HDP Türkiye’nin devrimci demokrasi gücüdür

0
1050

Kemal SOBE

Türkiye son zamanlarda her yönüyle derin bir kriz içerisine girmiş bulunmaktadır. Bu kriz durumu aslında siyaseten bir ölüm kalım savaşıdır. Çünkü yüzyılların karanlık bir geçmişi üzerine kurulan katı Türk ulus devleti her bakımdan topluma, toplumlara düşmanlık yapan, ezen sömüren bir siyasi karakterdedir. Toplum karşıtı devletler, iktidarlar sürekli kendilerini toplumun yanındalarmış gibi gösterip toplumdan her türlü desteği alıp, topluma dayanarak varlıklarını sürdürdüler. Devletin baskı ve katı politikalarına karşı çıkan, direnen toplumlar sürekli devletin ve elit tabakanın hışmına uğramış, hedefi olmuşlardır. Mevcut devlet aygıtı, toplumu sürekli devlete hizmet etmesi gereken yığınlar ve bir makine olarak görmüştür.Devlet, doğası gereği siyaseten sınıflı ve toplum karşıtı bir yapı ve karakterde olduğu için toplumdan gelen her hangi bir hak talebine şiddetle karşılık vermiş, birçok askeri darbe yaparak
ülkeyi adeta açık cezaevi haline getirmiş, kan gölüne çevirmiştir.

Yani köleliği kabul edenlere, efendileri dokunmamakta. Ancak toplum baskı ve zulme isyan etmeye kalktığı koşullarda devlet sivri dişlerini gösterip her türlü baskıyı ve zulmü yapıyor. Mevcut devlet aygıtı toplumsal direniş ve mücadelenin olduğu koşullarda asker ve polisi devrede tutup topluma karşı her türlü düşmanlığı ve baskıyı yapmaktadır. Devlet çoğu kez sivil, siyasi ve bürokratik yönetim kliğiyle bunu yapmaktadır. Toplumsal mücadelenin çetin bir şekilde ortaya çıkmaya başladığı durumlarda da askeri ve polisi devreye koymaktadır. Sivil ve bürokrasi çoğu kez toplumu siyasi, sosyal ve psikoloji olarak sisteme monte eder ve sistemi yürütür, yürütmeye çalışır.

Ancak siyasilerin sistemi yürütmede zorlanmaları durumunda askerler devreye girerek ve çoğu kez sivil yöneticilere kızarak, azarlayarak sistem üzerinde ne kadar etkili  olduklarının mesajlarını verirler. Türkiye siyasi tarihi aslında bir yönüyle de asker sivil kavgasının sürekli olarak yaşanıldığı bir tarihtir. Ancak asker sivil kavgası siyasi olarak bir birlerine karşıt olmaktan değil
iktidar üzerinde etkili  olmaktan kaynaklanan bir durumdur. Şimdi bütün bu yaşanılanlar, toplum-lar üzerindeki  baskı, zulüm göz önüne alındığında kimlerin toplumun dostları ve düşmanları olduğu gerçekliği karşımıza çıkmaktadır.

Toplum üzerinde baskı kuranlar, ezenler, kötü koşullarda yaşamayı ve zulmü kader olarak gösterenler elbette toplumun dostları değil, düşmanlarıdır. Topluma düşmanlık yapanların topluma yeni bir yaşam veremeyecekleri açıkça ortadadır. Topluma baskı yapanlar, halkı açlık, ve sefalete mahkum edenler hiç halkın dostları olabilirler mi? Mümkün değil. İmkansız. Bir ülkenin halkına baskı ve zulüm yapanlar o  ülkenin ve o ülke halklarının düşmanlarıdır. Düşmanı halka göstermek önemlidir. Bu bakımdan bir bütünen devrimci, demokratik bütün güçlerin oynayacağı siyasi roller ve mücadeleleri
önemlidir. Yeni bir yaşam için yeni bir siyasi sistemin, atmosferin, hayatın ortaya çıkması tabi ki önemlidir.

Eskimiş ve hiç bir zaman topluma hizmet etmeyen toplum düşmanlarının Türkiye’yi ve Kürdistan’ı ne hale getirdikleri ortadadır. Bu açıdan kazanması gereken yeni yaşam, kaybetmesi gereke fosilleşmiş, çürümüş bu kan siyaseti yapanlar olacaktır. Demek ki halk düşmanları ülkeye demokrasinin gelmesini kendi sonlarının geleceği olarak görüyor olmalılar ki böyle bir saldırıya geçiyorlar ama nafiledir. Çünkü halkın, halkların dostları bu zulüm düzenini ve kan siyasetini yıkmaya
son derece kararlılar. Onlarca yıllık mücadele artık yeni yaşama ilişkin toplumsal meyvelerini verdi, veriyor. Bu direniş ve mücadele esasen yeni yaşamla eski yaşam arasında ve halkın dostlarıyla halkın düşmanları arasında geçecek olan kıyasıya bir mücadele olacaktır.

Dikkat edilirse olağan siyasal durumlarda bütün düzen partileri bir birleriyle atışıyor, birbirlerine hakaret edecek bir duruma bile geliyorlar. Ancak şimdiki durum farklıdır. Şimdi sistemin kaderi söz konusu olduğundan, bu sistemden nemalanan, bu bataklıktan yaşayan bütün halk düşmanı parti ve kesimler halkın dostlarına karşı tek cephede birleşmiş durumdalar. Bu
açıdan halkın dostlarının herhangi bireysel bir tasa ve kaygıya düşmeden, kişisel, şahsi bir hesap içerisine girmeden, yeni yaşam çizgisi içerisinde toplumsal kurtuluş ve yeni yaşamı hedefleyerek onlarca yıllık halk karşıtı bu baskıcı sistemi devirmeli, yerle bir etmelidir. Çünkü toplumun ve Türkiye’nin dostları bu güne kadar halklar için direnmiş, mücadele etmiş, halada mücadele eden ve Türkiye’ye demokrasi ve insanca yaşamı getirme kavgası içinde olanlardır.


Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu bataklığa koyan AKP-MHP Türkiye’nin düşmanları olup artık Türkiye’nin siyasi hayatından çıkarılmaları gerekiyor. Kan siyaseti yapıp halkları bu çirkefe koyanlar halkların mücadelesi ve halkların dostlarının yürüttüğü mücadeleyle yok olacaklardır. Yeni yaşam Türkiye’nin dostlarının ve halkların mücadelesiyle gelecektir. Türkiye’nin dostları tabi ki HDP ve bütün devrimci, demokratik güçlerdir. Bunun dışındaki faşizan-muhafazakar güçlerin, Türkiye’nin düşmanları olduğu, onlarca yıllık toplum karşıtı politikalarından ve hala uyguladıkları kan siyasetinden ve Türkiye’yi uçurumun kenarına getirme durumlarından net bir şekilde anlaşılıyor ve görülüyor. Ve bu sıcağı sıcağına yaşanılıyor..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz