Çiğdem Doğu: Heval Emine’nin yaşam duruşunda hep bir neşe, bir aşk vardı

0
6

KJK Yürütme Konseyi üyesi Çiğdem Doğu şehit Emine Erciyes’in kişiliği ve mücadelesinin kadın özgürlük devrimi ile Türkiye ve Kürdistan halklarının ortak demokratik devrimi için yol gösterici olduğunu vurguladı.

Medya Savunma Alanlarında 2020 yılında şehit düştüğü açıklanan YJA Star ve HPG Komuta Konseyi Üyesi ve YJA Star Merkez Karargâh Komutanlık Üyesi Emine Erciyes’in anısına verilecek cevabın, Türkiye devrimini ve Kürdistan devrimini birleşik, demokratik bir devrim olarak ele almak, bunun başarısını gerçekleştirmek olacağını belirten Çiğdem Doğu, “Ona sözümüz bu temelde olacaktır. Ben şahsen Heval Emine ile paylaşımlarımıza böyle bir anlam veriyorum. Ama bütün örgütsel olarak da ona borcumuz var. Ona layık olmaya çalışacağız” dedi.

Çiğdem Doğu, şehit Emine Erciyes hakkında şunları söyledi:

Şehadete ulaşan Heval Emine Erciyes yoldaşımı sevgi ve saygıyla, minnetle anıyorum. Heval Emine Türkiyeli bir arkadaştı. PKK’ye katılarak aslında Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin bir olduğu gerçeğini inanarak, bilerek yaşadı ve katıldı.

Bu anlamda Heval Emine’nin anısına cevabımız, tabii ki birleşik Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin, demokratik devrimin mutlaka başarılması temelinde olacaktır. Bu temelde Heval Emine’yi anıyorum.

Heval Emine ile biz ’96 yılında tanıştık. Benim de, Heval Emine’nin de partiye katılım biçimi için biraz değişik oldu. PKK içerisinde var olan Türkiyeli arkadaşların daha fazla Türkiye devrimine odaklanması, Türkiye devrimini gerçekleştirmek üzerine yeni bir oluşuma gitmesi gibi bir örgüt planlaması vardı. Bu temelde zaten Türkiye Devrimci Halklar Partisi ismiyle bir örgütlenmeye gidildi. Yani PKK içerisinde deneyim ve tecrübe kazanmış Türkiyeli arkadaşların, Önderliğin de katkısı ve perspektifleri temelinde örgütlendirildiği bir oluşum geliştirilmişti. 90’lı yılların başlarında bu temelde Türkiye’de bir örgütlenmeye gidildi, DHB ismiyle. Heval Emine de aslında bu örgüte katıldı. Birey olarak ben de bu örgüte katılmıştım.

Süreçle birlikte operasyonlar oldu. Daha sonra zaten Türkiye’den çıkma, direkt örgüte katılma durumumuz gerçekleşti. O zaman ben Heval Emine’yi tanıdım. 96 yılının yaz aylarıydı. Biz aynı eğitim devresinde birlikte yer aldık. Türkiyeli arkadaşlar, Kürdistanlı arkadaşlar, önemli sayıda bir grup. Birlikte bir eğitim devresinden geçtik.

Heval Emine direkt Türkiye partisi içerisine katılan bir arkadaştı. Dediğim gibi Türkiyeli, Nevşehirli bir arkadaştı. Türkmen bir ailenin çocuğu olarak yetişmişti. Kendisi yetimdi. Türkiye’de yetim çocukların eğitim aldığı bir okul, Darüşşafaka okulu vardır. Meşhurdur. Bu okul kaliteli, iyi bir okuldur. Heval Emine de o okulda okuyan arkadaşlardan biriydi. Zaten bir grup lise öğrencisi olarak DHB’ye katılmışlardı. Tabii bu önemli bir şey. Türkiye’nin biraz seçkin diyebileceğimiz okullarından birinden çıkıp gelen, partiye katılan bir arkadaş olması değerlendirmeye değer bir konudur. Çünkü aslında yetim çocukların devlet kadrosu olarak yetiştirildiği, uzun vadeli, stratejik ele alındığı, daha zeki, yetenekli çocukların alındığı bir okul mahiyetinde olduğu için, Heval Emine onun içinden sıyrılıp gelen bir arkadaştır. Oradan böyle bir kopuşu yaşayan bir arkadaştır gerçekten.

KÜRT VE TÜRKİYE HALKLARININ BİRLİĞİNDE GELECEĞİNİ GÖRDÜ, PKK İLE BULUŞTU

Karakter olarak da hem kadının demokratik, etik, estetik değerlerini temsil eden, hem de Türkmen halkının halkçı, toplumcu yanlarını, direnişçi damarını kendi içinde yaşayan ve barındıran bir arkadaştı. Yani bunu aslında Darüşşafaka gibi sisteme ait bir okula gitse de, okulun geleceği parlak  mezunlarından olsa da, kendi geleceğini devrimde, halkların mücadelesinde görebilen, sadece Türkiye halkı ya da Türkmen halkı değil, Kürt ve Türkiye halklarının birliğinde görebilen, tanıdığında hızla ona koşabilen bir karakteri vardı. Bu karakter onu PKK ile buluşturdu.

Başlangıçta Türkiye Partisi üzerinden katılmakla birlikte, zamanla zaten zihniyet, ideolojik anlamda, mücadele stratejisi anlamında aynı özü taşıdığı için kendine orada o akışı devam ettirdi. Yani PKK mücadelesi içerisinde o akışını Heval Emine devam ettirdi.

Biz o zaman yurt dışında bir yerde eğitimimizi birlikte gördük. Aslında yeni savaşçı diyebileceğimiz bir dönemdi o dönem. Gerçekten o eğitim sürecindeki katılımı, heyecanı, coşkusu, inceliği… Heval Emine, Hareket içerisinde incelikleriyle bilinen bir arkadaştı. Gerçekten ince, sanatsal düşünen, kelimenin tam anlamıyla kültürlü bir kadın arkadaş, kültürlü bir devrimci olarak bilinen bir arkadaştı. İlk başından beri Heval Emine’yi hep böyle tanıdık. Son zamanlarına kadar da hep böyle kalmayı başarabilen bir arkadaştı.

Çocuk ruhunu hep kendi içinde canlı tutan, yaşatan, bilerek de o çocuğu büyütmeyen… Tabii devrimcileştiren, politikleştiren, daha örgütsel tecrübe kazandıran, gerilla tecrübesini kazandıran, öz savunma anlamında daha da kendisini büyütüp besleyen bir çocuk. Ama o çocuk saflığını, masumluğunu, neşesini, inceliğini hep koruyan ve geliştiren bir özelliğe sahipti Heval Emine.

Anlatması gerçekten zor bir arkadaş. Fakat hepimizde, şüphesiz birçok arkadaşta; gençlerde de, eski arkadaşlarda da çok derin izler bırakan bir arkadaştı. O yüzden anlatması gerçekten zor oluyor. Değişikti çünkü.

HER İLİŞKİDE ANLAM YARATAN BİR ARKADAŞTI

İdeolojik bilinci, merakı, arayışları, hayata anlam verme çabası, bir kadın olarak kendini tanıma arayışı…

Günlükleri vardı mesela. Günlükleri yaşarken de paylaşırdık, birbirimizle notlaşırdık, yazardık, bazen okurduk birbirimize. Gerçekten o günlüklerinde hep arayış vardı. Bir kadının kendini arama çabası, Önderliğin deyimiyle “xwebûn”, yani kendi varlığını yeniden tanımlama, bilinçlendirerek mücadele temelinde kendini yeniden yaratması vardı. Heval Emine bu anlamda kendine büyük emek veren, tabii sadece kendine değil, yoldaşlarına da büyük emek ve değer veren, her ilişkide bir anlam yaratan bir arkadaş oldu.

Hatta ben şimdi de biraz böyle düşünüyorum. Yaşarken de üzerinde düşündüğüm bir arkadaştı. Onda hep bir şey vardı; bir neşe, bir aşk deniliyor ya… Gerçekten Heval Emine’nin yaşam duruşunda, hareket tarzında, bir çalışmayı yaptığında, bir yoldaşıyla konuştuğunda, bir selam verdiğinde hep bir neşe, bir aşk vardı. Onda ayrı bir enerji vardı. Bu enerjisi ondaki hakikat arayışı, anlam arayışıyla doğrudan bağlantılıydı diye düşünüyorum.

Heval Emine parti içerisinde de hep hakikat dersini veren arkadaşlardan biriydi. Kadın arkadaşlardan bunu yapan çok az kişiden biriydi. Yaşamda da öyleydi; sadece bir ders verme konusu olarak değil. Hayatı bilerek yaşamak, anlam vererek yaşamak, zorluklarıyla, güzellikleriyle, çelişkileriyle, ilişkileriyle, ilişkilerinde anlam yaratımıyla yaşayan bir arkadaştı. Herhalde neşesi ve aşkı, enerjisi de buradan kaynağını alıyordu.

ÖZGÜRCE DAVRANABİLİYORDU; ZİNCİRLERİNİ KIRABİLEN BİR ARKADAŞTI

Heval Emine için ben bu özelliğini özellikle belirtmek istiyorum. Çünkü ondaki sanatçı ruh da büyük ihtimalle buradan kaynağını alıyordu. Hayata anlam verme biçimi bilimsel değil, daha farklıydı. Mesela kuantuma, kuantumla hakikati anlamlandırmaya çok ilgi duyuyordu. Ama bir de sanat yoluyla; tiyatro, müzik, dans… Bir devrimci kadın olarak o konuda özgür bir kişiliği vardı. Hani bir çoğumuzun daha tutucu davrandığı konularda, o özgürce davranabiliyordu. Dans etmek, şiir okumak, tiyatroda özgürce hareket edebilmek… Bu, farklı bir düzeydir gerçekten. Heval Emine bu konularda zincirlerini kırabilen bir arkadaştı.

Dediğim gibi, belki o sanatçı damarı da direnişçi damarıyla buluşarak, Kürdistan’da ortaya çıkmış olan gerilla gerçekliğiyle muazzam bir birlik yakalamıştı. Heval Emine’yi bu şekilde tanımlamayı çok önemli görüyorum. Çünkü bazen devrim ve devrimcilik kalıplaşmış biçimlerde ele alınır. PKK içerisinde Heval Emine bu anlamda bir renkti. Kadın karakteriyle, sanatçı özellikleriyle, gerilla komutanı özellikleriyle, PAJK yönetim üyesi, merkez komuta üyesi, bir kadın yönetici gerçekliğiyle ele aldığımızda, farklılığıyla kendi kimliğini ortaya koyan, xwebûn olan bir yoldaşımızdı. Ben bu yönleriyle anlamayı çok önemli görüyorum.

Tabii bir de Türkmen özellikleriyle birlikte değerlendirilmesi gereken bir yoldaştı. Türkmen halkının bozulmamış, devletleşmemiş, toplumcu, komünal değerlerini, damarını koruyan bir karakteri vardı. PKK ile onu buluşturan da bu damardı. Hem kadın özünü koruyan hem de Türkmen halkının direnişçi ve komünal yanını yaşatan bu özellik, onu PKK ile buluşturdu.

ZAGROSLARLA OLAN İLİŞKİSİ BİR BAŞKAYDI

Heval Emine’nin Kürdistan coğrafyasıyla, dağlarıyla, çiçekleriyle ilişkisi çok farklıydı. Özellikle Zagrosları çok severdi. Heval Emine denilince hemen herkesin aklına Zagros sevgisi gelir. Cîlo, Çarçela… Orada çok büyük emek de verdi. Arkadaşlarla muazzam bir buluşma ortaya çıkardı. Hem arkadaşlarla hem de Zagros’un doğasıyla ilişkisi çok derindi. Belki de tarihsel bir buluşma gibiydi. İnsanlığın ilk kültürel gelişiminin yaşandığı coğrafyada onun hissedişi gerçekten çok derindi.

Orayla ilişkisi aşklı bir ilişki düzeyindeydi. Sıradan bir çalışma, sıradan bir yer alış değil; gerçekten çok büyük bir anlam verme düzeyi vardı. Özellikle Zagros hattı açısından söyleyelim: Heval Emine’nin dağlarla ilişkisi, doğayla ilişkisi çok farklıydı. Bunu ekolojik olarak ifade edince biraz kuru kalıyor. Onun doğayla, çiçeklerle, hayvanlarla ilişkisi. İnsan ilişkilerine nasıl bir anlam katmak istiyorsa, devrimciliği nasıl etik ve estetik değerlerle temsil ediyorsa, doğayla ilişkisi de öyleydi. Bir ağaçla, özellikle çiçeklerle ilişkisi çok etkileyiciydi.

Özellikle Nergis çiçeklerini çok severdi ve her bahar büyük bir sevinçle, coşkuyla, gülerek karşılardı baharın çiçeklenmesini, doğanın canlanışını, ağaçların çiçek açışını. Kürdistan dağlarının her tarafı güzeldir, insana büyük bir sevinç verir. Heval Emine’nin doğayla ilişkisi de böyleydi. Onları canlı gören, onlarla konuşan, sevgisini veren ve onlardan da sevgi alabilen bir özelliği vardı.

ISRARLA DAĞA GİTMEK İSTEDİ

Heval Emine’nin savaşla ilişkisi de ilginçti. Önderlik sahasında da biz aynı dönemde bulunduk.

Önderlik sahasında normal devre eğitimini bitirdikten sonra, aslında Önderlik, Heval Emine’yi Türkiyeli bir arkadaş olarak biraz daha halk çalışmaları içerisinde görmek, Kürtçesini geliştirmesini sağlamak, Kürt halk gerçekliği içerisinde daha da olgunlaşmasını, pişmesini, örgütsel anlamda tecrübe kazanmasını ve bir süre Önderlik sahasında kalmasını istiyordu. Böyle bir planlama vardı, öyle bir düzenleme yapılmıştı.

Heval Emine bunu duyunca günlerce ağlamıştı. Gözleri artık şişecek kadar ağlamıştı. Çünkü ısrarla dağa gitmek istiyordu. O dönem Önderlik her arkadaşla sözleşme yapıyordu. Heval Emine ile de  diyalogları oldu. Videokasetlerde de vardır; Önderlik düzenlemeyi anlatıyor, Heval Emine ise ısrarla dağa gitmek istediğini, Kürdistan dağlarına gitmek, savaşmak istediğini belirtiyor. Önderlik de ısrarla soruyordu: “Niye bu kadar ısrarlısın? Türkiyeli bir arkadaşsın. Tamam, bir Kürt olsa, Kürt olmaktan kaynaklı bir çelişki yaşar ve savaşmak isteyebilir. Ama Türkiyeli bir arkadaş niye günlerce ağlayacak kadar, gözlerini şişirtecek kadar ısrar ediyor?” Önderlik bunu anlamak istedi, sordu. “Niye bu kadar savaşı dayatıyorsun?” dedi. Heval Emine de neden gitmek istediğini anlattı. Önderlik bir türlü ikna olmadı. Bir espriyle “Sen de aynı Kartal Tibet gibi konuşuyorsun” dedi. Kartal Tibet o dönemin filmlerinde savaşçı rolleriyle bilinen bir aktördü.

Heval Emine çok ısrar etti dağa gitmek için. Ama bu kuru kuruya insan öldürmek için değildi. Gerçekten derinden hissediyordu. Türkiyeli bir arkadaş olarak, sömürgeci bir kimliğin ortaya çıkardığı bir öfke, intikam duygusu vardı. Heval Emine dağlara gelmek, savaşmakla bu öfkenin ve intikamın hesabını da görmek istiyordu. Katılımı hep bu temelde oldu.

Birçok kez arkadaşlar Heval Emine’yi dağa geldikten sonra farklı çalışmalara yönlendirmek istedi. Ama o ısrarla hep HPG, askeri çalışmalar içerisinde kalmak istedi. Bir dönem başka çalışmalara yönlendirildi, sonra yine kendi ısrarıyla geri döndü. Bu konuda hep kararlıydı.

Diğer yandan, dediğim gibi; genç arkadaşlarla güçlü ilişkiler kurmak, onları eğitmek, yetiştirmek, birlikte savaşmak, birlikte yaşamak… Zorlukların üstesinden beraber gelmek… O özgürlükçü, sanatçı ruhunu yoldaşlarıyla daha geniş bir zeminde paylaşmak, onu hep bu yöne yöneltti.

Heval Emine önemli bir arkadaştı. Çok anlatılacak yanı var. Şiir yazar, tiyatro yapar, oynardı. Evet Zagroslarda bir komutandı ama aynı zamanda savaşçılarına tiyatro gösterisi yapan bir tiyatrocu, sanatçıydı. Güzel şiirler okurdu. Sevgiyle, öfkeyle, hangi duyguysa; onu içten yaşayan ve yaşatan bir arkadaştı.

Heval Emine için söylenecek çok şey var. En temel özelliği, bir kadın devrimcisi olmasıydı. Kadının komünal özelliklerini zirvede yaşayan bir arkadaşımızdı. Onun anısını bu kadın devrimini daha da güçlendirmek, toplumsallaştırmak temelinde yaşatmak gerekir.

Aynı zamanda Türkiye devrimini ve Kürdistan devrimini birleşik, demokratik bir devrim olarak ele almak, bunun başarısını gerçekleştirmek de onun anısına verilecek cevaptır. Yani hem kadın devrimine hem de Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin birleştirilmesine başarıyla hizmet etmek gerekir.

Ona sözümüz bu temelde olacaktır. Ben şahsen Heval Emine ile paylaşımlarımıza böyle bir anlam veriyorum. Ama bütün örgütsel olarak da ona borcumuz var. Ona layık olmaya çalışacağız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz