Rojava devrimi 21. Yüzyılın devrimidir – II –

0
966

Rojava devrimi sahiplenilmeden “özgürlük istiyorum” demenin bir anlamı olmaz

Düşünün devrim öncesi Arap kadınlarının durumu neydi. DAİŞ’in gelmesiyle daha da kötüleşti. Ama bugün o Arap halkları, Arap kadınları dünyaya karşı çıkıyor. DAİŞ’in giydirdiği o çarşafları atıyor ise aslında orada karanlığı üzerinden atıyor demektir. Nasıl Orta çağ karanlığına karşı insanlar, kadınlar özgürlüğe koştuysa bugün de verilen aslında aynı mesajdır. Belki o zaman bu kadar teknoloji gelişmemişti, bütün dünya resmin bütününü görmüyordu. Ama bugün bütün insanlar bu resmi gördü. Burada karanlığa karşı nasıl mücadele verilmesi gerektiği ortaya çıktı. Bundan sonra önemli olan bu mesajı her yerde doğru uygulamaktır. Aslında burada benim demek istediğim, dünya kadınları ve insanlık için gerçekten varsam ve devrimciysem ve özgürlük istiyorum diyorsam o zaman Rojava devrimini sahiplenmek gerekir. Rojava devrimi sahiplenilmeden “özgürlük istiyorum” demenin bir anlamı olmaz. Rojava’da Kürt kadınları, Arap kadınları, Ermeni kadınları, Süryani kadınları, Çerkes kadınları, Türkmen kadınları, başka halkların kadınları, Arjantin’den, İngiltere’den, Avrupa’nın birçok ülkesinden, Türkiye’den, Türk sol hareketlerinden tüm kadınlar oradaydı. Onca farklı halklardan kadının orada bulunması sadece bir parça toprağın özgür olmasına dönük değildi elbet. Orada olmalarının nedeni kadın özgürlük düşüncesinin, felsefesinin var olmasıydı. İlk kez kadınların kendi çaba ve emekleriyle var oluyordular. Kendi kimlik ve rengiyle kendi yaşamlarını örüyordular. Kendi kaderlerinin sahibi olmuştular. Bu sadece Rojavalı kadınlar için değil, Ortadoğu, bütün bir dünya kadınları için önemliydi. Dolayısıyla kadınlar tarafından örülmüş bu devrimin daha da yükseltilmesi ve daha da güçlü örülmesi için öncelikle kadınların sahiplenmesi gerekiyor.

Ekim Devrimi kadın devrimi olan Rojava Devrimiyle tamamlanmış oldu

20.yy’da Ekim Devrimi hem ulusal kurtuluş mücadelelerine hem de sınıf mücadelelerine, büyük bir ilham oldu. 21.yy devrimi olarak tanımlanan Rojava Devrimi böylesi bir rol oynayabilir mi?

Evet, Rojava devriminin bu kadar tecrit altında tutulması, bu kadar saldırı geliştirilmesinin nedeni budur. Rojava devriminin şifresini çözersek, bunu rahatlıkla görebiliriz. Ekim Devrimi’ne karşı da faşizm topyekûn bir saldırı gerçekleştirmişti. O nedenle Kobane savaşında şu sözü söyledim. Dedim ki, ‘burası Stalingrad’dır’. Stalingrad o zaman neye karşı mücadele etmişti? Sloganı “faşizme geçit vermeyelim!” Sosyalizmi kurmak için, sosyalizmi yaratmak için faşizme geçit vermeyelim deniyordu. Aslında Rojava Devrimi’de, Kobane’de “faşizme geçit vermeyelim” ile başlatılmıştı. faşizm kendisini Kobane’de var ederek her tarafa yaymak istiyordu. Bugün Sosyalizmin bayrağı Rojava da dalgalanmaktadır. Hatta reel sosyalizmin yetersiz, eksik yanlarını da aşarak, kadın özgürlükçü çizgiyle buluşturularak daha derinleştirilmiş, kendi gerçek özüne kavuşmuş bir sosyalizm gerçeği var edilmek isteniyor. Dolayısıyla Stalingrad’da kapitalist sitemin üst aşaması ve bir şekilde türevi olan güçler reel sosyalizme her yönüyle saldırdığı gerçeği vardı. Bu güçler bu günde Ekim Devrimi gerçeğinde Rojava devrimine saldırıyorlar. Dün Ekim devrimine karşı  yaşadıkları korkuyla bu gün Rojava Devrimine karşı duydukları korku aynıdır. O dönem Ekim devrimi için diyorlardı ki, bütün bir insanlığa ve dünyaya ilham verdi, dünya için bir umut oldu, ezilenlerin kendilerini var etmek için, kendi özleriyle buluşmak için yeni bir yaşam yarattı. Sömürülen halkları uyanışa, kurtuluşa sevk etti. Günümüzde de binlerce genç, binlerce insan halen o felsefeye inanıp onun için mücadele ediyor. Bugün Rojava’da dünya ve insanlık için aynı şeyi ifade ediyor. Dolayısıyla Ekim Devrimi kadın devrimi olan Rojava Devrimiyle tamamlanmış oldu aslında.

Kadın devriminin belli bir mekana kavuşmasıyla beraber Jineoloji bilimi de beraberinde bir gelişim içine girdi. Dünyada bu devrimin öncülüğünü bu gün jineoloji yapıyor. Jineloji derken, toplumun özgürlük değerleriyle buluşmasını sağlamadır. Kadın devrimiyle, kadın rengiyle örülmüş bir toplumsallık olan özgür toplumu geliştirmektir. Elbette bu yeni bir yaşam tarzıdır, yeni bir özgürlüktür. Bunu deyince aslında erkeği de o kölelikten kurtarıp erkeği kendi özgürlüğü ile buluşturmayı da esas alan bir yaklaşımdır Jineoloji.

Rojava devrimi bütün dünya kadınlarının evi, onların özgürlük vahasıdır

Yani özgürleşen kadın özgürleşen Toplum, özgürleşen erkektir aynı zamanda.

Tabi özgürleşen kadın, özgürleşen toplumdur. Özgürleşen toplum da özgürleşen erkektir ve özgürleşen halktır aslında. Bu da günümüz koşullarında ancak devrimci halk savaşıyla gerçekleşebilir. Yani devrimci halk savaşı, halkların kendi iradesiyle kendi kaderini tayin etme savaşıdır. Onun için Rojava Devrimi bir halklar devrimidir ve halkların kendi verdikleri devrimci bir savaştır. Çünkü halklar, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve her yaştan insanlar bu devrimin içinde yer aldı. Bu devrim içinde kendini var ederek, öz savunmasını yaparak, kendi öz gücü, öz dinamiğiyle kendisini yeniden yarattı. Dolayısıyla halklara mal olan bu devrimi öncelikle kadınlar savunmalıdır. Dünya kadınları Rojava Devrimi karşısında pasif kalmamaları gerekir. Kalınırsa kadınlar açısından tehlike doğar. Rojava Devrimi Dünya kadınlarının önemli bir mevzisi haline gelmiştir. Rojava devrimi bütün dünya kadınlarının evidir, onların özgürlük vahasıdır. Dolayısıyla kadınların ortak evine bir saldırı varsa bütün dünya kadınları ortak olarak harekete geçmelidir. Sadece sembolik olarak alanlara ve sokaklara çıkmaları değil, elbette bunlar da önemlidir. Ama daha çok her gün Rojava devrimini daha güçlü var etmek için mücadele etmelidir. Rojava’ya her gün saldırı içinde olan AKP-MHP faşizmine karşı her yerde seslerini daha gür yükseltmeleri gerekir. AKP-MHP faşizmi sadece halkların katili değil, aynı zamanda kadın katilidirler.

Yani Rojava şu anda bir maket biçiminde ele alınabilir. Dünya için, herkes gelip ona bakabilir. Buradaki deneyimleri kendi bulundukları alanlarda uygulayabilir. Bugün Rojava’da Jinwar’dan tutun da jinolojiye, yaşam tarzından tutunda eşbaşkanlık sistemine kadar bunların hepsi önemli deneyimlerdir. Dolayısıyla Rojava Devrimi bütün insanlık için ve bütün dünya kadınları için yeni bir başlangıçtır.

Rojava Devrimi bütün kadınlar için bir manifestodur

Şunu mu demek istiyorsunuz, Rojava Devrimi bir başlangıçtı ama bitmedi devam ediyor

Tabii, aslında yeni başlıyor. Biz şimdi Rojava Devrimi diyoruz, Rojava Devrimi’ni kutluyoruz. O bir çocuğun doğum günü gibidir. O çocuk daha büyüyecek, o çocuk yeni yeni bilinçleniyor. Bilinçlenmesi ve olgunlaşması için tabi zaman gerekiyor. Dünyada herkesin, bütün ezilenlerin ve kadınların bunu sahiplenmesi gerekiyor. Herkes sadece bu çocuk nasıl büyüyecek diye bakarak beklememesi gerekiyor. O çocuğun özgürce büyümesi için, emek vermek, kendini katmak gerekiyor. Herkes kendi ülkesinde egemenlik sistemlerine karşı mücadele etmesi gerekiyor. Artık kimse bir örnek yok, ben nereden tecrübe alarak başlayacağım diyemez. Al sana bir manifesto, Rojava Devrimi bütün kadınlar için bir manifestodur. O manifestoyla kendisini örgütleyebilir, Latin Amerika’da da kendisini örgütleyebilir, Avrupa’da kendisini örgütleyebilir, Hindistan’da da kendisini örgütleyebilir, bu manifesto ve yol haritası olduktan sonra gerisi mücadele etmede ortaya çıkarılacak olan karar ve iradedir.

Özgürlüğe giden yolun haritası çizildi

Bu manifesto bugün herkese yol göstermektedir. Özgürlüğe giden yolun haritasıdır. Rota özgürlükten yana çizilmiş ise artık gerisi kolayıdır. Bu rotada ilerlemek gerekir. Yani kimse merak etmesin alabora olmaz. Yani bütün kadınlar bu manifestoyu okurlarsa, nasıl ki Halkların Önderi Öcalan, “ben Sosyalizmin Alfabesini okuduktan sonra dedim ki; ‘Muhammed kaybetti, Marks kazandı’.” Yani burada da ‘kapitalizm kaybediyor, kadın devrimi kazanıyor!’ Rojava Devrimi’ne dair sloganımızın bu olması gerekiyor. Devrimle beraber kapitalist sistem darbe yedi, kaybediyor, kadın devrimi kazanıyor. Herkesin bu manifestodan yararlanabilir. Çin’de de olabilir, Afganistan’da da olabilir, Pakistan’da da olabilir. Herkes ihtiyacına göre bir şeyler alabilir bu devrimden.

Ortadoğu’da en çok Araplar kadını köleleştirdi, ama bugün Arap kadını bu devrime öncülük yapıyor. Yüzlercesi bu devrimde şehit düştü. Arap kadınları, kızları, erkekleri şehit düştü. Halklar faşist DAİŞ’in soykırımından kurtarıldı. Onun için bu manifesto bütün kadınlar için bir yol göstergesidir ve herkesin buna karşı kendisini sorumlu görmesi gerekiyor.

Nerede olursak olalım kadınlar el ele verdiğinde yenemeyecekleri hiçbir güç yoktur

Kadınlara Bir Çağrınız Var mı?

Bütün dünya kadınlarına ve halklarına çağrım şudur; bugün faşizm her yerde, faşizm artık evlere giriyor. Bütün sokaklarda, bütün her yerde toplumu ve en çok da kadınları tehdit ediyor. Faşist erkek zihniyeti adeta bir hortlak gibi kadının nefes borularını tıkatmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Tecavüz ediyor, katlediyor, kadına özgür bir yaşam alanı bırakmak istemiyor. Türkiye’ye bakın nerede özgür bir kadın varsa gözaltına alıyor, göz göre göre işkence yapıyor, tutukluyor. Eşlerini katleden erkekler çığ gibi çoğalıp çoğalıp üzerimize geliyor. Buna karşı sessiz mi kalacağız? Hayır. Sesiz kalmamalıyız. Nerede olursak olalım bütün kadınlar el ele verdiğimizde yenemeyeceğimiz hiçbir güç yoktur. Rojava Devrimi bütün kadınların birliğini yarattı. YPJ sadece Rojava kadın ordusu değildir. Bütün kadınların intikam gücüdür. Hepimizin ordusudur. 21.yy’da kadınlar sadece bir orduya kavuşmadı. Aynı zamanda kadın özgürlük düşüncesine kavuştu. Artık bir manifestomuz var. Dünyada ilk defa, belki Ekim Devrimine kadınlar katıldılar, fakat sonradan devam etmediler. Nihayetinde bugün Rusya gerçeğine bakıldığında Ekim Devrimindeki kadının hali içler acısı. Köleleştirilmiş bir kadın gerçeği yarattılar. Fakat bugün Rojava’da YPJ özgür kadının teminatı olarak faşizme kök söktürmektedir. O nedenledir ki, Ortadoğu’dan, Avrupa’dan, Latin Amerika’dan kadınlar YPJ saflarına gelmektedir. Dolayısıyla feminist olabilir, inançlı olabilir, çevreci olabilir, eğer özgürlük için kalbi çarpıyor, özgür bir yaşam ve özgür bir kimlik için mücadele ediyorsa, aslında yer zaman çok önemli değil, birbirimizi hissedebilir ve birbirimiz için mücadele edebiliriz. Bir kez  daha belirtmek istiyorum, Rojava Devrimi bir manifestodur. Bütün dünya kadınları bu manifesto üzerinden kendisini örgütleyebilir ve hem de kendilerini savunabilirler.

Faşizmin bu kadar hortlatıldığı bir dönemde savunmasız olamayız

Savunmasız bir yaşam olmaz. Kendimizi savunmadan özgür bir toplumu yaratamayız. Kendimizi savunmadan özgür bir yaşamı var edemeyiz. Doğada nasıl ki bütün canlılar savunmasız olunca ölüme mahkum olma kanunu işliyor ise, kadınlar da savunmasız olunca ölüme mahkum olmuşlar demektir. İşte YPJ savunma ordusuyla bu ölüme mahkumiyeti bitirmek istemektedir. Savunmamızı sadece silahla değil, düşünce gücümüzü geliştirerek de yapmalıyız. Bu yönüyle dünya kadınlarının güçlü bir savunma sistemine ihtiyacı olduğunu belirtmekte yarar var. Son söz olarak, faşizmin bu kadar hortlatıldığı bir dönemde savunmasız olamayız. Bu temelde bir kadın Devrimi olan Rojava Devrimini 8. Yılı vesilesiyle bütün dünyaya insanlığına ve bütün kadınlara kutlu olsun diyorum. Şartlar ne olursa olsun, ne kadar üzerimize gelirle gelsinler bu devrimi devam ettireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Bulunduğumuz her yerde mücadelemizi sürdürecek, toprağa düşen şehitlerimizin ideallerini mutlaka gerçekleştirmenin sözünü tekrardan yineliyorum.

Amed PİRAN

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz