Tecavüz AKP’nin ahlakıdır, kültürüdür, ticaretidir

0
1003

Ruhta ve Düşüncede Gerçekleştirilen Tecavüz Tüm Tecavüzlerin Başlangıcıdır

AKP-MHP faşizmi adeta yedi başlı ejderha misali toplumsal tüm değerleri yakıp yıkmaktadır. AKP kültürü tecavüz kültürüdür. AKP’nin istismar ve tecavüz etmediği toplumsal bir değer kalmamıştır. Tecavüz AKP’nin ahlakıdır, kültürüdür, ticaretidir. İnsanı da aşan hayvanları da kapsayan bir “tecavüz kültürü” yaratmıştır. Bunu devlet/iktidar olanaklarıyla gerçekleştirmektedir. Özel yasalarla kız çocuklarını da kapsayan tecavüzü meşru kılıp teşvik etmektedir. Çocuklara ve kadınlara dönük yaygın tecavüzler ve katliamlar sürekli bir hal alarak temel politika haline gelmiştir. AKP-MHP iktidarı talancı, işgalci ve tecavüzcü bir zihniyete sahiptir ve bunu ahlaksız bir şekilde yürütmektedir. Diyanetinden, İlgili devlet kurumlarına kadar, yobaz sözde yazar-çizer, hacı-hoca takımına kadar tümü bu tecavüz kültürünün ve sapkınlığının savunuculuğunu yapmaktadırlar. Türkiye’de tecavüzcü ve sapkın bir iktidar iş başındadır. AKP-MHP iktidarı kendini inkâr etmiş, devşirme, tecavüzcü, sapkın ve hain kişiliklerin ortak iktidarı ve koalisyonudur.

Toplum içinde de Kadın tecavüz ve katliamları her geçen gün artmaktadır. Eril iktidar örgütlü ve özgür kadından korkmaktadır. İktidardan cesaret alan klasik, feodal erkek namussuzluğunu, düşkünlüğünü ve çaresizliğini kadın üzerinden örtmektedir. Tecavüz ve kadın katliamı erkek iktidarının namussuzluklarını gizleme çabasıdır. Devlet tarafından ezilen, bastırılan ve iradesizleştirilen erkek intikamını kadından almaktadır. Kinini ve öfkesini kadına yönelten erkek İktidarın/devletin tecavüzüne uğramış, kişiliksizleştirilmiş, güçlü karşısında boyun eğmiş, beş kuruşluk değeri olmayan çapsız, korkak ve namussuz bir erkektir. Özgürlük, ülke, halk, tarih, toplumsal değer ve ahlakıyla bağlantılı olan namus olgusu çarpıtılarak kadın üzerinde kurulan tahakküm aracına dönüştürülmüştür. Namus toplumsal yasa değil kadının üzerindeki iktidarı ifade eder hale geldi. Namus kadının erkeğin malı olmasıyla ve erkeğe “sadakatini” tanımlar hale getirildi. Halbuki, bu namus çarpıtması tarihin en büyük namussuzluğudur. Namus; özgürlüktür, özgür ülkedir, namus toplumsal onurdur, ahlaktır. Namus; işgal ve talana karşı ulusal değerlerini, tarihini, doğasını, suyunu, ağacını, toprağını, canlı varlıklarını savunabilmek ve koruyabilmektir. Namus; haksızlığa, adaletsizliğe, sömürüye karşı direnmektir. Namus; kimliğiyle, öz kültürüyle, diliyle, coğrafyasıyla özgürce yaşayabilmektir.

Sömürgeci sistem savaş ve tecavüz sistemidir. İstismara, tecavüzlere karşı olmak için sömürüye, iktidara, devlete, işgale ve savaşa karşı olmak gerekir. Kürt soykırımına karşı olmayanlar veya olamayanlar kadın tecavüzüne karşı olamazlar. Kürdistan’ın işgal edilmesine ve Kürt katliamına karşı ses çıkarmayanlar çocuk ve kadın tecavüzlerine, katliamlarına tepki veremezler. Kürdistan ile Türkiye’deki olaylara çifte standart yaklaşanlar cinsiyeti ne olursa olsun tecavüze karşı gelemezler. Hasankeyf’in, Kaz Dağları’nın talanına tepki vermeyenler toplumsal hiçbir tecavüze refleks gösteremezler. Kürdistan’da tecavüzler ve kadın katliamları iktidar ve devlet zihniyetiyle gerçekleşmektedir. Tecavüze yönelen her erkek arkasındaki iktidar/devlet gücünü bilerek saldırmaktadır.  Faşist AKP-MHP iktidarı tecavüz iktidarıdır. Çocuklara, kadınlara, gençlere, farklı cins, etnik ve kültürel kesimlere yönelen kin, nefret ve suçlar gücünü AKP-MHP iktidarından almaktadır. AKP-MHP iktidarına destek sunmak tecavüze, istismara, katliamlara ortak olmaktır. Lanetlenmektir, günahkarlıktır, onursuzluktur. Namus, onur ve vicdan sahibi olan her insanın, temiz inançlarla inanan her Müslümanın ve farklı inançtan kişilerin tecavüzcü Türk devletine ve AKP-MHP iktidarına karşı tutum alması artık insanı bir görev olmaktadır.

Kürdistan’da Tecavüzcü İşgalcilerin Cezası Devrim ve Özgürlük Yasalarına Göre Verilmelidir

Kürt halkı tarihin en alçak ve tecavüzcü bir düşmanla karşı karşıya olduğunu görerek işgalci Türk devletinin her şeyini reddetmesiyle işe başlamalıdır. Halk ve toplum olarak başta kadın ve gençler işgalcilerin tecavüz saldırılarına karşı sosyal, siyasal, kültürel, örgütsel olarak öz savunma kurumlarını geliştirmek zorundadır. Kürtler namuslarına el uzatan faşist sömürgeci sisteme, onun aşağılık asker ve polisine   karşı acımasız olmalıdırlar. Tecavüzler isyan, yakıp yıkma gerekçesidir. Sömürge memuruyla, asker ve polisiyle ilişkilenmek ulusal ihanet sayılmalıdır. Kürt çocuklarını/kızlarını/kadınlarını düşüren, tecavüz eden ve katleden işgalcilere yaşam hakkı tanınmamalıdır. Tecavüzcü devlet ve onun her türlü çalışanlarıyla insani ilişki bile haramdır, günahtır ve suçtur. Tecavüzcüler namussuzdur, ama tecavüzlere tepkisiz kalmak daha büyük bir namussuzluktur. Namussuzluğa karşı sessiz kalmak en büyük namussuzluktur. Halkımız tecavüzcüleri tecavüzcü devlete teslim etme yerine cezasını bizzat kendisi vermelidir. Kendi özgürlük ve ahlak yasalarını kendisi uygulamalıdır. Sömürgeci Türk devletinden hiçbir şey beklemeden namussuz sömürgeci sistemde adalet olmayacağını inanarak kendi savunma mekanizmasını geliştirmelidir. Kürtler için işgalci, sömürgeci güçlerin belirlediği hukukun ve yasaların hiçbir anlamı yoktur. Kürtler için geçerli olan devrim ve toplumun özgürlük yasalarıdır. Kürdistan’da tecavüzcü işgalcilerin cezası devrim ve özgürlük yasalarına göre verilmelidir.

Kürt kadın ve gençleri tecavüzcü sisteme karşı direnmenin, kendini korumanın ve intikam almanın tek yolunun örgütlenmek, öz savunmayı geliştirmek olduğunu bilmelidir. Kurtuluşun ve özgürlüğün Özgürlük Hareketinin saflarında yer almayla olacağını kavramalıdır. Gün tecavüzcü Türk sömürge rejiminden intikam alma günüdür. Gün intikam gücü olan gerillaya katılma günüdür. Gün özgürlük dağlarıyla buluşma günüdür. Öfke, kin ve intikam hırsı ne kadar büyük olursa olsun eğer bir savunma örgütlülüğüne kavuşmamışsa bir caydırıcılığı olmaz. Düşman karşısında sonuç almaz. Kürt gençleri her alanda öz savunma komiteleriyle işgalci güçlere karşı mücadele verebilirler. Kimseden talimat beklemeden, kendi inisiyatifiyle bu dönemde düşmana vurmak her yurtsever onurlu Kürt bireyinin görevidir. Silahları yoksa, kibrit ve çakmaklarla bile her yerde intikam ateşleri alevlenebilir. Halklar tarih boyunca sömürücü, işgalci ve tecavüzcü sistemlere boyun eğmeyerek onlara karşı sürekli direniş halinde olmuştur. Bugünde dünyanın en vahşi işgalci, soykırımcı ve tecavüzcü Türk faşizmine karşı Kürt halkının en değerli evlatları Heftanin’ de, Zagros’ ta, Xakurké’de ve Kürdistan’ın her yerinde kahramanca direnmektedirler. Heftanin’ de Kürt özgürlük gerillası işgalcilere karşı destan yazmaktadır. Esmer’lerden, Rüstem Cudi’ye devam eden destansı bir direniş sürmektedir. Son mermisine kadar savaşıp yaralanan, düşmana sağ ele geçmemek için kendini uçurumdan atıp Beritanların fedai çizgisini izleyen Rüstem Cudi Kürt halkının namusudur, onurudur, fedai savaşçısıdır. Rüstem Cudi teslimiyeti asla kabul etmeyen onurlu direniş çizgisidir. Apoculuğun yarattığı yenilmez devrimci ruh ve iradedir. Nasıl namuslu olunacağının, nasıl onurluca direnileceğinin, nasıl yurt savunması yapılacağının tarihsel örneğidir. Özgürleşen Kürt kişiliğinin nasıl olması gerektiğini, onur, namus, şeref ve ülke uğruna nasıl savaşılıp ölümsüzleşileceğini muhteşem direnişiyle ortaya koymuştur. Direniş böyle olacak, düşman böyle yenilecek ve intikam böyle alınacaktır. Halk böyle korunacak, namus ve onur böyle savunulacaktır. Önderlik ve ülke ancak böyle özgürleştirilecektir.

Dıjwar SASON

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz