Toplumsallığı Savunmak – Rohat BARAN

0
850
pkk ve toplum ile ilgili görsel sonucu

Kapitalizm, insanın var olma formu olan toplumsallığı dağıtıyor. Hele hele bilişim iletişim çağı dediğimiz günümüzde bunu çok daha hızlı ve etkili biçimde gerçekleştiriyor. Çünkü tüm teknik imkanları tekeline almış, sanal algılar, sanal yaşamlar, sanal alemler yaratmış ve insanları bunlara sahip olmanın hayalleri içinde sürekli olarak bir yerlere sürüklüyor, çalıştırıyor, çalıştırıyor, daha çok çalıştırıyor. Kâr, sermaye, birikim, lüks ve konforlu yaşam, bir şeyin en son sürümünü alma, çalışmama, sürekli tatil yapma, kolay yollardan para kazanma hayalleri içinde debelendiriyor.

Kapitalizm bunu yaparken meşruiyetini sağlamak için insanlığın bilinç ve zihinsel olarak gelmiş olduğu düzeyi ve bunun bilimsel alandaki yansımasını ve teknolojik gelişmeyi kendisine mal ediyor. Daha doğrusu kendisini teknolojik gelişmelerle özdeş gösteriyor. Halbuki kişilerden oluşmuş kümülatif bilinç, bunun sonucu oluşan toplumsal ve kolektif değerler olmadan hiçbir gelişme sağlanması mümkün müdür? Teknik, araç gereç tek başına nötr karaktere sahiptir ve onu kim elinde bulundurursa kendi rengini verir; iyilik için de kullanılabilir, kötülük için de. Egemenlik için de özgürlük için de. Kapitalizm ideolojik ve felsefi olarak toplum karşıtıdır; toplumculuğun bireyi etkisiz kıldığını, bireysel özgürlüğü yok ettiğini, dolayısıyla bireysel özgürlüğün geliştirilmesi gerektiğini söyler. Tabii ki bu sadece bir söylemdir. Aslında safsatadır. Ahlaksız bir biçimde toplumu parçalamak, insanların zihnini bulandırmak ve peşinde koşturur hale getirmek için ortaya atmış olduğu söz yığınıdır. Ne bireysellik ne de özgürlük sorunu bulunmaktadır.

Kapitalizmin tek derdi, daha fazla kâr elde edebileceği zemini yaratmaktır. Yoksa onun için bireyin de toplumun da özgürlüğün de hiçbir önemi yoktur. Kapitalizm topluma saldırıyor, çünkü toplumu parçalayıp ahlaki yapısını dağıtmadan kendisini örgütleyeceği zemini yaratamayacağını biliyor. “Bireysel özgürlük” gibi kulağa hoş gelen kavramları sarf etmesi bunun içindir. Esas olarak bireyi toplumdan koparıp savunmasız hale getirmek istemektedir. Çünkü biliyor, toplum birey için bir zırhtır, o zırhı parçalamadan istediği gibi kullanamaz. Bunun için neler üretmiyor ki? Güya toplum olunca bireyin iradesi yok sayılıyormuş, insanlar özgür olamıyormuş, ağaçlar ormana kurban ediliyormuş falan da falan. Halbuki ne güzel demiş Nazım: “yaşamak bir ağaç gibi hür ve tek, bir orman gibi kardeşçesine!” Kapitalist modernitenin her yere sirayet ettiği günümüzde, şekillendirdiği insanlar yığınına bakıldığında özgür bireyleri yaratmadığını herkes görür. Tam tersine bireysel köleler ordusu yaratmış durumdadır. Belki özgürlüğün ne olduğunu ve nasıl ele alınması gerektiğini bilmeme ile ilgili de sorunlar bulunmaktadır. Geri görülebilir, ama yıllarca insanlığın kafa yorduğu şu meşhur soruyu biz de soralım: özgürlük nedir, bir sınırı var mıdır? Acaba her istediğini yapma serbestisi midir? Sadece kendini düşünme, sadece kendine karşı sorumlu olma ya da sorumsuz olma durumu mudur? Bir gün bir yerde diğer gün başka bir yerde, bir gün biriyle diğer gün başka biriyle, isterse bir şeye inanma istemezse inanmama, geleneği-göreneği, kültürü yok sayma ve saksıda genetiği değiştirilerek yetişmiş bir şey gibi asılsız olma hali midir? Spesifik bir kavrama dönüşmüş ve ihtiyacını duyduğu şeyin karşılanmasını özgürlük olarak gören zihniyet yapıları oluşturulmuş.

İnsanın canının istediği her şeyi yapması özgürlük müdür? Özgürlük böyle tanımlanır hale gelmişse o zaman bu kutsal olgu için binlerce yıl mücadele vermiş özgürlük savaşçılarına hakaret edilmiş olmaz mı? İçinden çıkılmaz bir duruma düşülüyorsa, o zaman bunun turnusol kağıdı insanlığa, topluma, doğaya ve tüm canlılara iyilik mi yoksa kötülük mü ettiğine verilecek cevap olacaktır. Kapitalist modernite yüzünü maskelemek için toplumcu olguları kullanıyor, ondan sonra her şeyin olduğu gibi bu kavramların da içini boşaltıyor, çıkarlarına göre yorumluyor ve zihinleri ona göre şekillendiriyor.

Önder Apo savunmalarında veciz bir biçimde “evrenin amacı özgürlüktür diyesim geliyor” demiştir. Evrende her şey sürekli bir etkileşim halindeyse, her şeyin birbiriyle bağı ve bağlantısı varsa, dahası evren bir bütünse o zaman hiç kimse amacı özgürlük olan bir evreni kendisine göre yorumlayamaz. Kapitalizm kâr ve çıkar demektir; kâr ve çıkarın olduğu yerde de özgürlük olmaz. Önder Apo tarihin en toplumcu, yani sosyalist ve en devrimci Önderdir. Tüm toplumcuların, tüm devrimcilerin zirvesidir.

Önder Apo’nun tüm söylemleri, tüm yazdıkları bunun kanıtıdır. Bu yalın gerçeği görmek isteyenler bu önderliğin savunmalarını okuyabilirler. Her zaman toplumsal değerler için daha fazla mücadele edilmesini ve toplumculuğun zirvede yaşanmasını istemiştir. Daha da somut olarak ‘Sosyalizmde ısrar insanlıkta ısrardır’ demiştir Kapitalist modernitenin hüküm sürdüğü bir çağda yaşıyoruz. Kürtler toplum olarak nasıl var olacaklar; insanlığın binlerce yıllık birikimi ve deneyimiyle günümüzde ulaşılmış bilimsel-teknik gelişmeleri sentezleyip toplumsallığını en güzel, derin ve kapsamlı biçimde nasıl yaşayacaklar? Toplumu savunan Kürtler için hakikate ulaşma bu soruların cevabına ulaşmakla olur. Hakikat kadın özgürlükçü toplumsal yaşam gerçeğidir; ekolojik, demokratik, sosyalist toplumdur. İnsanlığın hakikatine erişeceksek, hakikat aşkından söz edeceksek günümüzde en başta toplum düşmanı, dolayısıyla insanlık düşmanı kapitalizme karşı olmamız gerekmektedir. Sadece sözde değil tüm yaşamımızda ve düşüncemizde kapitalizme karşı olmamız gerekir.

Çünkü kapitalizme ve onun modernitesine karşı mücadele esas olarak insan olup olamama mücadelesidir. Bu mücadeleyi de en güçlü biçimde Önder Apo vermektedir, PKK vermektedir. PKK bir ocaktır, hakikate ulaşmanın, hakikat içinde erimenin mekânıdır. Şehitlerin yarattığı kutsal dergahtır. Şehitlerin ölçülerinin bulunduğu, maneviyatın en yüksek biçiminin yaşandığı mekândır. Bu açıdan PKK içinde olanlar nerede olduğunu biliyor, yeni katılanlar kutsal bir mekâna girer gibi giriyor, öyle çalışıyor, öyle yaşıyor. Günümüzde kapitalizme karşı toplumsal değerleri savunan hakikat arayışçısı olmak da hakikat izinde yürümek de PKK ile olmayı gerektirir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz