarıyız, eylem doğru anlaşılmalı. İhanet, teslimiyet ve baskılara karşı konulan bir eylemdir”

Yaktıkları Direniş ateşi her alanda büyüyerek, gürleşen özgürlüğün ve zaferin ateşi olacak.                                                                                                                                          

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz