HPG Komutanlarından Murat Karayılan, 4 Kasım 2019 yılında Türk devletinin hava saldırısı sonucu şehit düşen PKK Merkez Komite Üyesi ve Apollo Akademiler Komutanı Koçero Urfa’yı anlattı.
Şehit Koçero Urfa’nın 28 yıl boyunca aralıksız bir şekilde harekete hizmet ettiğini vurgulayan Karayılan, “Koçero gibi arkadaşları yaşatmak istiyoruz. Anılarını yaşatmak, eksikliklerini hissettirmemek, hayallerini hakikate ulaştırmak istiyoruz. Ancak bu şekilde onları temsil edebiliriz. Çünkü böyle dürüst, samimi arkadaşların davalarını muhakkak başarıya ulaştırmalıyız. Bize düşen görev budur. Böyle kahraman, öncü arkadaşlara borçluyuz.” diye konuştu.
HPG Komutanlarından Murat Karayılan, şehit Koçero Urfa’yı şu sözlerle anlattı:
Rêber Apo öncülüğünde yürütülen Kürdistan özgürlük mücadelesi birçok fedai ve kahramanı tarihe mal etti. Bu fedailer ve kahramanlar yaşamlarıyla, emekleriyle, duruşlarıyla, fedakârlıklarıyla bir düzeyi temsil ettiler. Bu kahramanlardan biri de heval Koçero idi.
Heval Koçero, diğer ismiyle Metin Arslan, aslen Rihalıdır ama Nizip’te dünyaya geliyor. Nizip, bilindiği gibi Antep’e bağlıdır. Rêber Apo’nun ailesindendir. Bundan dolayı çocukluğundan itibaren Rêber Apo’yu merak ediyor, çıkışını anlamlandırmak istiyor. Özellikle 12 Eylül 1980 cuntası döneminde çok büyük baskılar vardı. Heval Koçero da o dönem 10-11 yaşlarındadır, okula gidiyor. Fakat okula gitmeye çok meyilli değildir; her zaman nasıl gerilla olabileceğini merak ediyor. ‘Acaba gerilla nedir?’ diye merak ediyor, Rêber Apo’yu merak ediyor. Çocukluğu bu şekilde geçiyor. Hatta çoğu zaman evde sıkılıyor, Amara’ya gidiyor, halasının yanında kalıyor, yani Üveyş Ana’nın yanında kalıyor. Ondan Rêber Apo’nun nasıl biri olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Orada biraz nefes alıyor. Bu yüzden yaz aylarında Üveyş Ana’nın yanına gidiyor.
ÜVEYŞ ANANIN TEŞVİKİYLE ÜNİVERSİTEYE GİDİYOR AMA ASIL AMACI GERİLLA OLMAK
Aslında üniversiteye gitmek istemiyor ama ailesi gitmesini istiyor. Çünkü asıl düşüncesi harekete katılmaktır. Fakat Üveyş Ana’nın teşvikiyle üniversiteye gidiyor. Onu dinliyor. İzmir 9 Eylül Üniversitesi’nde İktisat-Maliye okuyor. Üniversiteye gidince evden ayrılıyor ve o zaman arayışları daha da artıyor. Biri Amedli, diğeri Siverekli iki arkadaşla tanışıyor ve üniversitede birlikte çalışmalara başlıyorlar. Bir süre sonra Hareket’le de ilişkiye geçiyorlar. Komalên Ciwan çalışmalarında yer alıyor. Harekete katılmak isteyen gençleri örgütlüyor, gönderiyorlar. Ayrıca üniversitede propaganda çalışmaları yapıyorlar.
Heval Koçero, en son üniversitenin genel sorumlusu oluyor. Ama artık çıkmak istiyor.
Birkaç arkadaşıyla birlikte 1992 yılında katılım sağlıyorlar. Heftanîn’e ulaşıyor. Yeni savaşçı devresini Heftanîn’de görüyor. O dönem üniversite okumuş, gelişmeye açık arkadaşları Heftanîn’den Önderlik Sahası’na, akademiye gönderiyorlardı. Gönderilen bir grup arasında o da vardı. Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gidiyor. Orada Rêber Apo’yu görüyor. Zaten Önderliği görme, tanıma hasreti çekiyordu.
Heval Koçero çok okuyan bir arkadaştı. Önderlik sahasında yaklaşık bir yıl kalıyor. Devre eğitimi görüyor, sonra da yoğunlaşmada kalıyor. Yoğunlaşma sürecinde, o döneme kadarki Önderliğin konuşmalarını, yeni kongre ve konferansın belgelerini hepsini okuyor. Hem araştırmayı hem okumayı esas alıyordu. Bu yüzden Önderlik sahasında kaldığı süreçte Rêber Apo’yu, çizgisini, ölçüsünü tanıyor; ailevi bir durum olmadığını, bunun ideolojik bir mesele olduğunu anlıyor. Prensip sahibi olması gerektiğini öğreniyor ve bu şekilde derinleşiyor.
Önderlik Sahası’nın ardından 1993 yılında konumlanması Zelê’ye yapılıyor. Bir süre Zelê’de kalıyor, daha sonra Zagros eyaletine geçiyor. Zagros eyaletinde askeri çalışmalarda görev alıyor. Önce takım, sonra bölük, zaman zaman karargâh komutanlığı görevlerini alıyor.
KENDİSİNİ HAREKET’İN HİZMETKARI OLARAK GÖRÜRDÜ
Heval Koçero’nun temel özelliklerinden biri, Rêber Apo’dan aldığı eğitimlerle tanıdığı çizgiye çok bağlı olmasıydı. Askeri sistemde heval Koçero eyalet komutanlığına kadar yükseldi. En son Garê Eyalet Komutanı’ydı. Fakat daha çok eğitim alanında çalışmaları ve emekleri olmuştur. Zaten çok okuyan bir arkadaştı, Apocu ideoloji ve felsefede bir düzeye ulaşmıştı. Kendisini ideolojik, örgüt çizgisinde derinleştirmişti ve bu şekilde prensipli Apocu bir militan olmuştu. Yaşam tarzında prensipleri esas alırdı. Ciddi, derinliği olan bir duruşa sahipti; laubalilik yoktu duruşunda. Kariyer edinmek gibi bir özelliği yoktu; çok mütevazı, çok saygılı bir yaklaşım sergilerdi. Bu şekilde etrafındaki yoldaşların da sevgisini kazanıyordu.
Mesela Rêber Apo’nun dayısının oğlu olduğunu kimsenin bilmesini istemezdi. Arkadaşlar kendi aralarında söylüyorlardı ama o istemezdi kimsenin bilmesini. Bu şekilde görev almak, bir yerlerde olmak istemezdi; kendisini Hareket’in hizmetkârı olarak görürdü. Daha fazla hizmet edip Apocu militan olmak istiyordu. Esas görevi, aşkla yaptığı şey buydu. Bu yüzden de yıllarca akademi eğitimlerinde yer aldı.
Apollo Akademisi bölümlere ayrılır; ideolojik, askeri ve teknik bölümleri vardır. Toplamda on okuldur. Heval Koçero bu akademilerde çok büyük bir emek verdi. Çok önemli bir rol oynadı, yüzlerce hatta binlerce gerilla yetiştirdi. Rêber Apo çizgisinin, ideolojisinin gerillada gelişmesi için büyük bir emek sarf etti. Hem ciddi duruşuyla hem prensipli, ölçülü yaşamıyla öncülük edecek bir düzeye getirdi kendisini. Hem ideolojik, felsefi, örgütlü yönünü hem de askeri yönünü geliştirmişti.
EMEĞİYLE ÖNCÜLÜK EDECEK NOKTAYA ULAŞTIRDI KENDİSİNİ
PKK’nin 11. Kongresi’nde PKK Merkez Komite Üyesi olarak seçildi. Heval Koçero, partimiz PKK’nin Merkez Komite üyesiydi. Zaten Apollo Akademilerinin Genel Komutanı’ydı, öncülüğünü yapıyordu. Kendi emekleriyle öncülük edecek noktaya ulaştırdı kendisini. Bu tamamen onun emekleriyle oldu.
Görevlere çok bağlı bir arkadaştı. Görevlerini başarıyla yapmak için çok çaba sarf ediyordu, çok ciddi ele alıyordu. Görevleri erteleme ya da kulak ardı yapma gibi bir şey heval Koçero’da yoktu. Heval Koçero’yu tanıyan her arkadaş, onu bu özellikleriyle tanıyordu. Hem arkadaşlara hem değerlere saygısıyla, Rêber Apo çizgisine, şehitler çizgisine bağlılığıyla, duruşuyla, yaşamıyla, söylemlerini pratikleriyle tamamlıyordu. Bu yüzden arkadaşlar arasında çok seviliyordu. Böyle bir komutandı.
KOÇERO İÇİN PRENSİPLER ESASTI, TASFİYECİLERE KARŞI NET BİR DURUŞ SERGİLEDİ
Heval Koçero için prensipler esastı. Mesela tasfiyecilik sürecinde, 2003-2004 yıllarında aramızda tasfiyeci bir grup çıktı. O grup içinde Ferhat da vardı. Yani Osman Öcalan. Ferhat, tasfiyeci grubu hâkim kılmak için birçok yönteme başvuruyordu. Bu yöntemlerden bazıları hemşericilik, ailecilikti. Hareketin yönetimi Önderliğe karşıdır ama açık açık ‘Önderliğe karşıyız’ diyemiyorlar. O yüzden ‘Rihalılara karşıyız’ diyorlardı. Çünkü tasfiyeci grupta Rihalılar da vardı. Bu iddia ve söylemlerine karşı heval Koçero’nun duruşu, yine aynı bölgeden olan diğer bazı arkadaşların mücadeleci duruşu, tasfiyeci grubun iddia ve söylemlerini boşa çıkardı.
Ferhat, heval Koçero’ya fazla yaklaşamıyordu çünkü daha en başlarda Zelê’de, bu Rêber Apo’nun yanından gelmiş; hemşericiliğe, akrabalığa değil çizgiye bağlı; okumuş, prensipleri olan biridir; yani Rêber Apo çizgisine bağlıdır; bu akrabamdır, bu hemşerimdir, gibi şeyleri esas almıyor. Ferhat bunu çok iyi biliyordu. Bu yüzden herkesin üzerinde oynuyordu ama Koçero’dan uzak duruyordu. Çünkü Koçero’nun ona gerekli cevabı vereceğini biliyordu ve Rêber Apo çizgisinden başka hiçbir şeye evet demeyecekti.
Heval Koçero, duruşuyla, söylemleriyle net biriydi. Normalde sessizdi fakat kendisi ile diyalog kuran, kendisiyle kalan, yaşayan bilirdi ki bu kişi sadece Rêber Apo’nun çizgisine ve ölçülerine bağlıdır; kandırılabilecek biri değildir, kararlı bir duruşa sahiptir. Onunla diyalog kuran, tartışma yürüten biri bu durumu anlardı.
FİKRİ VE ZİKRİ BİRDİ, KENDİSİNİ TAMAMEN DAVAYA ADADI
Heval Koçero, tüm yaşamını davaya verdi, başka bir şey düşünmedi. Mesela hasta olduğunda hastalığını bile düşünmezdi. Kendisini bu şekilde tamamen davaya adamıştı. Tüm çabaları daha fazla hizmet etmekti. Merkez Yürütme Komitesi üyesiydi ama öyle olduğu anlaşılmazdı; çok emekçiydi. Kurumlarla ilgileniyordu, arkadaşlarla ilgileniyordu, aynı zamanda akademilerin tüm planlamarını o yürütüyordu. En önemli özelliği de fikri ve zikri birdi. Çok geliştirmişti kendisini. Belki tüm Apocular böyledir ama heval Koçero’nun esas özelliği, dediğim gibi fikri ve zikri birdi; nasıl ders veriyorsa öyle de yaşıyordu.
Belki dört dörtlük değildi; mesela örgütlemede, planlamada elbette eksiklikler çıkıyordu. Dört dörtlük bir arkadaştı diyemeyiz ama Rêber Apo çizgisinde fedakârlığı geliştirdi. Bir fedai olarak, bir emekçi olarak Hareket’e eksiksiz bir şekilde hizmet ederdi. Belki farklı yol-yöntem konusunda her şeyde dört dörtlük değildi ama dediğim gibi duruşuyla, prensipleriyle bir öncüydü. İdeolojik, felsefi ve askeri bir düzeyi vardı. Mücadelemizin emek sahibiydi; birçok arkadaşımızın, kadromuzun üzerinde heval Koçero’nun emeği vardır. Biz de uzun bir süre birlikte çalışma yaptık. Genel olarak bizim üzerimizde de emeği var.
TÜM GÜCÜNÜ DAVAYI BAŞARIYA ULAŞTIRMAK İÇİN KULLANDI
Heval Koçero, Medya Savunma Alanları’nda 4 Kasım 2019 yılında düşmanın suikast yöntemiyle hava saldırısına uğradı. Bir grup arkadaş bir aradaydı. Toplantıları vardı, bazı arkadaşlar yaralandı fakat heval Koçero şehit düştü. Şehit düşen tek kişi oldu; o da heval Koçero idi. Toplantıyı yönetiyordu. Düşman belki o kadar tahmin etmiyordu çünkü kapalıydı ama bir talihsizlik oldu. Bizim için önemli bir kayıptı.
Heval Koçero, Kürdistan özgürlük mücadelesi için, devrim için daha fazla rol oynayabilecek bir yoldaştı. Yaşamının son anına kadar, 28 yıl boyunca aralıksız bir şekilde harekete hizmet etti; uzun bir süre daha hizmet edebilirdi. Sıradan biri değildi, dava insanıydı. Dava için kendisini feda etti. Tüm gücünü, yeteneklerini davayı başarıya ulaştırmak için kullandı.
BİZİM İÇİN ŞEHADETİ ÇOK AĞIR OLDU, ONLARI YAŞATMALIYIZ
Dediğim gibi daha fazla rolü ve hizmeti olabilecek bir arkadaştı. Bu yüzden beklenmedik şehadeti, belki tartışma ve araştırma konusudur ama orada böyle bir kayıp vereceğimizi beklemiyorduk. Bu şekilde bir kayıp vermek bizde büyük ve ağır bir üzüntü yarattı.
Koçero gibi arkadaşları yaşatmak istiyoruz. Anılarını yaşatmak, eksikliklerini hissettirmemek, hayallerini hakikate ulaştırmak istiyoruz. Ancak bu şekilde onları temsil edebiliriz. Çünkü böyle dürüst, samimi arkadaşların davalarını muhakkak başarıya ulaştırmalıyız. Bize düşen görev budur. Böyle kahraman, öncü arkadaşlara borçluyuz. Ama dediğim gibi üzerimize düşeni yapmamız, eksikliklerini gidermemiz ve davalarını başarıya ulaştırmamız gerek. Kendilerini feda eden bu kahraman, fedai şehitlerin izinden giderek Rêber Apo çizgisinde militanlar olmalıyız. Bu kahramanlara olan borçlarımızı ancak bu şekilde ödeyebiliriz. Ne kadar Rêber Apo çizgisinde kararlı bir duruş sergilersek, Rêber Apo ile ne kadar yeterli yoldaşlık kurarsak, kahraman şehitlerimize olan borcumuzu o kadar ödemiş oluruz. Bu temelde onları özgürlük mücadelesinde yaşatmalıyız. Bu temelde bir kez daha “Koçero namirin, şehîd namirin” diyoruz.