Sömürgeciliğe karşı intikam alma zamanıdır

0
1034

Dıjwar SASON

“Soykırım” denen şey bir toplumun ya da grubun maddi ve manevi açıdan imha sürecine alınarak yok edilmesi veya bunun için çaba sarf edilmesidir. Kürt halkı dünyada belki de örneği olamayan bir soykırım uygulamasıyla yüz yüzedir. Osmanlı’dan beyaz Türk faşizmine kadar uzanan bir politikayla Kürtleri tarihten silmek için soykırım politikası yürütülmektedir.  Türk devleti soykırım uygulamalarını devletin birinci önceliği haline getirmiş, tüm imkanlarıyla buna seferber olmuş, bu hedefine ulaşmak için toplumun ezici çoğunluğunu faşistleştirerek kendi ortağı haline getirmiştir. PKK direnişi bu soykırım politikalarını darbeleyerek süreci kesintiye uğratmış, Kürdü ve Kürdistan’ı yeniden dirilterek dünya gündemine taşımış, evrensel boyut kazandırmıştır. Bununla da sınırlı kalmayarak sadece Kürt ve Kürdistan ile yetinmeyen Önder APO evrensel bir düşünceyle kapitalist sisteme alternatif bir toplumsal sistemi geliştirerek yeni paradigmanın öncüsü, ideolojik ve felsefi Önderliği haline gelmiştir. “Kürt halk Önderi” nden “Halklar Önderi” ne yükselerek sistem karşıtı bütün toplumsal kesimlerin ilgi ve çekim merkezi haline gelerek evrensel bir karakter kazanmıştır.

Düşmandan intikam alacaksak Önderlik tarzıyla intikam almalıyız. Önder APO’nun intikam alma tarzını, yöntemini ve zihniyetini kavramalıyız. Sadece sisteme veya “düşmana karşıyım” demekle karşıtlık olunmadığını yaşanan tarihi örneklerden bilmekteyiz. Sistem karşıtı birçok hareket ve kişiliklerin nasıl sisteme endekslendiğini ve sisteme hizmet eder hale geldiğini görmekteyiz. Önderlik önce ideolojik kopuş sağladığı sisteme karşı örgüt kurarak işe başlamıştır. Düşüncede netlik, örgütsellik ve eylemsellik Önderliğin gelişim diyalektiğini ifade eder. Türkiye’de devrimci hareketlerin ve önderlerin tasfiye edildiği 1970 yıllarında Önderlik bunu görerek ilk işin yeni bir Önderlik olduğunu görerek çıkış yapmıştır. Devrimci mücadelenin önderliğine soyunarak sistemden kesin bir kopuş sağlamıştır. İbrahimlerin, Mahirlerin, Denizlerin miraslarının ancak bu biçimde sürdürüleceğini ve intikamlarının ancak bu şekilde alınabileceğini ortaya koymuştur. İkinci adım ise devrimci mirası sürdürecek, intikam alacak bir örgütsel gücün oluşturulmasıydı. Önderlik bir grup arkadaşla bunu da gerçekleştirerek “ideolojik örgütsel grup” sürecine geçmiştir. Ankara grup süreci bunu ifade eder. Türk sömürge sistemi daha o süreçte gelişen yeni önderlik ve örgütü fark ederek imha amaçlı yönelme kararı alarak 18 Mayıs 1977 tarihinde Antep’te Haki Karer’i katleder. Düşmanın amacı yeni önderliğin tasfiyesidir. Önderlik ve Devrimci Hareket ya mücadele sahasını bırakarak sineye çekilecek, diğer örgütlerin yaptığı gibi Avrupa’ya sığınarak mülteci haline gelecek ya da çok farkı bir çıkışla mücadeleyi yükseltme kararı alacaktı. Önderlik Haki Karer’in intikamı olarak devrime önderlik edecek yeni bir partinin kurulmasında karar kılmıştır. Türk sömürge rejimine karşı PKK’nin bir parti olarak tarih sahnesine çıkışı böyle gerçekleşmiştir. Sistemin her saldırısına karşı yeni bir devrimci hamle ve örgütle cevap verilmiştir.

12 Eylül 1980 askeri darbesi Türk devletinin Türkiye devrimci hareketini ve PKK’yi boğma amaçlı gerçekleştirdiği askeri bir darbeydi. Faşist askeri cunta Türkiye sol hareketini dağıtmış esas olarak PKK’yi hedefine almıştır. Birincisi; Kürdistan’da halkı her türlü faşist baskı, işkence ve terör uygulamalarıyla kırmayı, dağıtmayı ve ülkeden uzaklaştırarak örgütsüz bırakmayı amaçlamıştır. Bunun için Kürdistan’ı baştan başa yeniden işgal etmiştir. İkincisi; esir düşen PKK öncü kadrolarını Diyarbakır zindan süreciyle teslim alarak partiyi dağıtmak, öncüsüz bırakarak devrimci direnişi yok etmek istemiştir. Üçüncüsü; Hareketi ve Önderliğini imha etmek amacıyla Ortadoğu’daki bazı güçlerle de iş birliği yaparak çeşitli komplolar planlanmış ve saldırılar gerçekleştirmiştir. Daha o zaman PKK karşıtı TC, İsrail ve KDP ittifakı kurulmuş Kürdistan’da gelişecek Devrimci Halk Savaşını engellemek ve yok etmek için arayışlara girilmiştir. Silahlı halk savaşının gerçekleşmemesi için KDP büyük engeller çıkartmış, çeşitli komplolar yaparak silahlı direniş için Kuzey Kürdistan’a geçiş yapmaya çalışan Şahin Kılavuz ve grubunun katledilmesine varan ihanete girmiş ve komplolar gerçekleştirmiştir.

12 Eylül faşist cunta yönetimine karşı Mazlum Doğan ve Dörtler ile başlayan ve Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek öncülüğünde devam eden Diyarbakır Zindan Direnişi faşist cuntaya geri adım attırarak Kürdistan devriminde yeni bir dönemin başlamasında önderlik etmiştir. Önderlik zindan direniş şehitlerinin anılarına bağlılığın gereği ve vasiyetlerinin yerine getirmek için silahlı mücadelenin geliştirilmesini bir intikam olarak düşünerek bütün yoğunlaşmasını bu alana vermiştir. 15 Ağustos silahlı direniş atılımı bir intikam hamlesi olarak gelişerek Türkiye’de Kürdistan’da ve Ortadoğu’da yeni bir sürecin önünü açmıştır. Önderliğin büyük öfkesi ve intikam alma tarzı bir kez daha yeni atılımlarla devrimci harekete ivme kazandırmış ve yenilmez bir düzeye getirmiştir. 15 Ağustos silahlı direnişin büyük komutanı Egit (Mahsum Korkmaz) arkadaşın 28 Mart 1986’da şehit edilmesine karşılık Önderlik intikam olarak ordulaşma kararı vermiştir. ARGK olan Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu Egit arkadaşın anısına bağlılığın gereği ve intikamı olarak devrimci halk savaşının ordusu şeklinde tarih sahnesine çıkmış, kahramanlık çizgisinde efsanevi komuta ve savaşçılarıyla Kürdistan devriminde rolünü oynamıştır.

Görüldüğü gibi Önderlik düşmanın her yönelimine karşılık bir devrimsel hamleyle cevap vermiştir. Önderlikteki direniş tarzı tarihseldir, örgütseldir ve toplumsaldır. Siyasal, ideolojik ve askerî alanda kendini uygulayan bir tarzdır. Kendisi olmaktan çıkmış ve lanetlilik düzeyine getirilen, tarih, ülke ve halk gerçekliğinden kopan Kürt halkını tekrardan özüyle, tarihiyle ve ülkesiyle buluşturmak Önderliğin sömürge sistemine karşı en büyük intikam alma tarzı ve yöntemdir. Binlerce yıldır ataerkil, iktidar ve devlet kültürüyle düşürülen, yok sayılan köleleştirilen kadının ayağa kalkışı, örgütlenişi, ordulaşması ve kuruluş ideolojisine kavuşması Önderliğin beş bin yıllık sisteme karşı en büyük intikam alma eylemi olmaktadır. 15 Şubat 1999 komplosu kapitalist sistemin, küresel, bölgesel ve yerel işbirlikçi güçlerinin Önderlik şahsında Kürt Özgürlük Hareketini tamamen tasfiye etmek için planladığı tarihin en büyük komplosudur. Önderlik şahsında Özgürlük Hareketinin ve Özgürlük Hareketi şahsında da bir halkın imhası hedeflenmiştir. Önderliğin buna cevabı yine herkesin düşünemediği kendine has bir tarzda olmuştur. Komploya karşı sıra dışı bir yöntemle cevap vererek yeni bir paradigma, yeni bir örgüt ve mücadele tarzı geliştirerek ideolojik ve felsefik açıdan çok daha güçlü bir biçimde sistemin karşısına dikilmiş mücadele etmenin yol ve araçlarını açığa çıkartmıştır. “Şehitlere verdiğim sözün gereği özgür bir ülke ve halk yaratma amacıyla bunu geliştirdim” diyen önderlik mutlak anlamda yenilmezliğini kanıtlayarak tarihin en büyük intikam hareketinin Önderliğini üstlenmiştir. Önderlik intikam eyleminin ideolojik, stratejik, taktik önderliği olarak Devrimci Halk Savaşının Büyük komutanı rolünü oynamaktadır. Önderlik beş bin yıllık iktidarcı-devletçi sistemin ve onun son halkası olan kapitalist modernitenin ezdiği, sömürdüğü, yok saydığı, katliama uğrattığı halkların, ulusların, sınıfların, kadınların ve gençlerin özgürlük savaşının büyük Önderi ve intikam savaşçısıdır. Bu bakımdan Önderlik Tarihin en büyük intikam eylemcisidir. Önderlik demek intikam savaşçısı demektir.

Önderlik İmralı rejimiyle esaret koşullarında tutulmaktadır. Bütün yaşamını, enerjisini ve çalışmasını sistemden intikam almak için harcamıştır. Yirmi dört saati devrim ve mücadeleyle geçmektedir. Şehitlerimiz bu çizgide yürüyerek intikam ordusunun ölümsüzleşen neferleridirler. Önder APO’nun devrimci direniş çizgisini ve intikam alma tarzını temsil etmek, pratikleştirmek ve süreklileştirmek Önder APO’nun takipçileri ve militanlarına düşmektedir. Önderlik bunun bilinci yaratmış, stratejisini belirlemiş ve taktik düzeyini netleştirmiştir. Uygulamak bize düşmektedir. “Ben Önderliğe bağlıyım” diyen herkes bu çizgiyi düşüncede ve eylemde yerine getirmek durumundadır. Düşman her zamankinden daha fazla saldırmaktadır. Maddi ve manevi tüm değerlerimiz en iğren saldırılarla karşı karşıyadır. Halkımız faşizmin zulmü altındadır. Önder kadrolarımıza suikastlar düzenlenmektedir. Binlerce yoldaşımız zindanlarda işkence altında tutulmaktadır. Kürt kadınları tecavüze uğramakta ve katledilmektedir. Kutsal şehitliklerimiz en alçak yöntemlerle parçalanmakta ve yok edilmektedir. Şehit cenazelerimiz yol kenarlarına atılmakta, arazilere bırakılarak kurda-kuşa yem edilmektedir. Bizi var eden manevi değerlerimizin tümüne alçakça bir saldırı söz konudur. Güney Kürdistan’a yönelik işgal hareketi kapsamlı bir şekilde devam etmektedir. Siyasal demokratik kurumlarımıza saldırılmakta kayyım atanmakta ve gasp edilmektedir. Siyasi iradeyi temsil eden vekiller tutuklanmakta hapse atılmaktadırlar. Kürtler dillerinden dolayı sokak ortasında infaz edilmektedirler. Kürdistan dağları ve coğrafyası işgal edilmekte ve sürekli bombardıman altında yakılmaktadır. Sömürgeci Türk devleti Bakur, Başur, Rojava,  Şengal ve Maxmur’ a kadar tüm alanlarda halkımıza karşı katliamlar gerçekleştirmektedir. Kürdün varlığı, dili, kültürü, müziği yasaklanmıştır. Türk soykırım rejimi Kürtler için siyaset yapmanın, siyasetle hak elde etmenin ve kendini var kılmanın hiçbir olanağını bırakmamıştır. Sözde dokunulmazlığı olan milletvekillerinin saldırıya uğradığı ve yerlerde sürüklenerek tutuklandığı bir ülkede sloganla, sivil itaatsizlik eylemleriyle, pasif legal tepkilerle faşizmin asla geriletemeyeceği, hele hele ondan intikam alınamayacağını iyi bilmek gerekir. AKP-MHP faşizminin tüm ulusal demokratik kazanımları ortadan kaldırmaya dönük saldırılarını yoğunlaştırdığı böylesi dönemlerde öz savunma örgütlülüğü ve gerilla direnişi olmadan demokrasiden, demokratik siyasal mücadeleden ve özgürlüklerden bahsedilemez. “Kendini savunmayı bil” ilkesi bilinç, örgütlülük ve eylem üçlemesine dayanmaktadır. Devrimci öfkesi ve intikam duyguları olmayanın örgütlülüğü, örgütlülüğü olmayanın eylemi, eylemi olmayanın da intikamı olmaz. Faşizme karşı intikam savaşı vermeyenler faşizmin postalları altında ezilmekten kurtulamazlar.

Türk sömürgeci sistemi varlığını Kürtlerin yokluğu üzerinden kurgulamıştır. Kürtlerin varlığını kendi sonu olarak değerlendirmektedir. Kürdistan’da askeri olarak işgal ve ilhak, siyasi alanda sömürgecilik, ekonomik alanda açlık, işsizlik, yoksulluk ve talan, kültürel alanda asimilasyon ve soykırım uygulanmaktadır. Faşist AKP-MHP-Ergenekon savaş ittifakıyla yürütülen bu soykırım politikaları Kürt toplumunun tüm değerlerini dağıtıp toplum olarak ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Böylesi bir ortamda direnme ve özgürlüğüne sahip çıkmama, intikam arayışına girmemek ihanetle eş değerdedir. Öyleyse düşmana olan kinimizi, öfkemizi ve intikam hırsımızı bu süreçte doğru temelde ortaya koymak tarihi bir sorumluluk olmaktadır. Yurtseverlik ve devrimci bilinç düşmandan intikam alma bilinci ve eylemidir. Kimin ne söylediğine ne söyleyeceğine, oportünist kesimlerin boş kınamalarına bakmaksızın bize yaşam hakkı tanımayan, ülkemizi yakıp yıkan düşmanın ülkesini yakıp- yıkmak ve ona yaşam hakkı tanımamak en doğru ve meşru intikam tarzıdır. Alınacaksa intikam, dize getirilecekse düşman, özgürleştirilecekse Önderlik ve ülke ancak bu tarzda olacaktır. Ömrünü halkımızın özgürlüğü için adamış Zeki Şengali, Diyar Xerip, Kasım Engin ve daha nice öncü devrimciyi katleden azgın düşmana ve onun Kürdistan’daki işbirlikçi hainlerine karşı her türlü eylemi gerçekleştirmek, bir haktır ve devrimci bir görevdir. Şehitlerimizin bize bıraktığı vasiyet ve intikam arzusu budur. Vasiyeti yerine getirmemek en büyük günahtır ve ihanettir.

Kürdüz ancak milliyetçi ve ırkçı değiliz. Kürdistanlıyız ancak ilerici dünya halklarının/insanlığın devrimci, demokratik mücadelesiyle yaratılan değerlere saygılıyız ve sahiplenmekteyiz. Ortadoğu’nun en kadim halkı olarak meşru ve haklı bir şekilde varlığımızı koruma ve özgürlüğümüz sağlama savaşı yürütüyoruz. Kalbi özgürlük için çarpan, devrimci duygularla faşist sisteme karşı öfkesi bilenmiş ve intikam duyguları olan enternasyonal tüm dost ve yoldaşlara yüreğimiz, mevzilerimiz, dağlarımız ve devrimimiz sonuna kadar açıktır. Kürdistan devrimi Ortadoğu ve ezilen tüm insanlığın devrimidir. Cephemiz, her kesimden ve halktan devrimci olan herkesin yer alabileceği Faşizme Karşı Devrimci Direniş Cephesidir.

AKP-MHP faşizmi Kürdistan’da soykırım uygulamaktadır. Önderlik “Kürdistan’da AKP’li olmak suçtur ve bir bedeli olmalıdır” demiştir. Düşmana gerçekten öfkesi ve intikam duyguları olan her onurlu Kürt bireyi, özgürlük savaşçısı ve devrimcisi bu talimat doğrultusunda hareket etmelidir. İntikam için her birey bir intikam örgütü, birimi, eylemcisi gibi inisiyatif almalı ve pratiğe geçmelidir. Kimseden talimat beklemeye gerek yoktur. PKK’nin kuruluşuyla direniş talimatı ve perspektifi 47 yıl önce verilmiştir. Önderliğin tecrit durumu, düşmanın her alandaki saldırısı intikam almak için binlerce kez gerekçe sunmaktadır. Gün intikam alma ve hesap sorma günüdür. Önderlik bunu emretmektedir. Şehitler bunu emretmektedir. Onur ve namus bunu emretmektedir. Devrimci kin ve öfke varsa etrafımızdaki her türlü araç düşmana karşı bir silaha dönüşecektir. İntikam bilinci varsa eylem araçlarına ulaşmak çok kolay olacaktır. Önderliğe ve şehitlerimize layık olmanın onuruyla Tarihin ve devrimin hakkını böyle vererek ya özgür yaşamak ya da hiç yaşamamak şiarıyla İNTİKAM ZAMANIDIR demeli ve harekete geçmeliyiz

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz