‘Biz onları kurtaramadık ama onlar direnişleriyle insanlığı kurtardı’

0
691

Cizre’de 5 yıl önce yaşanan Öz Yönetim direnişlerinde yaşanan çatışmalar sırasında Türk devleti tarafından yıkılan bodrumlarda iki oğlunu şehit veren Nafya Küçük, “Bizler onları kurtaramadık ama onlar direnişleriyle insanlığı kurtardı”  

Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015’te başlayıp, 2 Mart 2016’ya kadar devam eden Öz Yönetim direnişleri sırasında Türk devleti tarafından uygulanan sokağa çıkma yasakları üzerinden 5 yıl geçti. Türk devleti tarafından uygulanan bu yasaklar boyunca 177’si sığındıkları bodrumlarda olmak üzere 288 insan Türk devleti tarafından katledilirken, yüzlerce kişi de yaralandı. Dört bir yandan ateş altına alınıp, bombalanan ilçede kurşun ve şarapnellerin hedefi olup, yaralananlar, sığındıkları bodrumlarda 9 gün boyunca hastaneye kaldırılmayı bekledi. 

Türk devleti tarafından sergilenen fütursuz şiddetle sokak ortasında insanların katledildiği bir tablo içerisinde 21 Barış Annesi, sokağa çıkma cesareti gösterip, o bodrumlara yürüdü. 

Ellerinde beyaz tülbentleri ile 4 kez bodrumlara yürüyen anneler her defasında önlerine çıkan polis ve askerlerce engellendi. Bu annelerden biri Adil (27) ve Agit (22) isimli iki oğluda o bodrumlarda devlet tarafından katledilen Nafya Küçük’tü (50). 

Geçen yıllara rağmen yaşadığı acı ilk günkü gibi halen taze olan Küçük, o günleri anlattı.

Ağabeyinin arkasından gitti

Evli olan oğlu Adil’in, Nur Mahallesi’ne yönelik saldırılar sırasında yaralandığını dile getiren anne Küçük, haberi alan diğer oğlu Agit de ağabeyinin arkasından gidip, bir daha dönmediğini söyledi.

Sokağa çıkmanın yasak olması nedeniyle yaralı oğlunu nasıl kurtarabileceğini düşünüp, dururken, fenalaşan yaşlı bir kadını almak üzere bulundukları sokağa gelen ambulansı gördüğünü söyleyen Küçük, koşup bindiği ambulanstan Cizre Belediyesi önünde indiğinde çocuğunu arayan bir sürü anne ile karşılaştı. 

‘Top atışları yapılıyordu’

Bodrumdakiler arasında bulunan Mehmet Tunç’u telefon aradıklarını paylaşan anne Küçük, “Tunç, yaralıların nerede olduğu söyleyemiyordu. Çünkü söylediği gibi yerleri tespit edilip, top atışları yapılıyordu. Oğlum Nur Mahallesi’nde yaralandıktan sonra Cudi Mahallesi’ndeki taziye evine, oradan da bodrumlara götürülmüş” diye belirtti.

Beyaz tülbentleriyle bodrumlara yürüdüler

Yapabilecekleri sınırlı olan anneler, odun parçalarına beyaz tülbentlerini bağlayıp, insanların sığındığı o bodrumlara yürümeye başlar. Anne Küçük, sonrasında yaşananları ise, “Fakat polisler bizi engelledi ama vazgeçmedik. Ertesi gün 21 anneyle bodrumlara doğru yürüdük ama polisler yine etrafımızı sardı ve bizleri gözaltına aldı. Emniyete götürüp, para cezası kestikten sonra bizi serbest bıraktılar”

‘Öyle bir çığlık attım ki insanlık utandı’

Tüm engellemelere rağmen bodrumlara doğru yürümekten vazgeçmediklerini dile getiren Küçük, şöyle devam etti: “4 kere yürüdük ama sonuç alamadık. Aradan birkaç gün geçtikten sonra TV’lerin alt yazılarında ‘Adil Küçük yaşamını yitirdi’ diye bir yazı gördüm. O an dünyam başıma yıkıldı. Cenazesini de Silopi’ye götürmüşlerdi. Cenazemizi alıp Cizre’de defnetmek istiyorduk ancak polisler izin vermedi, Şırnak’ta defnettik. Daha Adil’in şehit düşmesinin üzerinden 4 gün bile geçmemişti ki onun peşinden giden oğlum Agit’in de bodrumlarda Türk ordusu tarafından katledildiği haberi geldi. Agit’in şahadet haberini duyduktan sonra öyle bir çığlık attım ki, insanlık utandı kendinden.”

‘Barış için mücadele ediyorum’

Yaşananları hiçbir zaman unutmayacağını vurgulayan Küçük, “İki oğlum 4 gün arayla barbar Türk devleti tarafından katledildi. Ama ben bir gün bile savaş istemedim ve istemeyeceğim de. O zaman nasıl elimde beyaz tülbentle savaşa karşı yürümüşsem, şimdi de barış için mücadele ediyorum”

Yaşananların binlerce tanığından biri olan Safiye Tunç’un (50) o günlere dair anlatımları da oldukça çarpıcı. 

‘Kimse Cizre’nin çığlığını duymadı’

Yapılan bombardımanda ailesiyle birlikte yaşadıkları ev yıkılan Tunç, kendileri gibi evleri yıkılmış yaklaşık 30 kişi ile birlikte su, yiyecek ve elektriğin olmadığı bir eve sığınmak zorunda kalmış. 5 çocuk babası olan kuzeni Ahmet Tunç (40) yiyecek ve içecek bir şeyler getirmek için evden çıktığı esnada büyük bir gürültü duyduklarını dile getiren Tunç, sonrasında yaşananları “Kuzenim vurulmuştu. Cenazesi 3 gün boyunca çamurun içinde kaldı. Cenazeyi almamıza izin vermiyorlardı. Kendi imkanlarımızla cenazeyi almaya gittik. Nusaybin Caddesi’ne geçmemizle polislerin bizi taramaları bir oldu. 20’ye yakın kişiydik. O esnada 11 kişi yaralandı. Ambulans çağırdık, ama 11 yaralıya sadece bir ambulans gönderdiler. 8 yaralıyı ambulansa üst üste attılar. O kargaşada oğlum da yaralandı. Kendimizi zar zor kurtarabildik” sözleriyle anlattı.

Tunç, yaşadıkları bu zulme rağmen o günlerde kimsenin Cizre’nin çığlığını duymayıp, bir şey yapmadığını söyledi.

‘Çocuklarımızın bedenleri hala kaldırımların altında’

“Çünkü Cizre’de yaşayanlar Kürtlerdi. Bundan dolayı herkes sağır, dilsizi oynadı. Kimse yardımımıza gelmedi” diyen Tunç, şunları kaydetti: “Onlar bizim çocuklarımızdı, sivildi. Birçok cenazeyi nehre, birçoğunu da sokaklarda betonların altına defnettiler. Çocuklarımızın bedenleri kaldırımların altında diye hala Cizre’nin sokaklarında yürüyemiyoruz. Bizler onları kurtaramadık ama onlar direnişleriyle insanlığı kurtardı.”

Kaynak: https://mezopotamyaajansi.com/

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz