Komelên Jinên Kurdistanê (KJK) Koordinasyonu açıklamasında şunlar belirtildi:
“Öncelikle Türkiye halkının onurlu Türkmen evladı olan ve halkların özgürlük mücadelesinin eşsiz devrimci militanı Emine Erciyes ile Ekin Amara Toldar ve Zîn Zagros yoldaşları büyük minnetle anıyor, aileleri başta olmak üzere yurtsever halkımıza başsağlığı diliyor, ideallerini zaferle taçlandırma sözümüzü yineliyoruz.
Önder APO 3. Dünya Savaşı’nın Ortadoğu’da yoğunlaştığı bir süreçte, 27 Şubat’ta ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ile başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’da toplumsal birlik, barış ve demokratik yaşamın yeniden kurulması için tarihi bir inisiyatif geliştirmiştir. Bu inisiyatif güncel siyasal bir taktik değil, paradigmasal ve stratejik bir inisiyatiftir. Barış ve Demokratik Toplum paradigmasının yaşamsallaşması ve Demokratik Cumhuriyet perspektifi, tüm halkların, kadınların, kültür ve inançların eşitlik ve özgürlük temelinde 21. yüzyılı kazanmasına yol açacaktır.
Önderliğimiz bu paradigmanın yaşamsallaşması için tek taraflı, iyi niyetli ve güven artırıcı adımlar atmış, Türkiye’ye karşı silahlı mücadele stratejisine son vermiş, silah yakma merasimi ile de halklar lehine kalıcı bir kazanıma dönüşmesinin toplumsal, siyasal zeminini yaratmıştır. Bu anlamda Önder APO, baş müzakerecimiz ve siyasi önder olarak bu sürecin birinci aşamasının başarısı açısından rolünü oynamış, yapılması gerekenleri yapmıştır.
Bu sürecin birinci aşamasında DEM Parti heyetinin İmralı’ya gidişi ve Önder APO ile yürütülen tartışmalar, partiler arası bu süreçle ilgili olarak görüşmelerin gerçekleştirilmesi, yine Meclis bünyesinde bir komisyonun oluşturulması önemli gelişmelerdir. Ancak Kürt sorununun çözümüne dair devlet ve AKP iktidarının sürecin ilerlemesi için atması gereken somut adımlar açısından herhangi bir gelişme ortaya çıkmamıştır.
KOMİSYON İKTİDAR HESAPLARININ ARACI HALİNE GELMEMELİ
Önderliğimizin Türkiye’yi demokratikleştirme çabası karşısında, AKP hükümetinin küçük hesaplarla iktidarını güçlendirme, oyalayarak Özgürlük Hareketimizi tasfiye etme politikaları geçmiş süreç deneyimlerinden de görüldü ki sonuç almadı. Kürt sorununu sadece silahsızlandırma yöntemiyle çözmede ısrar eden, Türkiye’nin demokratikleşme sorunu olarak görmeyen zihniyet, bu sürecin başarıya ulaşması önünde engeldir. Kürt sorununun çıkış nedenlerini tartışmadan, Kürt halkının yüzyıldır yok sayılan, inkâr edilen kimliği, dili, kültürü ve örgütlenme hakkı yasalarca güvence altına alınmadan geliştirilen her yaklaşım, çözümsüzlükte ısrar demektir. Kürt kadınlarının komisyon karşısında, yıllarca karşılaştıkları yok sayma ve inkâr yaklaşımıyla karşı karşıya kalmaları, bu sürece yaklaşımın başka bir örneği olmuştur. Bir toplumun anadilini dahi tanımayan zihniyetin, onun varlığını tanıması ve sorunlarını çözmesi beklenemez. Kürt halkının ve Kürt kadınlarının varlığına, kimliğine ve diline bu yaklaşımı şiddetle kınıyor, komisyonu bu yanlışı düzeltmeye; demokratik toplum ve kadınları da bu politikalar karşısında aktif mücadele yürütmeye çağırıyoruz. Komisyon, adının gereği olarak Türkiye halklarının genel çıkarları yerine küçük iktidar hesaplarının bir aracı haline gelmemeli, tarihin yüklediği sorumlulukla, birleştirici ve bütünleştirici bir anlayışıyla demokratik çözümü toplumsallaştırmalıdır.
Bir yandan Türkiye’de Kürtlerle çözüm söylemleri geliştirilirken, diğer yandan Kürdistan’ın diğer parçalarına yönelik tehdit ve savaş söylemleri, siyasal partilere, yerel yönetimlere karşı uygulanan kayyım politikaları ve operasyonlar, Barış ve Demokratik Toplum sürecine darbe niteliğindedir. Kürt sorununun çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini darbeleyen bu politikalar, toplumda barış ve demokratikleşme arayışını zayıflatmaya yöneliktir. Genel olarak tüm bu yaklaşım ve politikalar, sürecin gelişimine hizmet etmemekte ve ikinci aşamaya evrilmesini engellemektedir.
ÖNDER APO’NUN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMADAN ÇÖZÜMÜN GELİŞMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR
Özellikle de Önder APO’nun hala İmralı zindan koşullarında tutulması, özgür iletişim ve çalışma koşullarının sağlanmaması, müzakereyi ifade eden ikinci evreye geçişi tıkatmaktadır. Önderliğimizin fiziki özgürlük ile toplumsal özgürlüğü bütünlüklü ve birbirine bağlı ele aldığı, tüm halkımız ve kamuoyu tarafından bilinmektedir. Kürt sorununun demokratik ve siyasi çözümünün baş müzakerecisi olan Önder APO’nun fiziki özgürlüğü gerçekleşmeden, tüm kesimlerle özgürce iletişim ve çalışma koşulları oluşmadan, Barış ve Demokratik Toplum sürecinin kalıcı barışa ulaşması mümkün değildir.
Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi olarak Önder APO’nun fiziki özgürlüğünün sadece bu sürecin değil, tüm süreçlerin temel hedefi ve vazgeçilmez mücadele gündemi olduğunu, yurtsever halkımıza ve kamuoyuna bir kez daha önemle belirtiyoruz. Bu konu tartışılamaz, araçsallaştırılamaz, küçük hesapların pazarlık konusu yapılamaz. Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan tüm sorunların çözümü Önderliğimizin fiziki özgürlüğüne bağlıdır. Başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu halklarına yüzyılları kazandıracak böylesi bir fırsatın yaratıcısı ve çözümün baş müzakerecisi olan Önderliğimize yaklaşım, barış ve demokratik çözüm sürecine yaklaşımın temel ölçüsüdür. Toplumsal sorunlar, ancak tarafların eşit koşullarda ve demokratik müzakere anlayışı ile çözülebilir. Önder APO’nun fiziki özgürlüğü sağlanmadan, eşit koşullarda müzakere yapılmasının önü açılmadan çözümün gelişmesi mümkün değildir.
Barış ve demokratik çözüm sürecinin akamete uğramadan ilerlemesi ve sonuca ulaşması için, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin aldığı karar temelinde umut hakkının gerekleri ertelenmeden gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Önderlik fiili ve tek taraflı geliştirilen sürecin birinci aşamasını başarıyla tamamlamıştır. Artık iyi niyet adımlarıyla süreç daha fazla yürütülemez. Devlet, bu sürecin ikinci aşaması olan müzakerenin gerekli kıldığı adımları zamana yaymadan atmalıdır.
KOMİSYON ÖNDER APO İLE GÖRÜŞMELER YAPMALI
TBMM bünyesinde oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Önder APO ile gerektiği kadar görüşmeler yapmalıdır. Silahsızlandırma eksenli yaklaşım yerine, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümüne yönelik yasalar hazırlayarak TBMM’ne sunmalıdır. Komisyonun yürüttüğü çalışmaları kamuoyu ile paylaşması ve çözüm sürecinin toplumsallaşma çalışmalarını yaygın bir biçimde yürütmesi, Türkiye halklarının temel beklentisidir.
TBMM’nin Kürt sorununun çözümünü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak özgürlük ve demokratik entegrasyon yasalarını çıkarması elzemdir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve AKP Hükümetinin TBMM bünyesinde tüm siyasi partilerin dahiliyeti ile barış ve demokratik toplum çözüm sürecini bu adımlar temelinde barış, kardeşlik, demokratikleşmeyi içeren kalıcı çözümle sonuçlandırması, Türkiye’ye kazandıracak, karşı karşıya olduğu her türlü sorunu çözmesini sağlayacak ve tehlikelerden koruyacaktır.
Barış ve demokratik toplum çözüm sürecinin başarıyla sonuçlanması için halklarımızın ve demokrasiden yana tüm kesimlerin de tarihi sorumlulukları vardır. Kuşkusuz bekleyerek, izleyerek sürecin kalıcı çözüme ilerlemesi sağlanamaz. Tüm toplumsal kesimlerin örgütlü mücadelesi ve sorunun çözümüne yönelik demokratik taleplerini sürekli gündemde tutması hayati önemdedir.
Bundan hareketle topluma ve siyaset alanlarına dönük geliştirilen tüm saldırılar karşısında halkların demokratik ittifak anlayışı temelinde mücadele yürütmesi, bu süreci zayıflatmayacak tam tersine demokratik gelişimine daha da hız kazandırarak güçlendirecektir. Barış ve demokratik toplumu geliştirme sorumluluğu, toplumun öz iradesine aittir. Devletten bekleme yaklaşımına girmeden Barış ve Demokratik Toplum mücadelesini büyütmek, büyük bir coşku ve inançla her yerde komünal örgütlenme seferberliğini geliştirmek, bu sürecin asli görevi ve olmazsa olmazıdır. Önder APO’nun belirttiği gibi varlık mücadelesi başarıldı, sıra kurtuluş ve demokratik inşanın başarılmasında.
Bu temelde başta kadınlar olmak üzere tüm demokratik güçleri ve yurtsever halkımızı Önder APO’nun Fiziki Özgürlüğünü Sağlama Hamlesini büyütmeye, 9 Ekim komplosunun 28. yıl dönümüne yaklaşırken her dönemden çok daha güçlü bir biçimde kitlesel eylem ve etkinliklerle uluslararası komployu protesto etmeye çağırıyoruz.”